Bu blog'da binalarda Enerji Verimliliği ile ilgili öneri ve pratik bilgiler bulunur.Aynı zamanda yeni Enerji Verimliliği kanununa göre merkezi sistem ile ısınan binalarda zorunlu olan kullanıdığın kadar enerji tüketimini ödeme mantığı ile işleyen ısı pay ölçer, ısı sayacı gibi sistemler hakkında bilgi olacaktır. AT MY BLOG YOU CAN FIND EVERYTHING ABOUT ENERGY,ENERGY EFFICIENCY,RENEWABLE ENERGY AND INVESTMENT OPPORTUNITIES AT TURKEY AND EMEA REGION.
23 Mayıs 2012 Çarşamba
Enerji Verimliliğinin İklim Değişikliğiyle Mücadeledeki Rolü
Atmosferdeki sera gazı emisyonlarının yüzde 77’si, petrol, kömür, doğal
gaz gibi fosil yakıtların yanmasıyla oluşur. Günümüzde, başlıca sera gazlarından
olan karbondioksitin atmosferdeki miktarı, doğanın kabul edebileceği
miktardan çok daha hızlı artmaktadır. Bunun sonucunda, yeryüzünün
ortalama sıcaklığı geçtiğimiz yüzyıl içinde 0,7 °C artmıştır. Enerji
üretiminde ve tüketimindeki tüm süreçlerde açığa çıkan emisyonlar, iklim
değişikliğinin en önemli nedenidir. Buna ek olarak kömür ve doğal
gaz gibi yakıtların kullanımı, sera gazlarının yanı sıra azot oksitler ve sülfür
oksitler gibi zehirli gazlar açığa çıkarmakta, bu gazlar asit yağmuru
gibi birçok sağlık ve çevre sorununa neden olmaktadır.
Enerji ihtiyacını, dolayısıyla emisyonları azaltmanın en ekonomik ve etkin
yolu enerji verimliliğidir. 2010-2030 yılları arasında; ulaşım, binalar
ve sanayide verimlilik sağlanması ve yeni teknolojilere yönelik 8,3 trilyon
dolarlık yatırımın gerçekleşmesi durumunda; aynı dönemde küresel ölçekte
8,6 trilyon dolar tasarruf edilebilecektir2. Başka bir deyişle, verimlilik
için yapılan yatırım kendi kendini karşılamaktadır. İklim değişikliğiyle
mücadelede vazgeçilmez öneme sahip olan enerji verimliliği, artan enerji
ihtiyacı için doğal kaynakların tahribini önlemenin yanı sıra ekonomik
açıdan da kârlıdır.
WWF-Türkiye tarafından yayınlanan ‘İklim Çözümleri 2050: Türkiye Vizyonu’
adlı raporda da belirtildiği üzere, 2020-2025 yılları itibariyle nüfus
ve kalkınma düzeyi artarken, enerji verimliliği sayesinde tahmini talep
yılda yüzde 39 oranında azaltılabilir. Enerji verimliliği ve düşük karbon
ekonomisine uygun enerji türleri kullanılarak bir yandan kalkınma ve refah
seviyesinin artması sağlanırken, diğer yandan yoğunluğu düşük ve fosil
kaynaklı olmayan enerji biçimlerinin yaygınlaştırılması mümkün olabilir.
Enerji arzında güvenliğin sağlanmasında, yüzde 73’ler seviyesinde olan dışa
bağımlılık oranı ve bundan kaynaklanan risklerin azaltılmasında ve iklim
değişikliğiyle mücadelede etkinliğin artırılmasında, enerjinin üretiminden
kullanımına kadar tüm süreçte verimliliğin sağlanması, israfın önlenmesi ve enerji yoğunluğunun azaltılması büyük bir önem taşımaktadır.
Sürdürülebilirlik penceresinden baktığımızda, enerji tüketimindeki artış
en aza indirilirken, refah seviyesinin yükseltilmesi düşük karbon ekonomisiyle
mümkündür. Enerji yoğunluğunu azaltırken, ekonomik büyümeyi
dengelemek ve enerji tüketimini azaltmak, hükümet politikalarında önceliklendirilmelidir.
Karbon yoğunluğunun düşürülmesini hedefleyen politikalar
yerel, ulusal ve küresel ölçekte benimsenmelidir.
Avrupa Birliği (AB) için enerji verimliliği, enerji ve iklim politikasının en
önemli bileşenlerindendir. Ekonomik gelişim sağlanırken enerjinin azaltılmasının
mümkün olabileceği artık bir teori değildir. Örneğin, AB ülkeleri
için potansiyel önlemler ve mevcut teknolojiler verimli bir şekilde uygulandığında,
yıllık en az yüzde üç enerji üretkenliği sağlanabilir. Aynı şekilde
AB’de enerji tüketiminde yüzde 20-30 düzeyinde kazanım herhangi
bir ekonomik maliyet olmaksızın sağlanabilir. Bu durum artan petrol fiyatlarıyla
karşılaştırıldığında ekonomik kazanım olarak da yorumlanabilir.
AB’nin, 2008 Aralık’ta yenilediği ve kısaca 20/20/20 olarak açıkladığı
iklim ve enerji ile ilgili hedefleri; 2020’ye kadar, 1990 rakamlarına göre,
yüzde 20 sera gazı emisyonu azaltımı, enerji verimliliğinde yüzde 20 artış
ve enerji kullanımında yenilenebilir enerjilerin payının yüzde 20’ye çıkarılması
şeklindedir. AB’de enerji sektöründe 2020’de yıllık değeri 60 milyar
Euro olan ve Almanya ve Finlandiya’nın enerji tüketimine eş değer olan
yüzde 20 oranında enerji tasarrufu sağlanması beklenmektedir. Böylece,
enerji verimliliğini artırarak enerji güvenliği sağlanacak ve emisyon azaltım
taahhüdünün yarısına ulaşılacaktır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder