25 Temmuz 2012 Çarşamba

Frekans Konvertörleri İle Enerji Tasarrufu



Yeşil Bina, en genel tarifiyle çevresel açıdan sürdürülebilirlik öncelikleri gözetilerek tasarlanıp inşa edilmiş bina demek. Çevresel açıdan sürdürülebilirliğin sağlanması da; binanın  faaliyete geçtikten sonraki enerji tüketimi; inşaat esnasında oluşturduğu kirlilik ve atıkların minimize edilmesi;  kullanılacak olan malzemelerin, binanın yaşam döngüsünü tamamlandığındaki geri dönüşümlerinin hesaba katılması; suyun kontrollü kullanımı; bina içinde barındıracağı insanlara temiz hava kalitesi sağlanması, gün ışığından faydalanılması; doğal havalandırma olanaklarının çözülmesi ve sağlık bakımından katkı sağlayabilecek diğer unsurların dikkate alınmasıyla gerçekleşiyor.
“Yeşil” kriterler esas alınarak gerçekleştirilen bir inşaat ancak ve ancak “yeşil” bir tasarımın sonucunda hayata geçebiliyor. Arazi seçimiyle başlayan bu süreç (seçilen arazinin altyapısının tamamlanmış ve toplu ulaşım güzergahlarında yer alması), binanın yönünü seçmek (havalandırma ve gün ışığı çözümleri), binada kullanılacak olan malzemelerin seçimi (malzemelerin bölgesel olanaklar dahilinde seçilmesi, ulaşımda harcanacak karbon emisyonlarını minimize edecektir, aynı zamanda binanın yaşam döngüsünü hesaba katarak kullanılacak olan malzemelerin bina yaşam döngüsünü tamamladığındaki geri dönüşümlerini hesaba katmak), doğal havalandırma olanaklarından faydalanmak (bu konuda özellikle ülkemizde anonim mimari dahilinde yerel tecrübeler fayda sunmaktalar), gün ışığını etkin kullanmak, iç mekan ekipmanlarının ekolojik bilinçle seçimi (aydınlatma elemanlarından kullanılacak boyanın niteliğine, “gri su” kullanımından döşemelerin seçimine kadar her bir kalem için ekolojik seçenekler mevcut) ile devam ediyor.
Peyzaj tasarımı da, yeşil bir bina için atlanmaması gereken bir konu. Temel kazımı sırasında herhangi bir su yolu ya da bitki türünü yok etmemek, bölgeye has floranın devamlılığını sağlamak, yağmur suyunu bahçe sulamasında kullanmak gibi önlemlerle gerçek anlamda yeşil bir peyzaj tasarımı sağlanabiliyor

22 Temmuz 2012 Pazar

TÜKENMEZ BİR ENERJİ KAYNAĞI OLAN ENERJİ VERİMLİLİĞİ

         Enerji, ekonomik ve sosyal kalkınmanın en temel girdisidir. Bir ülkenin yaşam standartlarını yükseltebilmesi, o ülkenin ihtiyaç duyduğu enerjiyi kendi kaynaklarını kullanarak sağlamasına bağlıdır.  Sürdürülebilir sanayileşme ve kalkınma hedefi de ucuz, temiz, sürekli ve güvenli enerji kaynaklarıyla mümkün olabilmektedir. 

           Dünya enerji tüketimi incelendiğinde, petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların ezici bir hakimiyeti olduğu görülecektir. Fosil yakıtlar tükenir kaynaklardır ve çevreye geri dönüşü olmayan zararlar vermektedirler. Fosil yakıtların kullanımı sonucu ortaya çıkan sera gazı emisyonları, tüm dünyada iklimlerin değişmesine, buzulların erimesine, sel baskınlarına neden oluyor. 

      Hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal, biomas, dalga, biyoyakıt gibi yeni, yenilenebilir, çevreci enerji kaynaklarının kullanımlarının arttırılmasına  yönelik önemli  çalışmalar yapılmasına rağmen, bu kaynakların kullanımı dünya toplam enerji ihtiyacının ancak % 5’ini karşılayabilmektedir. 


       Sera gazı emisyonu çıkaramayan nükleer enerji ise dünya enerji ihtiyacının % 6’sına ulaşmış durumda. Yenilenebilir  enerji kaynaklarıyla, nükleer  enerji, tüm dünyanın toplam enerji ihtiyacının % 10-12’sini karşılayabiliyor. Dünya enerji ihtiyacının % 90’a yakını fosil yakıtlardan sağlanıyor. Yakın gelecekte, bu tablonun tersine çevrilmesi de zor gözüküyor. 
 
        Petrol, doğal gaz, kömür, yenilenebilir enerji ve nükleer, insanoğlunun enerji ihtiyacını karşılayan beş ana kaynak. Son yıllarda bilinen enerji kaynaklarına bir yenisi daha eklendi. Enerji verimliliği altıncı enerji kaynağı olarak, değerlendirilmeyi bekliyor. 
 
         1990’lu yıllarda gelişmiş ülkeler için önemli bir enerji kaynağı olan enerji verimliliği, son yıllarda petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki artışla birlikte gelişmekte olan ülkelerin de gündemine girmeye başladı. 2009 yılında, ABD Başkanı Obama’nın, küresel finansal krizden kurtuluş programı kapsamında piyasaya enjekte edilecek olan 700 milyar dolarlık fonun içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine verilecek destekleri özel olarak belirtmesi, enerji verimliğinin önemini bir kez daha başta ABD olmak üzere, tüm dünyanın gündemine taşımıştır. Başkan Obama’nın enerji verimliliği sloganı, “Çılgınca Tüketim Yerine Akıllıca Tasarruf” olmuştur.
 
Tükenmez Bir Enerji Kaynağı Olarak Enerji Verimliliği       Enerji verimliliği, aynı üretimin daha az enerji tüketilerek yapılması olarak düşünülebilir. Enerji verimliliği, hayat standardını,  üretim kalitesini ve işletme karlılığını düşürmeden enerji tüketimini asgari seviyeye indirmektir. 
Enerji verimliliği ile ilgili tanımları arttırabilmek mümkün. Ancak,  önemli olan enerji verimli kullanılabilirse, bu işin kazancının ne olacağı sorusunun cevabıdır.
 
       Enerji verimliliği ile ilgili yapılacak bir birimlik harcamanın, enerji üretimi  için yapılacak harcamaları 2,5-3 birim azalttığı yapılan çalışmalarda hesaplanmıştır.  Enerjiyi verimli kullanmanın getirilerini görebilmek için en güzel örnek ABD’dir. Enerji verimliliği açısından  ABD incelendiğinde, 30 yıl öncesine göre bir dolarlık gayri safi milli hasıla oluşturabilmek için % 56 daha az enerji kullanmaktadır. ABD’de, 1973–2000 döneminde, gayri safi milli hasıla % 126 oranında büyürken, buna karşılık enerji kullanımındaki büyüme % 30 oranında kalmıştır. 

         Bu büyük farklılık, enerji alanındaki yavaşlamanın değil, hızlı büyüme ve artan tüketime karşın, enerjinin verimli kullanımının ve enerji tasarrufunun bir göstergesidir. ABD’nde, 1990-2000 yılları arasında sanayi üretimi %41 artarken sanayide elektrik kullanımı sadece %11 artmıştır. 
 
          Ülkemizin enerji ihtiyacı, nüfus artışına ve sanayileşmeye paralel olarak her geçen gün artmaktadır. Enerji talebimizdeki artış, enerji ithalatımızın artmasına, ithalat artışı da enerji faturamızın kabarmasına neden oluyor. Fosil kaynaklar açısından kendisine yetemeyen ülkemizde, en önemli enerji kaynağı enerji verimliliği olabilecektir. Kamu ve özel kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalara göre, enerjiyi verimli kullanabilirsek, % 30’a kadar enerji tasarrufu yapma şansımız bulunuyor. Enerjiyi verimli kullanma adına yapılacak her çalışma enerji ithalatımızın azalmasını da sağlayacaktır.    
 
          Enerji verimliliği ile ilgili olarak,  konutlarımızın yalıtılması, pencerelerin çift cama çevrilmesi,  enerji verim sınıfı yüksek elektrikli ev aletlerinin kullanılması, gereksiz aydınlatmaların önlenmesi, verimliliği yüksek, uzun ömürlü tasarruflu lambaların kullanılması, sanayide enerji yoğunluğunun düşürülmesine yönelik gerekli revizyon ve teknoloji yatırımlarının yapılması, ferdi ısıtmadan, merkezi ısıtmaya geçilmesi,  araçlarda yakıt tüketimlerinin düşürülmesi gereklidir. 
 
          Enerji verimliliği öncelikli bir devlet politikası olarak benimsenmeli ve  ülkemizin artan enerji  ihtiyacını karşılayacak en önemli enerji kaynağı olarak ilan edilmelidir. Enerji Bakanlığı’nın birinci önceliği enerji verimliliği uygulamalarını tüm ülke sathında yaygın olarak hayata geçirmek olmalıdır. Bu politika, enerji verimliliği bir yaşam tarzı halini alıncaya kadar da devam etmelidir. Enerji verimliliği seferberliği savunma bütçesi önceliğinde dikkate alınmalıdır.  Enerji güvenliği ülke güvenliğinin, enerji bağımsızlığı da ülke bağımsızlığının bir parçası olarak milli güvenlik kapsamında görülmelidir.