6 Eylül 2012 Perşembe

BEP Hakkında


Enerji Verimliliği Yasası ve Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin tüketici ve profesyonellere getirdiği bazı zorunluluk ve yükümlülükler bulunmaktadır. Bu zorunluluk ve yükümlülüklerle alakalı sıkça sorulan sorular ve cevapları aşağıda yer almaktadır.



1) Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliğinin amacı nedir?
Bu yönetmeliğin amacı, binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasına, enerji israfının önlenmesine ve çevrenin korunmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. 

2) BEP Yönetmeliği ne zaman yürürlüğe girmiştir?
İlgili Yönetmelik,  05 Aralık 2008 tarihinde yayımlanmış ve 05 Aralık 2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikle ilgili son düzenleme 1 Nisan 2010 günü resmi gazetede yayınlanmıştır.

3) Hangi binalar BEP yönetmeliği kapsamı dışındadır?
Sanayi alanlarında işletme ve üretim faaliyetleri yürütülen binalar, planlanan kullanım süresi 2 yıldan az olan binalar, toplam kullanım alanı 50 m2’nin altında olan binalar, seralar, atölyeler ve münferit olarak inşa edilen , ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl vb. binalar bu yönetmeliğin kapsamı dışındadır.

4) “Merkezi Isıtma Sistemi kullanım zorunluluğu ” hangi özellikteki binalar için geçerlidir?
İlgili Yönetmeliğin, Beşinci Bölüm, Madde 13-3’ünde; “yeni yapılan ve yapı ruhsat tarihi 05 Aralık 2009 tarihinden sonra olan binalarda yapı ruhsatına esas toplam kullanım alanının* 2.000 m2  ve üstündeolması halinde merkezi ısıtma sistemi yapılır” hükmü getirilmektedir. Yapı ruhsatı 05 Aralık 2009 tarihinden önce olan binalar için yönetmeliğin Madde13-3 hükmü geçerli değildir. 

5) BEP yönetmeliğinde geçen kullanım alanı* nedir?
Binanın inşa edilen ve kullanılabilen tüm bölümlerinin; duvarlar, kolonlar, ışıklıklar,giriş holleri,açık çıkmalar,hava bacaları,saçaklar,tesisat galerileri ve katları,ticari amaçlı olmayan ve binanın kendi ihtiyacı için otopark olarak kullanılan bölüm ve katlar, yangın merdivenleri,asansörler, tabii zemin terasları, kalorifer dairesi, kömürlük, sığınak, su deposu ve hidrofor dairesi çıktıktan sonra kalan alan BEP yönetmeliği için kullanım alanını kapsamaktadır.

6) “Merkezi Isıtma Sistemi” haricinde BEP yönetmeliği neleri zorunlu kılmaktadır?
Söz konusu yönetmelik;  a) mimari tasarım, mekanik tesisat, aydınlatma, elektrik tesisatı gibi binanın enerji kullanımını ilgilendiren konularda bina projelerinin ve enerji kimlik belgelerinin hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin hesaplama metodlarının , standartların, yöntemlerin ve asgari performans kriterlerinin enerji verimliliği ön planda tutularak hazırlanmasını b) Enerji kimlik belgesi düzenlenmesi, bina kontrolleri ve denetim faaliyetleri için yetkilendirmeler yapılmasını zorunlu kılmaktadır.  

7) “Merkezi Isıtma Sistemi” ne demektir?
Bir merkezden elde edilen ısıtma enerjisi ile birden fazla bağımsız bölümün ısıtılmasını sağlayan sistem merkezi ısıtma sistemidir.



8) Kombilerin kullanımı BEP Yönetmeliği ile  yasaklanıyor mu?
Yukarıda bahsedilen 13. Madde (m2 sınırlaması), son günlerde kamuoyunda yer alan bazı haberler nedeniyle son tüketici tarafından yanlış anlaşılabilmektedir. Isıtma konusunda uygun ve yüksek verimli çözümler sunabilen kombilerin yasaklanması gibi bir durum söz konusu değildir. Yönetmeliğin bu maddesi, sadece yeni yapılacak  ve 2.000 m2 üzeri kullanım alanına sahip binalar için geçerlidir. Sonuç olarak, mevcut binalarda (yapı ruhsat tarihi 05 Aralık 2009’dan önce olan binalar) son tüketiciler, kendilerine en iyi çözümü sağlayacak kombi veya merkezi sistemleri seçebilirler. 

9) Müstakil bina, villa ve apartman içi dubleks vb. uygulamalarla ilgili BEP in getirdiği bir zorunluluk var mıdır?
Kullanım alanı 250 m2 ve üstünde olan bireysel ısıtma sistemine sahip gaz yakıt kullanılan binalarda bağımsız bölümlerde veya müstakil binalarda yoğuşmalı tip cihazlar veya entegre ekonomizerli cihazlar kullanılır.

10) Halihazırda kombi sistemi kullanmakta olan tüketiciler ( yapı ruhsatı tarihi 5 Aralık 2009 tarihinden önce olan binalar) için merkezi sisteme dönüş şart mı? Söz konusu dönüşümler nasıl gerçekleşecek?
Enerji Verimliliği Kanunun 16. Maddesinde; 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti  Kanunu 42. Maddesinin 4. ve 5. fıkraları tekrar tanımlanmıştır. İlgili maddeye göre “kat maliklerinden birinin isteği üzerine ısı yalıtımı, ısıtma sisteminin yakıt dönüşümü ve ısıtma sisteminin merkezi sistemden ferdi sisteme, ferdi sistemden merkezi sisteme dönüştürülmesi, kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verilecek karara bağlıdır. Ancak toplam inşaat alanı 2000 m² ve üzeri olan binalarda (mevcut veya yeni bina ayırımı yoktur) merkezi ısıtma sisteminin ferdi ısıtma sistemine dönüştürülmesi, kat malikleri sayı ve arsa payı olarak oybirliği (%100) ile verilecek karar üzerine yapılır.” Bu maddeden de anlaşılacağı gibi, tüketiciler kullandıkları veya kullanacakları sistemden memnun kalmadıkları durumda, yukarıdaki koşullara bağlı kalmak koşulu ile ısıtma sistemlerini beklentileri doğrultusunda değiştirebilmektedirler.

11)Halihazırda merkezi sistem kullanmakta olan tüketiciler ( yapı ruhsatı tarihi 5 Aralık 2009 tarihinden önce olan binalar) için BEP ve enerji verimliliği kanunu hangi zorunlulukları getirdi?
Merkezi veya lokal ısı veya sıcaklık kontrol cihazları ile ısınma maliyetlerinin ısı kullanım miktarına bağlı olarak paylaşımını sağlayan sistemlerin kullanılması zorunludur. Merkezi ısıtma sistemine sahip mevcut binalar, 2 Mayıs 2012 tarihine kadar bu sistemleri kullanıyor olmak zorundadırlar.

12)Enerji Verimliliği sağlamak üzere BEP yönetmeliği başka hangi zorunlulukları beraberinde getiriyor?
BEP in getirdiği bir başka zorunluluk ise merkezi sistem kazanların verim değerleri ile ilgilidir. Buna göre merkezi sistemde kullanılacak olan kazanların verim değeri, katı yakıtlı kazanlarda %75’den, sıvı ve gaz yakıtlı kazanlarda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca 5/6/2008 tarihli ve 26897 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sıvı ve Gaz Yakıtlı Yeni Sıcak Su Kazanlarının Verimlilik Gereklerine Dair Yönetmeliğin 7 nci maddesinde belirtilen     2 yıldız (**) verim sınıfından daha düşük olamaz.

13)Yapı ruhsat tarihi 5 Aralık 2009 ve sonrası olan binalarda brülör gerektiren sistemlerin kullanılması durumunda nelere dikkat edilmelidir?
Merkezi ısıtma sistemlerinde kullanılacak sıvı veya gaz yakıtlı cebri üflemeli brülör ile çalışacak kazanlarda;

a) 100 kW’a kadar ısıtma sistemi kapasitesine sahip sistemlerde iki kademeli veya oransal kontrollü brülörler, 
b)  Sıvı yakıtlılarda 100 kW-1200 kW arası , Gaz yakıtlılarda 100kW-600kW arası ısıtma kapasitesine sahip sistemlerde sadece oransal kontrollü brülörler,
c) 3000 kW üzerinde ısıtma sistemi kapasitesine sahip sistemlerde baca gazı oksijen kontrol sistemi kullanılır.

500kW ve üstü kapasiteye sahip kazanların kullanıldığı sistemlerde su yumuşatma veya şartlandırma veya her iki sistemin birden kurulması gerekmektedir.



14)BEP sistemlere bakımla ilgili bir zorunluluk getiriyor mu? Bakımla ilgili sorumluluk kime aittir? Sistem kim tarafından denetlenecek?

