Bu blog'da binalarda Enerji Verimliliği ile ilgili öneri ve pratik bilgiler bulunur.Aynı zamanda yeni Enerji Verimliliği kanununa göre merkezi sistem ile ısınan binalarda zorunlu olan kullanıdığın kadar enerji tüketimini ödeme mantığı ile işleyen ısı pay ölçer, ısı sayacı gibi sistemler hakkında bilgi olacaktır. AT MY BLOG YOU CAN FIND EVERYTHING ABOUT ENERGY,ENERGY EFFICIENCY,RENEWABLE ENERGY AND INVESTMENT OPPORTUNITIES AT TURKEY AND EMEA REGION.
25 Mayıs 2012 Cuma
Türkiye’de Enerji
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, kişi başına düşen enerji tüketimi
kalkınma hamlelerine paralel olarak artmaktadır. Türkiye’de
enerji faaliyetleriyle oluşan emisyonların toplam emisyonlardaki payı
2008 yılında yüzde 76’dır3. 2008 yılı itibariyle, karbondioksitin sera
gazı emisyonlarındaki payı yüzde 81, enerji kaynaklı emisyonlardaki
payı ise yüzde 91’dir. 1990 yılında sanayi sektöründe kullanılan enerjiden
kaynaklanan sera gazı emisyonları yüzde 27 ile en yüksek paya sahip
iken, yıllar içinde elektrik sektörünün payı artış göstermiştir. 2008
yılında elektrik sektörünün emsiyonları yüzde 39’a ulaşmış ve elektrik
Türkiye’nin toplam emisyonlarında en fazla paya sahip sektör haline
gelmiştir. Elektrik sektörünün emisyonlardaki sorumluluk payının
artmasına neden olan etmenlerden biri, Türkiye’nin enerji ihtiyacına
paralel olarak artan elektrik üretimidir. Bununla birlikte; enerjinin gereken
ölçüde verimli kullanılmaması da emisyonların sürekli olarak
artmasına neden olmaktadır.
2008 yılında Türkiye’de toplam birincil enerji tüketimi 106,3 milyon
TEP4 , üretimi ise 29,2 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Enerji arzında
yüzde 32’lik pay ile doğal gaz ilk sırayı alırken, doğal gazı yüzde 29,9 ile
petrol, yüzde 29,5 ile kömür izlemiş, yüzde 8,6’lık bölüm ise hidrolik dahil
olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmıştır5. Yapılan
projeksiyonlara göre birincil enerji tüketimimizin, referans senaryo çerçevesinde,
2020 yılına kadar olan dönemde de yıllık ortalama yüzde dört
oranında artması beklenmektedir6. Avrupa ile kıyaslandığında bu artış,
Türkiye için olumlu gözükse de aradaki farkın ana nedeni ülkedeki büyük
ölçekli hidroelektrik santralleridir. Hidroelektrik santrallerinin sera gazı
emisyonu az olmasına rağmen, su yataklarında oluşan sorunlar nedeniyle
uygulanabilirliği tartışma konusudur. Bu rakamlar, yenilenebilir enerji
kaynaklarının düşük oranda kullanıldığını gösterir.
2006 yılında, kişi başı sera gazı emisyonu değeri 4,55 ton karbondioksit
eşdeğeridir. Avrupa Birliği’ne üye olan 27 ülkenin ortalaması ise 10,4 tondur.7 Türkiye’nin kişi başına düşen enerji tüketimi ise Ekonomik Kalkınma
ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının yaklaşık beşte biridir.
Buna karşın, Türkiye’nin enerji yoğunluğu OECD ortalamasının iki katıdır.
Türkiye’nin kişi başına düşen sera gazı emisyonu gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında
düşük olsa da, enerji yoğunluğu oldukça yüksektir ve düşük karbon
ekonomisine geçişte yoğunluğun azaltılması büyük önem taşır.
2000-2009 yılları arasında yapılan toplam ihracat 706 milyar dolar, toplam
ithalat 1.083 milyar dolar, ham petrol, doğalgaz ve kömür ithalatı 154
milyar dolar olmuştur. Bu maliyetlere motorin, benzin ve fueloil dahil değildir.
8 377 milyar dolar olan dış ticaret açığının yüzde 41’i enerji ihtiyacından
kaynaklanmıştır. Aynı zamanda, ihracat arttıkça enerji ithalatı
artmaktadır. Türkiye’nin son 10 yıllık performansına bakıldığında dış ticaret
açığımızın yarısı, yani 154 milyar dolarlık tutar enerji ithalatından
kaynaklanmaktadır.9
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder