Türk inşaat sektörü stratejik
bir sektör olarak ülkemiz ekonomisinin geçmişinde hem iç pazarda, hem de
ihracatta önemli roller üstlenmiştir. Gelecekte de özellikle dünyada ekonomik krizden
çıkış formülleri arasında ekonominin canlandırılması, yeni iş alanları da
yaratarak istihdam sağlanması ve pek çok alt sanayi ve hizmet kolunun
desteklenmesi nedeniyle inşaat sektörüne yine önemli roller verilmiştir.
Binalarda enerji verimliliği ve çevre ile ilgili konulardaki gelişim konuları
ise Hükümet programlarında artık hedefe yönelik olarak ayrıcalık arz
etmektedir. İşte bu amaçla binalarda enerji verimliliğinin Avrupa’da
Hükümetlerce nasıl ve ne şekilde, yaklaşık 20 yılı aşkın süredir, sistematik
bir şekilde teşvik edildiği ve ne gibi kazanımlar elde edildiği konusunun
ülkemiz için irdelenmesi önem taşımaktadır.
Dünyada tüketilen
enerjinin %40’ını, Avrupa’da tüketilen enerjinin %41’ni binalar tüketmektedir.
Üstelik sanayi ve ulaşıma oranla binaların daha kolay enerji verimliliği
sağlanabilecek bir sektör olduğu hiç şüphesizdir. Binalarda Enerji Performansı
Yönetmeliği BEPY, Aralık 2008’de AB Konsey ve Parlamentosu tarafından onaylanan
AB İklim Değişikliği ve Enerji Paketi’ndeki hedefler 20-20-20’ye ulaşmak
açısından da çok önemli bir yere sahiptir. AB, 2020 yılına kadar sera gazı
salınımlarının %20 azaltılmasını; enerji arzında yenilenebilir enerjinin
payının %20 olmasını; enerji verimliliğinin %20 artırılmasını hedeflemektedir.
Sanayiden sonra
toplam harcanan enerjinin %30’unun harcandığı binalar, önümüzdeki dönemde
Türkiye’de de Kopenhag sonrası oluşacak “Düşük Karbonlu Ekonomiye Geçiş
Stratejileri” nde çok önemli bir yer edinecektir. Binalarda Enerji Performansı
Yönetmeliği 05 Aralık 2009 tarihinden itibaren Türkiye’de uygulanmaya başlanmış
ve Yönetmeliğin uygulandığı günden bugüne, yeni yapılan binalar ile yönetmeliğe
uygun tadilat yapılan mevcut binaların enerji tüketimlerinde %30-50 oranında
tasarruf sağlandığı görülmüştür.
Diğer taraftan
2010 yılında yayınlanan Türkiye Enerji Verimliliği Strateji Belgesi
doğrultusunda 2023 yılında Türkiye’nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının
en az %20 azaltılması hedefi açıklanmıştır.
Ülkemizde yeni
yapılan binaların enerji kimlik belgesi alması zorunluluğu 01 Ocak 2011
tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Diğer taraftan 18 milyon olduğu
tahmin edilen mevcut bina stoğunun kayıt altına alınarak, kimlik belgesi alma
aşamasına gelmesi de ciddi bir konudur ve 2017 yılına kadar tamamlanması öngörülmektedir.
İşte bu noktada, en
problemli alan olan mevcut binaların yenilenerek enerji verimli hale
getirilmesi ve belki bu sayede depreme karşı da güçlendirme şansını yakalaması için
finansal modeller ve Hükümet teşviklerinin ülkemizde henüz mevcut olmaması
önemli bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kasım
2009’da AB Konsey ve Parlamentosu’nun uzlaştığı üzere, 31 Aralık 2020’den başlayarak
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yapılacak tüm binaların çok yüksek enerji
performans standartlarına sahip olacakları ve enerjilerini büyük miktarlarda
yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayacakları öngörülmüştür. BEPY, 7
yıllık uygulama sürecinden sonra elde edilen deneyimler ile AB’de tekrar revize
edilmiştir ve Yeni Yönetmelik 8 Temmuz 2010 tarihinde
AB ülkelerinde yürürlüğe girmiştir ve üye ülkelerin 9 Temmuz 2012 tarihine
kadar 2, 18, 20 ve 27 no’lu maddelere kendi ulusal mevzuatlarını adapte
etmeleri istenmiştir. Yeni Yönetmelikte “Finansal Teşvikler ve Pazardaki
Engeller” maddesinin önemli bir düzenleme olarak yer aldığını görmekteyiz.
AB
Enerji Komiseri ve Alman Bakan Günther Oettinger 2010 yılı sonunda bir araya
gelen Avrupa Birliği Enerji Bakanları toplantısı sonrasında yeni enerji
verimliliği hareket planının yakında açıklanacağını belirtmesi ve Enerji
Bakanlarının yeni plana binaların en önemli katkıyı koyacağı konusunda
anlaşmaları üzerine önemli bir adım atılmış oldu. Buna göre binalar Avrupa
Birliği'nin 2020 yılı hedefleri doğrultusunda açıklayacağı enerji verimliliği
planının merkezinde yer alacak. Türkiye içinde son derece önemli olan bu konuyu
AB’nin nasıl ele aldığını iyi gözlemlemek gerekmektedir.
Yenilenen yönetmelik ile Birliğin ortak finansal
araçları ve diğer mekanizmaları enerji verimliliği ile ilgili önlemleri teşvik
edici ve harekete geçirici amaçlı konumlandırması ve yeniden uyarlaması göze
çarpmaktadır. AB, ortak ve ulusal finansal araçların desteği ile enerji
verimliliği yatırımlarını hızlandırmak için uygun ve yaratıcı finansal
yöntemleri hayata geçirmeyi planlamaktadır. Ulusal, bölgesel ve yerel enerji
verimliliği fonları, araçları ve mekanizmaları oluşturularak özel mülk
sahiplerine, küçük ve orta ölçekli firmalara ve enerji verimliliği danışmanlık
firmalarına gerekli finansal olanakların sağlanması hedeflenmiştir.
Üye ülkelerin 30 Haziran 2011 tarihine kadar
finansal olanaklar da dahil var olan ve önerilen tüm önlemlerini listeleyerek
Avrupa Komisyonu’na sunmaları planlanmıştır. Bu listede yasal engelleri ve
pazardaki engelleri azaltıcı; yeni ve var olan binalarda enerji verimliliğini
artırıcı yatırımları teşvik edici önlemler düşünülecektir. Bu önlemlerin
arasında;
·
ücretsiz veya
sübvansiyonlu teknik yardım ve danışmanlık,
·
direk sübvansiyonlar,
·
sübvansiyonlu
krediler veya düşük faizli krediler,
·
hibe programları,
- kredi garanti sistemleri
bulunacaktır.
Ayrıca ülkeler kendi olanakları ve kültürel, sosyal,
ekonomik durumlarına göre yaratıcı tüm önerileri düşünecekler ve önlemler uygulanırken
belirtilmiş enerji performansına ve enerji kimlik belgesindeki önerilere
bağlanacaktır.
Ülkemiz de, 5 Aralık
2009 tarihinde BEP-TR’nin yürürlüğe girmesi ile alt yapısı oluşan yasal
düzenlemeyi destekleyecek, konutların ve pazarın dönüşümünü tetikleyecek,
kentsel dönüşümü gerçekleştirecek kendine uygun ve yaratıcı finansal modelleri
uygulamaya acilen sokmalıdır. Binalarda enerji verimliliğinin teşviki konusunda
oluşturulmuş tematik bir program, finansal ve teşvik temelli önlemler, ilgili
alanlarda kamu-özel sektör ortaklıkları veya kapasite geliştirme programları ve
tüm bu çalışmaları organize edecek bir kurum mevcut değildir.
Binalarda enerji
verimliliği konusunda daha bütünsel, çözüm odaklı ve ortak bir yaklaşımın
oluşması hedeflenmelidir. Binaların enerji verimli hale getirilebilmesi için
Türkiye’ye özel KAMU-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ (PPP) modelinin oluşturulması önemlidir.İMSAD