BEP yönetmeliğine göre , sıvı, gaz ve katı yakıtlı merkezi ısıtma sistemlerinde her işletme döneminin başlangıcında ve yılda en az bir kez olmak üzere baca gazı analizi ve sistem bakımı yaptırılması gerekmektedir. Sistem performansını da ihtiva eden bir rapor hazırlanarak gerektiğinde ilgili mercilere sunulmak üzere saklanır.

Bina sahibi, yöneticisi veya enerji yöneticisi, ısıtma sistemlerinin, ilgili yönetmelik ve/veya standartlarda belirtilen periyodik kontrole, teste ve bakıma tabi tutulmasını ve ilgili mercilere raporlanmasını sağlamakla yükümlüdür.

Periyodik bakımların yaptırılması ile ilgili denetimler bakanlık veya Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacaktır.

15)Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) Şirketleri ne yapar?
EVD’ler Eğitim, sertifikalandırma, endüstriyel işletmeler, bina sahipleri veya yönetimleri ile  aralarında yapılan hizmet anlaşmaları çerçevesinde, etüt ve danışmanlık faaliyetleri yürütür, Enerji verimliliği etüt çalışması ile belirledikleri önlemlerin uygulanmasına yönelik projeyi hazırlar, Uygulama anlaşması kapsamındaki tadilatları proje doğrultusunda gerçekleştirir ve enerji tasarruf miktarını garanti eder, Yetki aldıkları kuruma her yıl faaliyet raporu sunarlar.

16)Enerji kimlik belgesi nedir? Kim tarafından verilir?
Enerji kimlik belgesi, asgari olarak bir binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve ısıtme ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içerir. Enerji kimlik belgesi yeni tasarlanan binalar için binanın ısıtma ve/veya soğutma  soğutma ve/veya ısı yalıtım projesini hazırlayan gerçek yada tüzel kişiler tarafından ; mevcut binalar için Enerji Verimliliği Danışmanlık ( EVD) şirketleri tarafından verilir. 

17)Enerji kimlik belgesinin bina ve daire sahiplerine sağlayacağı avantajlar nelerdir? 
Enerji Kimlik belgesi binanın ya da bina içindeki bağımsız bir bölümün ne kadar enerji taarrufu sağlayabileceğini gösterir bir belge olduğundan satış ve kiralama işlemleri öncesinde alıcı ya da kiracı için enerji giderleri ile ilgili bir öngörü sağlayacaktır. Bina veya bağımsız bölüm satıldığında veya kiraya verildiğinde, malsahibi tarafından alıcı veya kiracıya binanın Enerji Kimlik Belgesi de verilir.

18) Mevcut binalar enerji kimlik belgesini almak zorunda mıdır? Bu konuda bir zaman kıstası var mıdır? 
Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren on yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi düzenlenir. ( 2 Mayıs 2017’ye kadar) 

19) Hangi tür binalar Enerji kimlik belgesi zorunluluğunun dışındadır?
Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı binaları ile mücavir alan dışında kalan ve toplam inşaat alanı 1.000 m2’den az olan binalar için Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesi zorunlu değildir.

20) Merkezi ısıtma sistemi tasarlanması zorunlu olan binalarda Müteahhit /Bina yöneticileri  vb. nelere dikkat etmelidir.
  • Merkezi sistem tasarlanması zorunlu olan binalarda, sıcaklık kontrol ekipmanları ile ısı merkezinde iç ve/veya dış hava sıcaklığına bağlı kontrol ekipmanlarının kullanılması zorunludur.
     
  • Buna ek olarak, Merkezi ısıtma sistemine sahip binalarda, merkezi veya lokal ısı veya sıcaklık kontrol cihazları ile ısınma maliyetlerinin ısı kullanım miktarına bağlı olarak paylaşımını sağlayan sistemler kullanılır. Yani tüketicilerin kalorimetre ve ısı pay ölçer kullanımı zorunlu hale gelmektedir.
  • Merkezi ısıtma sistemli binaların bağımsız bölümlerinde sıcaklık kontrol ekipmanlarının kullanılması durumunda, ısıtma tesisatı pompa grupları zamana, basınca veya akışkan debisine göre değişken devirli seçilmelidir. Sistemin buna göre seçilmesi müteahhit ya da bina yöneticilerinin sorumluluğunda olacaktır.
  • Ayrıca seçilecek olan merkezi sistemde kullanılacak kazan verimi katı yakıtlı kazanlarda %75’den, sıvı ve gaz yakıtlı kazanlarda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca 5/6/2008 tarihli ve 26897 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sıvı ve Gaz Yakıtlı Yeni Sıcak Su Kazanlarının Verimlilik Gereklerine Dair Yönetmeliğin 7 nci maddesinde belirtilen     2 yıldız (**) verim sınıfından daha düşük olamaz.
     
  • 500kW ve üstü kapasiteye sahip kazanların kullanıldığı sistemlerde su yumuşatma veya şartlandırma veya her iki sistem birden kurulmalıdır.
  • Merkezi kullanım sıhhi sıcak su hazırlama amaçlı planlanan ve sıcak su depolanan sistemlerde, sıhhi sıcak suyun sıcaklığı 60°C ‘yi geçmeyecek şekilde tasarımlar yapılır. Ancak lejyonella etkisi olmaması için depolanan sıcak su sistemlerinde en az haftada 1 saat boyunca su sıcaklığı en az 60°C sıcaklıkta tutulur.
  • Sıhhi sıcak suyun ısı kapasitesi minimum kazan modulasyon çalışma alt sınırının altında kalması halinde yaz kullanımına yönelik ayrı bir sıcak su kazanı tahsis edilir.
  • Merkezi ısıtma sistemine sahip konut olarak kullanılan binalarda cihazlar, en az gidiş suyu kontrolü ve dış hava kompanzasyonu yapacak otomatik kontrol sistemleri ile donatılır.
  • Merkezi ısıtma sistemine sahip binalarda ısıtılan mahallerin iç ortam sıcaklığı 15°C’nin altına düşmeyecek şekilde tedbir alınmalıdır.
  • Bina yöneticileri sıvı, gaz ve katı yakıtlı merkezi ısıtma sistemlerinde her işletme döneminin başlangıcında ve yılda en az bir kez olmak üzere baca gazı analizi ve sistem bakımı yaptırılmasından ve gerekli mercilere raporlanmasından sorumludurlar.

Binalarda Fotovoltaik Enerji Kullanımının Türkiye'deki Potansiyeli


Fotovoltaik sistemler, güneş enerjisinden elektrik üretiminde kullanılan modüllerden oluşmaktadır ve dağıtık elektrik üretim sistemi kategorisinde bulunmaktadır. Bunun anlamı, binalarda kullanılan bu sistemlerin elektrik şebekesi ile paralel çalışarak küçük ölçekli bir üretim santrali işlevini yüklenmeleri ve en yakındaki talep noktasına elektrik besleyebilmeleridir. Eğer kurulu oldukları binada elektrik ihtiyacı varsa bunu karşılamakta, bu ihtiyaçtan fazla üretim olması durumunda ise ürettikleri enerjiyi şebekeye vererek diğer binaların ihtiyacını karşılayabilmektedirler. Bu tür dağıtık elektrik üretim sistemleri, sıfır CO2 emisyonu ile çalışmanın yanında, merkezi üretimden ve iletimden kaynaklanan %40'lar mertebesindeki kayıpları da engellemektedirler.
Türkiye'de EPDK tarafından hazırlanan lisanssız elektrik üretimi yönetmelik ve tebliğleri, bu tür sistemlerin binalarda kurulumunu ve üretilen fazla elektriğin dağıtım şebekesine satılarak sistem yatırımının makul bir seviyede geri dönmesini mümkün kılmaktadır. Satın alma fiyatları üzerinde uzun zamandır dönen tartışmalar ve Avrupa ülkelerindeki satın alma fiyatlarının yüksekliğinin örnek gösterilerek yakınılması artık geçersiz bir mazeret olmuştur, nitekim bu tür sistemlerin desteklenmesi amacıyla verilen satın alma garantileri tüm dünyada hızlı bir şekilde aşağıya çekilmektedir ve bu da sistem maliyetlerinde ciddi düşüşleri beraberinde getirmektedir. 
Bu yatırım teşvikinin yanı sıra, binalarda fotovoltaik enerji sistemlerinin kurulması birçok açıdan mantıklı ve faydalıdır:
- Özellikle elektrik talebinin zirve yaptığı yaz aylarında ve öğlen saatlerinde şebekeye destek olurlar,
- Yukarıda da bahsedildiği gibi, mekanik verimsizlik ve iletim kayıplarından kaynaklanan %40 seviyelerindeki verimsizliğin önüne geçerler,
- Merkezi noktalardan dağıtık üretim noktalarına geçilmesi ile daha dayanıklı ve daha az risk içeren bir enerji sisteminin ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar,
- Lisanssız olarak kurulabilir ve işletilebilirler,
- Çok hızlı bir şekilde kurulup, istenildiği şekilde ölçeklenebilirler,
- Atıl duran çatıların kullanılması ile arazi verimliliğini sağlarlar,
- Binalarda zaten olması gereken cephe veya çatı elemanlarının yerine geçerek yatırım maliyetlerinin önemli ölçüde düşmesini sağlarlar,
- Şebeke bağlantısı bina tesisatında zaten mevcuttur,
- Binalardaki elektrik faturalarının azalmasını, ilerde olası tarife artışlarına karşı güvencede olunmasını sağlarlar,
- Çift terimli tarifelerde talep düşmesi ile ekonomiklik sağlarlar,
- Şebekelerin ihtiyaç duydukları yan hizmetleri sağlayacak şekilde işletilebilirler ve merkezi olarak kontrol edilebilirler.   
Entegre bina tasarım süreci dahilinde bina tasarımına dahil edilen fotovoltaik sistemler, pasif önlemlerin de alınması ile birlikte binaların elektrik ihtiyacının önemli bir kısmının güneş enerjisinden elde edilmesini mümkün kılabilirler. Bina fonksiyonuna ve bina kapalı alanına bağlı olmakla beraber, fotovoltaik sistemlerin bina enerji otonomisine sağlayacağı katkı her durumda bina için yapılan yatırımın bugün koşullarında daha değerli olmasını sağlayacaktır. Bu yazının geri kalanında binalarda kullanımı tercih edilen ince film fotovoltaik teknolojisinden bahsedeceğiz.
İnce Film Fotovoltaik
Fotovoltaik sistemlerin ana bileşeni olan modüllerde günümüzde iki ayrı üretim teknolojisi mevcuttur. Kristalin modüllerde, dünyada en çok bulunan ikinci element olan silisyum hammaddesinin yüksek sıcaklıklarda saflaştırılması ve kristal formunda katılaştırılması sonucunda üretilen fotovoltaik hücreler kullanılmaktadır. Standard ölçülerde üretilen bu hücrelerin modül camı üzerine dizilerek elektriksel bağlantılarının kurulması ve dış etkilere karşı koruma amaçlı olarak lamine edilmesi sonucunda kristalin modüller meydana gelmektedir.
İkinci üretim teknolojisi olan ince film üretiminde ise, taşıyıcı bir yüzey üzerine (cam veya paslanmaz çelik) 1 ila 5 mikron arasında kalınlığına sahip bir film tabakası düşük sıcaklıklarda kaplanmaktadır. Kristalin panellere göre %97,5 ile %99 arasında daha az malzeme kullanılıyor olması ince film teknolojisinin en çok dikkat çeken özelliklerinden biridir.
Kaplanan malzeme genellikle amorf silisyum (kristal formuna sahip olmayan silisyum), mikrokristalin silisyum, bakır indiyum diselenid (CIS) veya kadmiyum telurid (CdTe) olabilmektedir. Tüm bu malzemelerin ortak noktası, kristalin güneş hücrelerine göre aşağıdaki farkları göstermeleridir:
- İnce film malzemeler ile istenilen büyüklükte bir modülün yüzeyi kaplanabilir, standart hücre büyüklüklerine bağımlı kalınılmaz,
- Gökyüzünde bulutlardan ve yeryüzünden yansıyan difüz ışık, ince film malzemeler tarafından daha yüksek bir verimlilikle enerjiye çevrilirler,
- Sabah ve akşam saatlerinde oluşan düşük aydınlık zamanlarında ince film malzemelerin güneş enerjisini yakalama performansları daha yüksektir.
- Birden fazla malzeme katmanının aynı yüzey üzerine kaplanması ile güneş ışınlarının daha geniş bir spektrum aralığının enerjiye çevrilmesi mümkün olur.
- Modül sıcaklığının artması sonucu gerçekleşen üretim kayıbı kristalin modüllere göre daha düşük olduğu için sıcak iklimlerde kullanımları daha uygundur.
- Modüllerin gölgelenmesi sonucunda kristalin modüllerde tüm dizinin güç kayıbı söz konusu olurken, ince film modüllerde sadece gölgelenen bölgede güç kayıbı söz konusu olur.
- Kristalin modüllerin verimli çalışabilmeleri güney yönüne bakış ve uygun eğim açısı ile mümkün olur. Optimum koşullardan sapmalarda kristalin modüllerin verimliliği önemli bir şekilde azalır. İnce film modüller ise doğuya, batıya ve hatta düşük eğim açılarında kuzeye bakacak şekilde bile verimli olarak kullanılabilirler.
- İnce film fotovoltaik modüllerin üretim maliyetlerinin düşüklüğü çok önemli bir avantajdır. Her ne kadar son senelerde kristalin modül üretiminde meydana gelen kapasite fazlası nedeniyle ince film modüllerin fiyat avantajı yok olmuş gibi gözükse de, toplam modül piyasasında ince film modüller paylarını sürekli arttırmaktadırlar. Özellikle binalarda verimli kullanımları nedeniyle ince film panellerin ülkemizde lisansız olarak kurulabilecek 500 kW altı sistemlerde yatırımların hızlı geri dönüşlerini sağlamaları mümkün olmaktadır. 

5 Eylül 2012 Çarşamba

Su kıtlığı yaşanacak


Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Karaaslan, 2050 yılında 9,3 milyarlık dünya nüfusunda, 7 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalabileceğini belirtti.


Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Karaaslan, KSÜ ile İstanbul Üniversitesi (İÜ) işbirliğinde Cahit Zarifoğlu Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Uluslararası İklim Değişikliği, Orman ve Su Etkileşimleri'' çalıştayında yaptığı konuşmada, küresel ısınmanın 50 yıldır saptanabilir duruma geldiğini ifade etti.
20. yüzyılda dünyanın atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığının 0,6 derece arttığını aktaran Karaaslan, şunları kaydetti:
''İklim değişiminde yaygın bilimsel görüş, 'son 50 yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkiler oluşturduğu' yönündedir. Su, sonsuz bir kaynak değildir. Su talebinin artması, su kaynaklarının kirletilmesi ve kötü yönetilmesi, suyu giderek daha kıt bir kaynak haline getirmektedir. Bugün insanlık, dünyadaki toplam temiz ve tatlı suyun yaklaşık yüzde 67'sini tarımda, yüzde 23'ünü endüstride ve yüzde 10'unu da konutlarda kullanmaktadır.''
Dünya nüfusunun yüzde 40'ının su sıkıntısı içinde yaşadığını dile getiren Karaaslan, küresel ısınmanın yanı sıra su tüketiminin nüfusa oranla 3 kat artmasının su sıkıntısı çeken nüfusun hızla artmasına neden olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''2050 yılında 9,3 milyarlık dünya nüfusunda, 7 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalması bekleniyor. Bizler, emanet aldığımız dünyanın kirlenmesini önleyerek, üzerimize düşen insani görevi mutlaka yerine getirmeliyiz. Ayrıca, 'kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz' diye yol gösteren sese de kulak vermeliyiz.''
KSÜ Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Bektaş ise dünyanın yaklaşık 5 milyon yıl yaşında olduğunu hatırlatarak, ''Ancak yalnızca bir milyon yıllık bir geçmişe sahip olan insanoğlunun doğal alanlar üzerindeki etkisi yaklaşık 250 yıl önce başlayan endüstri çağıyla en yüksek düzeye ulaştı'' dedi.
Bektaş, şöyle konuştu: ''19. yüzyıldan itibaren gelişen endüstri, hızlı nüfus artışı, artan nüfusun gereksinimlerinin yükselmesi, tarım topraklarının yetersiz kalmasıyla orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesi, kentlerin hızlı ve plansız biçimde genişlemesi doğal çevreyi büyük kayıplara uğrattı. Bunun sonucunda dünya genelinde bir zamanlar 8 milyar hektar olan orman alanı bugün yüzde 50 azalarak 4 milyar hektara geriledi.''
Bektaş, bundan 2 asır öncesine kadar insanlığın karşısındaki en önemli sorunun savaş, göç ve yoksulluk olduğunu ancak bugün buna çevre kirliliği, iklim değişikliği, açlık, susuzluk ve küresel ısınma gibi yeni tehditlerin eklendiğini sözlerine ekledi.
Çalıştayda daha sonra katılımcı bilim adamları çeşitli sunumlar yaptı. 27 ülkeden yaklaşık 200 akademisyenin katıldığı çalıştay 3 gün devam edecek.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Güneş Enerjisinin Önemi


Bir yılda dünya üzerine düşen güneş enerjisi miktarını kıyaslarsak; dünyanın bilinen petrol rezervinin 516, kömür rezervinin 157 katıdır.
Bu rakamları 1 sene sayarsak ve güneşin milyonlarca yıl ömrü olduğunu varsayarsak enerji kaynağının sonsuza yakın olduğunu söyleyebiliriz. En güzel tarafı ise hammaddenin bedava oluşu sadece toplamak ve üretmek için yatırım yapılması gerektiğidir.Fosil yakıttan yanma yoluyla elde ettiğimiz enerjiye kıyasla dünya üzerinde her noktada bulunabilen toplanması sırasında iş ve makina gücü gerektirmeyen, harcanması sırasında ise karbondioksit emisyonu “0” olan her canlı için hayati öneme sahip eşsiz bir kaynaktır.
Fosil yakıt tüketiminin artması ile son yüzyılda atmosferdeki karbondioksit oranı 1.3 kat artış gösterdi ve önümüzdeki 50 yıl içinde 1.4 kat daha artması beklenen sonuç olarak tehlike sınırın fazlasıyla üstüne çıkmış olması bekleniyor.
Diğer bir konu ise enerji üretiminde gerçekleşen yanmadan oluşan ısının bir kısmının da atmosfere salınması ve dünya ortalama sıcaklığının artışı. Kutuplardaki buzulların erimesine, denizlerin yükselmesine, göllerde kurumalara ve tarımsal kuraklığa neden olabilecek derecede ısı artışı ve beraberinde getireceği sorunlar ise yakın gelecektir.

Petrol ve doğalgaz tipi fosil yakıt kaynaklarının ömrü şu anki kullanım oranına 43 ve 67 yıl olarak belirlenmiştir. İnsan ömrü için uzun ve yeterli sayılsa bile devlet ömrü ve insanlık tarihi için çok kısa bir süredir.

İçinde bulunduğumuz şartları ve kişi başına düşen enerji tüketim miktarının hızla arttığını hesaba katarsak üretim, ısınma ve aydınlama gibi temel konularda başta güneş enerjisi olmak üzere tek çözümün yenilenebilir kaynaklar olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Şimdilik alt konu olsa bile potansiyel olarak en fazla yüzey alanına sahip ve tüketime en yakın üretim kaynağı olan yapılarda güneş enerjisinin kullanımına değinmek gerek.

Güneş enerjisi ile elektrik üretimi, sıcak su üretimi, doğal havalandırma ve ışıklandırma konuları tüketiciler tarafından fazla bilinmese de yeni bir iş kolu ve çalışma alanı olarak bilim adamları ve sanayicilerin ilgi alanıdır. Ülkemize göre daha az güneş ışını alan Avrupa ülkelerinde yapılarda güneş enerjisi konusu devlet teşviki alan ve enerjide dışa bağımlılığa kesin çözüm olarak bakılan bir konudur.

Bankalar, hangi yenilenebilir enerji kredilerini veriyor?

Bankalar, hangi yenilenebilir enerji kredilerini veriyor?
Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ), "Elektrik Üretim Sektörü 2009" raporuna göre tüm dünyada elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesinin 2030 yılına kadar brüt 4,800 GW artmasının beklendiği, bu bağlamda da 13.7 trilyon Dolar (2008 rakamlarıyla) yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor.
Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ), "Elektrik Üretim Sektörü 2009" raporuna göre tüm dünyada elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesinin 2030 yılına kadar brüt 4,800 GW artmasının beklendiği, bu bağlamda da 13.7 trilyon Dolar (2008 rakamlarıyla) yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor.

Türkiye'de yenilenebilir enerji sektöründe bankaların sağladığı finans desteklerini araştırdığımız dosyamızda, bu alanda sektörün gelişmesine katkı veren 6 bankamızın çalışmalarını okuyacaksınız. Ülkemizde yenilenebilir enerji sektörü son yıllarda gelişmeye başladığı için yapılan proje sayısı da sağlanan finansman miktarı da henüz başlangıç düzeyinde.
Sektörün gelişiminde bankaların sağladığı finans açılımlarının yetersiz olduğunu belirtirken, hükümet teşviklerinin de hala belirsiz olduğunu unutmamak gerekiyor...
Ülkemiz yenilenebilir enerji sektöründe özellikle elektrik enerjisine olan talep, zorunlu üretim yatırımları ve finansman ihtiyacı konusunda son dönemde yapılan açıklamaların bazılarını burada tekrar hatırlatıyoruz... 
  •  Enerjide % 73 ithal bağımlılığı olan ülkemizde 2009 tarihli Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi'ne göre 2023 yılına kadar, elektrik üretimine esas teşkil eden tüm yerli kömür ve hidrolik potansiyelimizin kullanılması, rüzgar kurulu gücünün 20,000 MW'a, jeotermal kurulu gücünün 600 MW'a ulaştırılması hedefleniyor.
  •  Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş; "Önümüzdeki 20 yıl içerisinde Türkiye'nin ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 4 büyüyeceği, enerji sektörünün de ortalama yüzde 6,5 büyüdüğü, kişi başına enerji tüketiminin 8 bin 500 kW saat olacağı varsayımına göre: 2030 yılında 713 milyar kilovatsaat elektrik tüketmek zorundayız" diyor. Köktaş şöyle devam ediyor: "Bütün bunlara baktığımızda bu sektöre yaklaşık olarak 313 milyar lira civarında bir paranın yatırılması gerekiyor. Bunun içinde enerji üretim ve dağıtım özelleştirmesi, yeni yatırımlar, yeni üretim ve dağıtım hatlarının yapılması ve var olanların rehabilite edilmesi gibi yatırımlar yer alıyor.  Bu büyüklüğün yaklaşık yüzde 20'sini öz kaynak kabul edersek 60 milyar lira öz kaynak eder. Yani önümüzdeki 20 yıl içerisinde iş adamlarımızın, enerji yatırımcıları kendi kaynaklarından 60 milyar lira civarında bir parayı bu sektöre yatırmaları gerekiyor. Yaklaşık 250-255 milyar lira civarında da yabancı kaynak gerekiyor... Bu kaynağı sektöre dahil etmemiz lazım".
  • Hasan Köktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na, EPDK'nın 2011 yılı bütçesini sunarken de şu bilgileri verdi: "Bugüne kadar petrol piyasasında 14 bin 829, elektrik piyasasında 1336, doğalgaz piyasasında 203 ve LPG piyasasında 8 bin 893 olmak üzere toplam 25 bin 261 adet lisans verdik. Kurumumuza Kasım 2010'a kadar üretim faaliyetinde bulunmak üzere 12 bin 270 MW kurulu gücünde 232 proje başvurusu yapılmış, 2010 yılı içinde toplam 2 bin 405 MW'lık 100 başvuruya lisans verilmiştir". 2010 yılının aynı zamanda özel sektörün tamamlayıp devreye aldığı yeni üretim yatırımları açısından da son yılların en başarılı dönemi olduğunu vurgulayan Köktaş, özel sektöre ait toplam 3 bin 490 MW kurulu gücünde 100 dolayında yeni santralin 2010 yılı içerisinde geçici kabullerinin yapılarak devreye alındığını bildirdi.
  • 2010 yılı içerisinde işletmeye giren bu yeni yatırımların yaklaşık 1200 MW'ı hidroelektrik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlardır". Özel sektör tarafından elektrik üretim ve dağıtım sektöründe 2008 yılında 5 milyar TL, 2009'da 8 milyar TL. civarında sabit sermaye yatırımı gerçekleştirildiğinin de dikkat çeken Köktaş, bu rakamın 2010 sonu itibariyle 7,5 milyar TL'yi aşmasının beklendiğini belirtiyor.
  • Deloitte, yenilenebilir enerji sektörünün gelecek bir yılını incelediği "Alternatif düşünce 2011: Yenilenebilir enerji sektöründe öne çıkan 10 konuya ve eğilimlere bakış" başlıklı raporunda, yenilenebilir enerji sektörünün küresel sorunları ve belli başlı gelişme eğilimlerini ele alıyor ve sektörde banka kredileri almakta sıkıntı yaşandığına dikkat çekiyor.
Sektörün hem bugününü, hem de önümüzdeki bir yıl içinde önüne çıkacak ana konularının değerlendirildiği raporda; sermayeye ulaşmanın giderek daha zorlaşması, vergi ve yasal mevzuat ile sektör liderlerinin büyük ölçekli operasyonları yönetme ve uygun çalışanları bulma zorluklarının öne çıktığı vurgulanıyor.

TSKB Genel Müdür Yardımcısı Orhan Beşkök; "Toplam 90 adet yenilenebilir enerji projesini finanse ettik"

Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası (TSKB) olarak, Türkiye'de ilk "çevre temalı" kredilendirme çalışmalarına 2000'li yıllardan önce başladık, bunu yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı takip etti ve 2009 yılından da başlayarak enerji verimliliği yatırımlarının finansmanına başladık. Banka olarak bugüne kadar demir çelik, petro-kimya, plastik, kâğıt gibi sektörlerde 8 farklı enerji verimliliği projesini finanse ettik. Bunun yanı sıra tüm atıkların ekonomiye geri kazandırılmasına özel hassasiyet gösteriyoruz ve bu çerçevedeki yatırımları da finanse ediyoruz.
Geçmişten bugüne, yatırım projelerini sürdürülebilir kalkınma kriterlerini dikkate alarak değerlendiriyor ve verdiğimiz kredilerle çevresel etki boyutunu dikkate alarak doğaya olumsuz bir izdüşüm bırakmamak için titizlikle çalışıyoruz.
Bir yatırımın enerji verimliliği olarak nitelendirilmesi ve finanse edilmesi için 2 kriterden birini karşılaması gerekiyor. Bunlar; "yatırımın gerçekleştiği bölümde asgari yüzde 20'ye varan enerji gideri düşüşü olması" veya "yatırımın getirilerinin asgari yüzde 50'sinin enerji verimliliğinden kaynaklanması".
Kredi sağlarken gösterdiğimiz bu duyarlılıkla, finanse ettiğimiz yatırım projelerinin (çeşitli uluslarüstü kuruluşlardan sağladığımız yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile desteklenen çevre ve enerji yatırımlarının) doğal kaynaklara zarar vermediğinden, çıkan her türlü atığın bertaraf edilebilir sınırlarda olduğundan, yatırımcının bu konudaki gerekli önlem, karar ve onayları almış olduğundan emin olmak istiyoruz. Bu bakış açısıyla finans sektöründe öncü bir rol üstlenmiş durumdayız.
Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı ve Alman Kalkınma Bankası'ndan sağladığımız yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile çevre ve enerji yatırımlarını destekliyoruz.
2010 yılının Eylül ayı itibari ile 200'ün üzerinde yenilenebilir enerji projesini inceleyerek, toplam 90 adet yenilenebilir enerji projesini finanse ettik. Finansman sağlanan projelerin toplam kurulu gücü ise 2623 MW'a ulaşıyor. Bu projelere TSKB tarafından aktarılacak toplam tutar 1,4 milyar ABD Doları. Finanse edilen projelerden 640 MW kurulu güce sahip 23 adedi tamamlanarak elektrik üretmeye başladı. TSKB'nin finanse ettiği yenilenebilir enerji projelerinin faaliyete geçmesi ile Türkiye'nin sera gazı salımı 5,3 milyon ton diğer bir deyişle yüzde bir azalacak.
Şu anda incelemesi devam eden farklı ölçeklerde 15'den fazla yenilenebilir enerji projesi bulunuyor. Bu projelerin kurulu kapasitesi 650 MW'ın üzerinde ve yatırım tutarları da 1.2 milyar ABD Doları civarında.

Türkiye İş Bankası; "2009 sonuna kadar toplam 34 yenilenebilir enerji projesini finanse ettik"

Türkiye'nin toplam kurulu gücü yaklaşık 45.000 MW olup, bunun yüzde 33'ü doğalgaz, yüzde 32'si termik (kömür, linyit vs.), yüzde 32'si hidrolik, yüzde 3'ü ise rüzgâr ve jeotermal  kaynaklıdır. Önümüzdeki dönemlerde beklenen enerji talebi ve oluşacak enerji arzı temel alınarak yapılan projeksiyonlarda 2014 yılından itibaren ülkemizde enerji açığı yaşanacağı öngörülmektedir. Bu kapsamda, ülkemizin özellikle yenilenebilir enerji potansiyelinin harekete geçirilmesi ve enerji arzının yerli kaynaklarla çeşitlendirilmesi önem arz etmektedir. 
Bankamızda Yenilenebilir Enerji Projeleri, enerji yatırımlarının finansal, sektörel ve hukuki analizi, konusunda uzmanlaşmış yetkin bir kadro bünyesinde değerlendirilmekte; bu çerçevede finansman yapısı oluşturulmakta ve söz konusu finansman paketleri ön inceleme safhasından başlayarak kredi vadesi boyunca titiz bir izleme süreciyle yönetilmektedir.
Enerji projelerinin finansmanı konusunda detaylı teknik analiz ve finansal modelleme çalışmaları da gerçekleştirilmektedir. Projelerin finanse edilebilirliğinin test edilmesi için, yatırıma konu tesisin rantabilitesi ve projeye özgü tüm risklerin analizinin yanında, projeyi üstlenecek olan risk grubunun kredibilitesi de bilfiil değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, proje için gerekli toplam yatırım bütçesinin asgari bir oranının projenin sahipleri olan sponsorlarca üstlenilebilmesi, finansmanlar için Bankamızca aranan temel bir kriter niteliğini taşımaktadır.
Projelerin analiz edilmesi sürecinde firmalar tarafından tarafımıza sunulan fizibilite raporları incelenmekte, HES'lerde proje bölgesindeki gözlem istasyonlarındaki uzun vadeli su akım değerleri akademik destek alınarak oluşturulan ve güvenilirliği örnek olaylarla test edilmiş finansal modellemelere tabi tutularak elektrik üretim varsayımları oluşturulmakta, bu doğrultuda baz alınacak nakit akım senaryosu hazırlanmakta, çeşitli senaryo analizleri ile projenin olası olumsuz durumlar karşısındaki ekonomik verimliliği ve iç verim oranı ölçülmektedir.
Muhtemel olumsuz senaryoların realize olması ve projenin kredi vadesi süresince yarattığı gelirler neticesinde nakit yönetiminde açıklar oluşmasını içeren performans riskinin kompanse edilebilmesi adına projenin sponsorlarından borç servisi yeterlilik açıklarını karşılama, proje tamamlama garantisi gibi çeşitli garantiler alınmakta, ancak niyet mektupları hazırlanırken öncelikli olarak projenin kendi nakit akışı içerisinde kendi borç servisini karşılayabilecek düzeyde nakit yaratabilmesi arzulanarak tahsis edilecek kredi miktarı belirlenmektedir.
Bu nitelikteki finansmanlarda yukarıda belirtilen ve projenin içerdiği ilave yatırım/işletme risklerinin minimize edilmesi için alınmakta olan opsiyonel teminatların dışında, esasen projeye ve projenin bünyesinde yer aldığı firmaya özgü teminat paketleri oluşturulmasına gayret edilmektedir.
Bankamız enerji projelerinde projeye ilişkin yatırım risklerinin değerlendirilmesi ve bütçelerin teyit edilmesi ile yatırımın seyrinin izlenerek, ilerlemeler paralelinde kredi kullandırımlarının onaylanması gibi teknik alanlarda kendisine danışmanlık hizmeti verecek bağımsız firmalarla da çalışmaktadır. İş Bankası?nın enerji üretim santrallerine verdiği finansman desteği önemli boyutlara ulaşmıştır. Bankamızca enerji projelerinin finansmanına başladığımız 2001 yılından 2009 yılsonuna kadar toplam 34 adet yenilenebilir enerji üretim projesi finanse edilmiş olup, söz konusu projelerden 1 adedi jeotermal santral, 33 adedi ise hidroelektrik santraldir. Bankamız güncel durum itibariyle;  toplam 2210 MW kurulu güce haiz yenilenilir enerji projeleri için yaklaşık 1,48 milyar Dolar'lık finansman sağlamış durumdadır. Önümüzdeki dönemlerde yenilenebilir enerji projelerine olan finansman desteğinin artırılması ve Bankamızın yenilenebilir enerji portföyünün güneş, rüzgâr ve jeotermal santrallerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülmektedir. 

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru B. Edin; "Toplam 2.100 MW kurulu gücündeki yenilenebilir enerji projesine yaklaşık 2 milyar Dolar finansman sağladık"

Garanti Bankası, güçlü mali yapısı ve son yıllarda gerçekleştirilen önemli enerji projelerinin finansmanında yer alarak elde ettiği tecrübe ve bilgi birikimi sayesinde, Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesi için gerekli olan enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla, müşterilerinin beklentilerine ve projelerin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış proje finansmanı ürün ve hizmetleri sunuyor. Ürün ve hizmetlerin niteliği, projeden projeye değişiyor.
Garanti Bankası, enerji projelerinin ihtiyaçları ve projenin nakit akış projeksiyonları doğrultusunda esnek çözümler sunuyor. Örneğin, projenin ilk yıllarındaki kredi geri ödemesi yükünü azaltmak amacıyla, artan anapara ödemeli krediler sağlıyor veya HES projelerinin yıl içindeki gelir dalgalanması nedeniyle, anapara ve faiz ödemelerini yılın yağışlı dönemlerinde yapılacak şekilde ayarlayabiliyoruz. HES projelerindeki uzun yatırım dönemini göz önünde bulundurarak, kredilerin ödeme planında yatırım süresine bağlı olarak 4-5 yıla kadar geri ödemesiz dönem sağlayabiliyoruz. Ayrıca, inşaat süresi kısa ancak yatırım maliyeti nispeten daha yüksek olan RES projelerinde ise geri ödeme dönemi için yatırımcılara 10 yılın üzerinde vadeler sunabiliyoruz.
Enerji sektörüne sunulan finansman paketlerimiz kapsamında, Euro - ABD Doları -TL cinsinden uzun vadeli proje finansmanı kredileri, nakit krediye dönüştürülebilir akreditif kredileri, işletme dönemindeki kısa vadeli nakit ihtiyaçları için kısa vadeli rotatif krediler, muhtelif muhataplara hitaben düzenlenecek teminat mektubu kredileri yer alıyor. Ayrıca, projenin taşıdığı faiz ve kur risklerini ortadan kaldırmak amacıyla, finansman paketi kapsamında yapılandırılmış türev ürünler de sağlıyoruz. Libor veya Euribor'a endeksli krediler dışında, Libor veya Euribor'la birlikte CDS?e de (Türkiye Cumhuriyeti'nin temerrüt etme riskini gösteren finansal enstrüman) endeksli veya sabit faizli kredileri de yatırımcıların seçimine sunuyoruz.
Enerji projelerine sağladığımız bir başka çözüm de nakit yönetimi ve günlük bankacılık hizmetleri. Bu hizmetler sayesinde, projelerin nakit akışlarını en etkin şekilde yönetebiliyoruz. Projenin elde ettiği gelirler ve atıl fonlar da projenin risk profiline uygun olarak en uygun yatırım araçlarında değerlendiriliyor.
Enerji sektörü, diğer sektörlere göre daha regüle bir yapıda ve projeler, yatırım öncesi bir dizi izin ve lisanslama sürecinden geçiyor. Bu süreç de genellikle uzun sürüyor ve projelerin finanse edilebilir bir düzeye gelmesi belirli bir zaman alabiliyor.
Enerji projeleri ayrıca teknik uzmanlık gerektiriyor ve projelerin yapılandırılmasında yatırımcılar tarafından çeşitli teknik danışmanlık firmalarından hizmet alınıyor.
Projenin finansmanı öncesinde, projenin enerji üretim değerlerinin, yatırım tutarının ve süresinin teyidine yönelik çalışmalar yapıyoruz ve bu hususta bağımsız teknik danışman firmalarından da projelere ilişkin raporlar talep ediyoruz. Zaman zaman bu çalışmalar neticesinde, fizibilite raporlarında ciddi hatalarla karşılaşabiliyoruz, bu sebeple finansman için bize gelen projeleri en alt detayına kadar inceliyoruz. Mevcut çalışmalar neticesinde yatırımcıların yanlış projeye yatırım yapmasını engellemiş oluyoruz ya da projenin fizibilitesine olumlu katkısı olan somut önerilerde bulunuyoruz.
Ayrıca inşaat maliyeti yüksek ve inşaat dönemi uzun olan termik ve hidroelektrik santral projelerinde, yüklenici inşaat firması tarafından risklerin karşılandığı sabit fiyatlı, belirli zamanlı anahtar teslimi inşaat sözleşmeleri aranıyor. Proje inşaatının, iş programına ve bütçeye uygun şekilde yürütülüp yürütülmediği de bankamız adına hareket eden teknik danışmanlık firmaları tarafından denetleniyor.
Türbin, jeneratör ve diğer ekipmanların termin süreleri, performans garantileri ve verimlilikleri de önem taşıyor. Ayrıca tedarikçiler veya bakım onarım hizmeti veren muteber firmalarla, bakım ve onarım anlaşması yapılmasını istiyoruz. Üretim lisansı başta olmak üzere, gerekli izin, lisans ve ruhsatların alınmış olması da Garanti Bankası açısından öncelikli diğer bir konu. Yenilenebilir enerji projeleri için yeterli süre ve kalitede ölçümün yapılmış olması şartı aranıyor.
Yenilenebilir enerji projeleri, Türkiye'nin enerji ihtiyacında dışa bağımlılığını azaltması açısından önem arz ediyor. Biz de bunun farkında olarak, toplam 2.100 MW kurulu gücündeki yenilenebilir enerji projesine yaklaşık 2 milyar Dolar finansman sağladık. Özellikle çevreye dost rüzgâr projelerinin finansmanına önemli ölçüde destek veriyoruz. Türkiye'de faaliyette bulunan yaklaşık 1.200 MW kurulu gücündeki rüzgâr santrallerinin yaklaşık yarısını Garanti Bankası olarak tek başımıza finanse ettik. 2009 yılı içerisinde toplam 285 MW kurulu gücündeki 6 RES projesine toplam 420 milyon Dolar proje finansmanı kredisi sağladık. 2010 yılı ilk yarısında ise Türkiye'nin özel sektör tarafından gerçekleştirilen en büyük hidroelektrik santral projesi olan 510 MW kurulu gücündeki Boyabat HES projesinin uzun vadeli proje finansman kredisini bankamızın da katılımıyla yapılandırdık.
Zorlu Grubu tarafından 510 milyon Dolar bedel ile kazanılan herhangi bir devlet garantisi olmayan ilk elektrik üretim portföyü özelleştirmesi olan ADÜAŞ projesine 12 yıl vadeli proje finansmanı kredisini sonuçlandırdık. Ayrıca, 2010 yılı ilk yarısında ADÜAŞ ile birlikte toplam 455 MW'lık 19 adet HES ve RES projesine toplam 545 milyon Dolar proje finansmanı kredisi tahsis ettik.  
Garanti Bankası olarak, güçlü sermayemiz ve yüksek likiditemiz sayesinde çok sayıda yenilenebilir enerji projesine finansman sağladık. Bu yıl ve önümüzdeki yıllarda da bu sektöre destek vermeye devam edeceğiz.

Türkiye Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Abdullah Çelik; "Bankamızca 68 adet projeye toplam 1 milyar 954 milyon TL kredi tahsis edilmiştir"

Bankamızca, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, İslam Kalkınma Bankası gibi uluslararası finansman kuruluşları ile Hazine Müsteşarlığı?nın garantisi altında özellikle enerji sektöründeki yatırımların finansmanı için uygun vade ve uygun maliyet ile temin edilen kaynaklar uygun vade ve uygun maliyet ile enerji sektöründeki yatırımların finansmanında kullandırılmaktadır. Bankamız yenilenebilir enerji kaynaklarının finansmanında öncü rol oynamayı hedeflemiştir.
Bankamızca bir yatırım projesinin finanse edilebilmesi için;
-           Firmanın Anonim Şirket statüsünde olması,
-           Şirketin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nca getirilen düzenlemeler sonucu sahip olması gereken tüm izin ve belgelere sahip olması,
-           Ulusal ya da yerel makamlardan Türk Çevre Kanun ve Yönetmelikleri'ne uyulduğuna dair belgeleme,
-           Belirli bir fondan kredi verilecekse fonun işleyişi ile ilgili kararname ve tebliğde belirtilen şartları taşıması,
-           Şirket hakkında yapılacak istihbarat sonuçları ve proje ile ilgili teknik, ekonomik ve mali değerlendirme sonuçlarının olumlu olması, gerekmektedir.
Bankamızca yenilenebilir enerji projeleri ile enerji verimliliği projelerinin finansmanında kullandırılan kaynaklar:

AYB Çevre - Enerji Kredisi
Kapsam:
- Yenilenebilir enerji; nehir tipi hidrolik santraller, jeotermal, güneş enerjisi, rüzgâr, biokütle
- Enerji verimliliği yatırımları; ısıtma ve soğutma, binalarda enerji tasarrufu ve diğer enerji verimliliği yatırımları, yüksek verimli ısı ve elektrik üretimine yönelik kojenerasyon yatırımları,
- Enerji ekipmanları üretim tesisleri, 
- Çevre kirliliğini azaltıcı yatırımlar, 
- Elektrik dağıtımı yatırımları
Vade: Azami 12 yıl  (Ödemesiz dönem azami 4 yıl)

Dünya Bankası ve CTF Enerji Kredisi
Kapsam: Dünya Bankası kaynaklı yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredisi. Özel sektör tarafından gerçekleştirilecek yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji üretim yatırımları ve enerji verimliliği sağlayan yatırımların mal, hizmet, inşaat giderleri ve bunlara ilişkin danışmanlık hizmetlerinin finansmanıdır.
Kimler yararlanabilir: Proje konusu, "Yenilenebilir Enerji" ve "Enerji Verimliliği" tanımlarına uyan ve Türkiye çevre mevzuatı ile Dünya Bankası çevre politikasına uygun olan, ilgili kurullarca getirilen düzenlemeler sonucu sahip olunması gereken tüm izin ve belgelere sahip olan yatırımcılar yararlanabilir.
Kredi limiti: Bir projeye en fazla 50 milyon ABD Doları kullandırılıyor.
Vadesi: Azami 12 yıl. (Ödemesiz dönem azami 4 yıl)
Yenilenebilir enerji projeleri: Jeotermal, rüzgâr, güneş, biyokütle ve dalga kaynaklarına dayalı projeler ile HES projeler. Enerji verimliliği projeleri; en az % 20 enerji tasarrufu sağlayan veya ilave maliyet avantajının en az % 50'si enerji verimliliğinden kaynaklanan projeler, Temiz Teknoloji Fonu (CTF): Temiz ve çevreye duyarlı yatırımların finansmanı için oluşturulmuş olan düşük faizli fondan, yenilenebilir enerji yatırımlarına % 20, enerji verimliliği yatırımlarına % 15 oranında katkı sağlanmaktadır. (Landfil yatırımlarına ve 10 MW'ın üzerinde üretim kapasitesi olan HES'lere kullandırılamamaktadır.)

İslam Kalkınma Bankası Kaynaklı Yatırım Kredisi
Kapsam: Yatırım Teşvik Belgesi'ne sahip yatırımcıların belge kapsamında yerli ve ithal makine-teçhizat alımlarının ve bu makine-teçhizatla ilgili montaj hizmetlerinin finansmanıdır.
Kimler yararlanabilir: Yatırım Teşvik Belgesi'nde yatırımın finansmanı bölümünde kendilerine bir dış kredi öngörüsü yapılan yatırımcılar yararlanabilir.
Kredi limiti: En az 500.000 ABD Doları, en fazla 10.000.000 ABD Doları'dır.
Kredilendirme oranı: Makine teçhizat bedelinin % 100?ü kredilendirilebilmektedir.
Vadesi: 2/10
Bankamızca 110 adet yenilenebilir enerji projesi değerlendirilmiştir. 68 adet projeye toplam 1 milyar 954 milyon TL kredi tahsis edilmiştir. Tahsis edilen enerji kredilerinin 1 milyar 76 milyon TL'lık kısmı sözleşmeye bağlanmıştır.
Enerji tesislerine 304 milyon TL'lik kısmı 2010 yılı içerisinde olmak üzere, toplam 549 milyon TL kredi kullandırılmıştır. Kredilendirdiğimiz tesislerden, 200 MW gücünde 10 adedi üretime geçmiştir. Yılsonuna kadar yatırımı tamamlanarak 2011 yılında 100 MW gücünde 10 tesis üretim faaliyetine başlayacaktır.
Bankamız gelecek nesiller için kalkınmış ve sağlıklı bir çevreye sahip Türkiye'nin yaratılmasında üzerine düşen görevleri yerine getirme misyonuyla, yenilenebilir enerji ve çevre yatırımlarının finansmanına önem vermektedir.
Bu kapsamda Ortadoğu Enerji tarafından yapılan, Avrupa'nın ve Orta Doğu'nun en büyük çöp gazından enerji üretim tesisi olan İstanbul "Odayeri Çöp Gazından  Elektrik Enerjisi Üretim Tesisi" kredilendirmiştir. 32,2 MW gücündeki bu tesis ile metan gazı bertaraf edilecek 1.385.000 ton karbon emisyonu azaltımı sağlanacaktır.
Kardemir Karabük Demir Çelik A.Ş.'nin üretim sırasında çıkan atık baca gazlarını değerlendirerek elektrik üretmeyi planladığı tesisi de Bankamız tarafından kredilendirilmektedir. 50 MW gücündeki bu tesis ile şirketin elektrik giderinde % 70 oranında bir azalma meydana gelecektir. Şirket; mevcut durumda tüketmekte olduğu 571.882.571 kWsaat/yıl elektrik miktarının 402.960.000 kWsaat'lik kısmını yatırım kapsamında yapacağı santralden karşılayacaktır.

Akbank Kobi Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ferda Besli; "Akbank Enerji Dostu Kredi'yi hizmete sunduk"

Akbank olarak enerji sektörüne yönelik 2.2 milyar ABD Doları tutarında limit sağladık ve 1.6 milyar ABD Doları'nın kullandırımını gerçekleştirdik. Finansal performansımızın yanında, etik, çevresel, sosyal ve ekonomik değer yaratmaya odaklanan bir kurum olarak, yenilenebilir enerji kullanımı, enerji tasarrufu ve karbon salımının azaltılması konularında farkındalık yaratacak çalışmalara öncülük ediyor ve destek oluyoruz.
Bu kapsamda, müşterilerimizin çevre ile barışık faaliyetlerinin finansmanı için Akbank Enerji Dostu Kredi'yi hizmete sunduk. Kredi, enerji verimliliğinin artırılması, enerji maliyetlerinin azaltılması amacıyla işyeri, fabrika gibi ticari gayrimenkullerin ısıtma, soğutma, aydınlatma sistemlerinin yenilenmesi, dış cephelerin yalıtılması ve çevreci enerji kaynaklarına yönelinmesi için firmalarca kullanabilecek. Kredi ile işletmelerin çevre koruması/ıslahı ve fosil yakıtı harici yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve veriminin artırılması konularında ilerlemelerini amaçlıyoruz. Enerji Dostu Kredileri'ni yatırım ve işletme sermayesi kredileri olmak üzere iki başlık altında müşterilerimize sunuyoruz. Bu kredi ile minimum 2 yıl, proje kredilerinde ise 7 yıla kadar vade imkânı sağlıyoruz. Proje kredileri ile yatırım finansmanının yanısıra enerji verimliliği yaratmak amacı ile de kredi kullandırımı yapılabiliyor. Bu kapsamda, yalıtım ve izolasyon kredileri, yenilenebilir enerji yatırımları kredileri ve yenilenebilir enerji tedarikçileri için vade ve fiyat avantajlı kredi imkanları sağlanıyor. Enerji Dostu Kredi ile müşterilerimizin çevreye duyarlı işlemlerini finanse etmenin yanı sıra çevre bilincinin artırılmasına, gelecek nesillere daha iyi yaşanabilir bir çevre bırakılmasına katkımız olacağı için mutluyuz. 
Diğer taraftan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD), Türkiye'de enerji verimliliği projelerini desteklemek amacıyla Bankamıza sağladığı 60 milyon Amerikan Doları tutarında Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi'ni KOBİ'lere sunuyoruz. Endüstriyel enerji verimliliği, binaların termal rehabilitasyonu ve jeotermal, güneş, biyokütle ve biyogaz dahil olmak üzere küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı için kullanılacak kredi azami 7 yıl vadeli olarak müşterilerimize kullandırılacak. Kredi kapsamında yapılan yatırımların bir sonucu olarak, KOBİ'lerin daha rekabetçi olmasını, fosil yakıtların kullanım yoğunluğunun azaltılmasını ve önemli miktarda sera gazı emisyonunun önüne geçilmesini hedefliyoruz.
Ayrıca enerji konusunda yapmış olduğumuz diğer yenilenebilir enerji proje finansman çalışmaları arasında doğal gaz dağıtım merkezleri, termik santraller, hidroelektrik santralleri (HES), rüzgâr enerjisi santralleri (RES) ve jeotermal enerji santralleri (JES) proje finansmanlarını sayabiliriz. Ülkemizin geleceği açısından son derece önemli olan sektörün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla önümüzdeki dönemde de sektöre Akbank olarak finansman sağlamaya devam edeceğiz.
Son olarak, sektöre verdiğimiz desteği daha da artırmak amacıyla, çevreci portföyü ile yeşil teknolojiler konusunda dünya lideri olan Siemens ile bir işbirliği anlaşması imzaladık. İşbirliği çerçevesinde Siemens Türkiye'deki uzmanlarca sunulacak "enerji verimliliği hizmetleri" ile firmaların tesislerindeki enerji tasarrufu potansiyeli analiz edilecek ve ortaya çıkarılan verimlilik arttırıcı projeler hayata geçirilecek. Bu işbirliği ile KOBİ'ler, enerji verimliliği konusunda Siemens Türkiye'den enerji verimliliği danışmanlık hizmeti alacaklar ve enerji verimliliği projelerinde kullanılacak ekipman, sistem ve mühendislik hizmetlerini uygun koşullarda satın alabilecekler. Biz de Akbank olarak bu hizmeti alan KOBİ'lere avantajlı koşullarla finansman desteği sunarak enerji verimliliği projelerine katkı sağlayacağız. Bu işbirliğiyle firmaların enerji tüketimlerinin azaltılarak, enerji kullanımlarında verimliliklerini artırmaya yönelik önemli bir adım atmalarını sağlayacağımız için mutluyuz.
KOBİ Bankacılığının altında Bankamızda firmaların enerji sektöründe yapacağı uzun vadeli yatırımları için kredi taleplerini finansal olarak inceleyen, konusunda uzman bir ekibimiz bulunuyor. Bildiğiniz gibi enerji yatırımları çok ciddi teknik bir bilgi gerektiriyor. Bu nedenle Akbank olarak kredi taleplerinin değerlendirilmesi için gerekli teknik incelemeyi yapan mühendisler istihdam ediyoruz. Böylelikle, sektöre yatırım yapmayı planlayan firmalara, ihtiyaçları doğrultusunda proje bazlı finansman modelleri oluşturuyoruz. Ayrıca, işbirliği içinde olduğumuz danışmanlık firmaları ile kredilendirme sonrası projelerin gelişimini izliyoruz.

Denizbank İşletme Bankacılığı Pazarlama Ürün Yönetimi Bölüm Müdürü Faruk Talay; "Turseff desteği ile enerji tasarrufu finansman desteği veriyoruz"

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan sağladığımız kaynaklar ile Turseff (Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Fonu) danışmanlık desteğiyle yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu alanlarında finansman desteği vermeyi sürdürmekteyiz. Bu kaynakları enerji tasarrufu sağlayan makinaların yenilenmesi, binaların yalıtımı, güneş enerjisi ve termal enerji ile ısıtma sistemleri gibi küçük ölçekli yatırımlar ile  hidro-elektrik santrallar gibi büyük ölçekli yatırımlara kadar geniş bir yelpazede müşterilerimizin kullanımına sunmaktayız.
Enerji verimliliği yatırımlarında genellikle büyük çaplı yatırımlar akla gelirken hiç beklenmedik küçük projeler de son derece verimli yatırımlar olabilmektedir. Örneğin bir otelin çamaşırhanesindeki eski makinaları yenilemesi gibi yatırımlar küçük yatırımlar sınıfına girmekle birlikte finansal anlamda yapılan yatırımı çıkarmaları kısa sürelerde mümkün olmaktadır. Bu nedenle KOBİ'ler, enerji verimliliği kredileri kapsamında özellikle ilgi alanımıza girmektedir.
Bizim yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu yatırımlarında özellikle KOBİ'lere sağladığımız diğer önemli bir avantaj ise Turseff'in sağlamakta olduğu ücretsiz danışmanlık hizmetlerini müşterilerimize ulaştırmaktır. Genellikle KOBİ'lerin finanse etmekte tereddüt ettikleri maliyetli ve uzmanlık isteyen bu tarz danışmanlık hizmetlerinin, yatırımın veriminde ciddi bir rol oynadığını görmekteyiz.
Turseff, bankamızın Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile yaptığı 3. büyük projedir. Bundan önce Zorlu Enerji'nin "Rüzgâr Enerjisi Santralı" projesinde, rüzgâr türbinlerinin finansmanını birlikte gerçekleştirmiştik. Zorlu Enerji Projemizin Euromoney Project Finance Dergisi tarafından 2009 yılının en iyi RES finansmanı ödülüne layık görüldüğünü de gururla belirtmek isteriz.

EBRD Türkiye Bürosu Turseff Proje Direktörü Janna Fortmann; "Amacımız küçük firmaların da krediye ulaşabilmelerini sağlamak"

Avrupa Kalkınma ve İmar Bankası'nın (EBRD), Türkiye'deki küçük işletmelerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerini desteklemek üzere hayata geçirdiği yeni kredi sistemi "Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TURSEFF)" hakkında, Proje Direktörü Janna Fortmann sorularımızı yanıtladı.

Avrupa Kalkınma ve İmar Bankası (EBRD) yıllar önce kurulmuş bir kalkınma bankasıdır. Dünya Bankası'na benzer. Orta ve Doğu Avrupa ile Asya ülkelerine odaklanmıştır. EBRD, 2004 yılında şirketlerin sürdürülebilir enerji yatırımlarını finanse etmek için spesifik bir kredi mekanizmasını olan Sürdürülebilir Enerji Finansmanı (SEFFs) oluşturmuştur. Bu kapsamda da 1.3 milyar ABD Doları civarında kredi portföyü oluşturmuştur. Şu ana kadar 700 milyon ABD Doları, 35 yerel partnerle birlikte kullandırılmış durumdadır. EBRD'nin bu oluşturduğu spesifik kredi mekanizması yalnızca enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projeleri için olmak üzere küçük şirketler için sağlanıyor. Burada söz konusu olan kredi limiti de 5 ile 7-8 milyon Euro arasındadır. Amacımız küçük firmaların da ihtiyaç duydukları krediye ulaşabilmelerini sağlamak.
Bu kapsamda sürdürülebilir enerji için ilk kredi projesini Bulgaristan'da gerçekleştirdik. İlk kredinin verilmesinden bugüne kadar 12 ülkede daha bu hizmetleri vermeye başladık. Bugün Romanya'ya, Ukrayna, Gürcistan, Rusya, Moldova, Kazakistan gibi ülkelerde çalışıyoruz. Türkiye şu anda en son olarak yer aldığımız ülke. Burada da Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TURSEFF) kredi uygulamasını hayata geçirdik. 

Bir buçuk senedir buradayız
EBRD'nin operasyonları Türkiye'de 1.5 yıl önce başladı; kurumsal yapısını burada kurmak adına çalışmalarını tamamladı. Oldukça yeniyiz.
EBRD ülkelere karar verirken, o ülkede araştırmalar yapar; enerji ayak izi nedir, odak alanlar nedir, ekonomi yapısı, pazarın durumu ve banka sistemi nedir inceler ve ona göre karar verir. Biz daima o ülkedeki yerel bankalarla partner olarak çalışırız o nedenle bankalarla görüşmelerimizi de bu sürede yürüttük. 
Ayrıca Türkiye çok gelişmiş bir pazara sahip hareketli bir ülke ve şu anda Türkiye'de enerji sektörü çok yoğun. Fakat enerji oldukça pahalı ve buradaki firmalar enerjinin firmalarına getirdiği yüksek maliyetlerin düşürülmesi konusunda destek arayışındalar.
Biz de tüm bu değerlendirmeleri yaptık ve bu yeni kredi uygulamasını başlattık.

Daha çok küçük işletmelere kredi veriyoruz
Turseff, enerji ve enerji verimliliği kredileri, oldukça gelişmiş ve iyi çalışan bir sisteme sahiptir. EBRD'nin yönetiminde ve uygulamaları çerçevesinde bu krediler kullandırılır.
Biz büyük şirketlerin yatırımına kredi vermiyoruz. Şirketin 249'dan fazla çalışanı olmamalı. Yıllık cirosu da 50 milyon Euro'yu aşmamalı. Kısacası bizim hedefimiz KOBİ'ler. Ayrıca kamu kuruluşlarına da kredi vermiyoruz. En az yüzde 51'i özel mülkiyet olmak zorunda.
Kredi verdiğimiz projelere şöyle bir örmek verebilirim: 5 bin tane ineği olan bir üretici bir biyogaz tesisi kurabilir. Hayvanların gübresinden yararlanarak kendi bağımsız enerji sistemini oluşturabilir.
Mesela Kazakistan'da bir tavuk çiftliği sahibi biyogaz sistemi kurmak istiyordu ve bizden kredi istediler. Başvurunun uygunluğunu belirlemek için yolladığımız uzmanlar; tavuk gübresinden biyoyakıt üretmenin mantıklı olmadığını, organik gübre olarak değerlendirmenin daha doğru olacağını tespit ettiler. Önerdiğimiz sistemle çiftlik sahibi daha doğru bir çözüme kavuşmuş oldu.

Şu an dört bankayla çalışıyoruz
Şu anda kredi kullanmak isteyen şirketler hem Türkiye'de partnerimiz olan dört bankayı (Garanti, Denizbank, Akbank, Vakıfbank) hem de bizi arayabilirler. Proje sahipleri önce bankayla konuşuyor. Sonra o proje her halükarda bize geliyor. Başvuru sahibi ilk bize gelse bile onlara önce bankalarını seçmelerini söylüyoruz. Çünkü mali olarak şirketin kredi almaya uygun olup olmadığına bankalar karar verir. Bizler de işin teknik analizini yapıyoruz.
Şu an Türkiye için söz konusu olan toplam para 200 milyon ABD Doları. Çok kısa bir süre içinde bu rakam artacak. Türkiye'de ortak çalıştığımız bankalardan Akbank, Garanti Bankası ve Vakıfbank 60 milyon ABD Doları, Denizbank da en son katıldığı için 20 milyon ABD Doları kullandıracak. 5 çeşit kredi konseptimiz var; "Ticari enerji verimliliği yatırımları", "Küçük çaplı yenilenebilir enerji yatırımları", "Yapı sektörü enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları", "Konut enerji verimliliği yatırımları" ve "Enerji verimliliği alanında üretim, destek ve uygulamacıların teknoloji, ekipman üretim yatırımları" için hazırlanmıştır. Ağırlıklı olarak kullandırdığımız alan, ticari bina enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projeleridir. Kredi limiti de 5 milyon Dolar'dır. Küçük ölçekli proje yatırımları için 300,000 Dolar, konut sektörü projeleri için 75,000 Dolar ve enerji verimliliği destek şirketlerinin yatırımları için 1 milyon ADB Doları'na kadar kredi kullandırıyoruz.

Ücretsiz teknik danışmanlık hizmeti veriyoruz
EBRD, müşterilerine bankalara dağıtılan  kredinin yanısıra bir de ücretsiz teknik danışmanlık paketi sunuyor. Bizim verdiğimiz bu hizmet sayesinde bankalar kredi verecekleri kurumla ilgili daha doğru analiz yapabilecekler. Müşteri bankaya gelecek, başvuru formunu dolduracak. Nasıl bir proje yapacağını, ne kadar enerji tasarrufu sağlayabileceğini anlatacak. Başvuru formu, uzman mühendisler tarafından da incelenecek ve kredi verilip verilmeyeceğine ona göre karar verilecek. Biz bu son derece önemli danışmanlık hizmetini bedelsiz veriyoruz. Bu para Avrupa Birliği ile Temiz Teknolojiler Fonu'ndan geliyor ve geri ödenmesi beklenmiyor.