20 Eylül 2012 Perşembe

Avrupa biyoyakıt hedeflerini değiştiriyor

ABD ve Rusya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yaşanan kuraklık,Almanya’da soya ya da Mısır gibi tarım ürünlerinden elde edilen “biyoyakıt” tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Kalkınma uzmanları ve çevre dernekleri, biyoyakıt üretimi ile temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki artış arasında doğrudan bağlantı olduğu görüşünde. Çünkü tarım alanlarının büyük kısmı biyoyakıtta kullanılacak ürünlere ayrılıyor. Dolayısıyla bu ürünler gıda olarak tüketilemiyor. Gelişmekte olan ülkelerde bunun sonucu açlık felaketi. Biyoyakıtı savunanlar ise bunun iklimin korunmasına hizmet edeceğini söyleyerek, çiftçilere güvenli ve petrol fiyatlarından bağımsız bir gelir vaadediyor. Bu tartışma şu sıralar Avrupa’yı sarmış durumda. Çünkü AB Komisyonu, biyoyakıt hedefinden çark eden bir taslak hazırladı.

“ÇEVRE DÜŞMANI” SUÇLAMASI

Ulusal Bilimler Akademisi gibi saygın enstitülerin araştırmalarında, biyoyakıtın ‘çevre düşmanı’ olarak nitelendirilmesinden bu yana, AB Komisyonu’nun da bu konuya bakış açısı değişti. Komisyon’un enerjiden sorumlu temsilcisi Günther Oettinger ve iklimden sorumlu temsilci Connie Hedegaard, AB’nin biyoyakıtla ilgili düzenlemelerini tamamen değiştirecek geçici bir taslak hazırlardı. Taslak, biyoyakıtın ulaşım sektöründe 2020 yılına kadarki oranının yüzde 5 olmasını öngörüyor. Oysa çevrenin kirlenmesinin engellenmesi için AB genelinde biyoyakıtın yüzde 10 oranında kullanılması planlanıyordu.
Merkezi Berlin’de bulunan Petrol ve Protein Bitkilerini Destekle Birliği (UFOP) adlı lobi kuruluşunun yöneticisi Stephan Arens’e göre yüzde 5′lik fark, biyoyakıt için büyük bir darbe: “AB’nin biyoyakıt konusunda devreye soktuğu süreç oldukça ağır. Bu, Almanya’daki biyoyakıt branşının tamamı için çok ciddi bir kesinti.”
Almanya’da tarım hammadeleri hem dizel, hem de E10 diye nitelendirilen eko benzinde kullanılıyor. Avrupa genelinde her iki benzinde tarım ürünlerinin kullanılma oranı yüzde 4. Almanya bu konuda daha hızlı ilerliyor. Bu yıl nisan ayında biyoyakıt katkı payı yüzde 6,25′e ulaştı. Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü’nden beslenme uzmanı Rafael Schneider gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “AB Komisyonu’nun hazırladığı ve biyoyakıt konusundaki değişikliği öngören taslak gerçekten de müzakerelere yön verecek bir belge haline gelip AB tarafından onaylanır mı? İşte bu meçhul. Almanya’da biyoyakıt katkı oranı yüzde 6,25. Şimdi Almanya’nın bu oranı düşürüp düşürmeyeceği sorusu gündemde.”

YÜZDE 5′LİK KATKI PAYI

AB Komisyonu’nun enerji ve iklimden sorumlu temsilcilerinin hazırladığı biyoyakıt taslağı, biyoyakıt katkı payının yüzde 5 olmasını öngörüyor. Ancak iklimin korunmasına olumlu katkı sağladığı ispatlanamazsa, o zaman 2020 yılından itibaren biyayakıt için ayrılan sübvansiyonlar kesilecek. Üstelik bu yapılırken, arazilerin dolaylı olarak nasıl kullanıldıkları da gözönünde bulundurulacak. AB Komisyonu bu sayede, çevrecilerin, enerjide kullanılan bitkilerin aynı zamanda iklim dostu arazilerde yetiştirilecekleri ve bu nedenle de çevrenin kirlenmesine katkı sağlayacakları yönündeki suçlamayı bertaraf etmeyi istiyor.
Petrol ve Protein Bitkilerini Destekle Birliği yöneticisine göre bu yanlış bir bakış açısı: “AB’nin biyoyakıt politikasına duyulacak güvenin çok ciddi bir biçimde tartışmalı hale geldiğini görüyoruz. Peki ama AB, 2009 yılında oluşturulan ve şimdiye dek izlenen yakıt politikasının 2013 yılında büyük olasılıkla değişeceğini gören yatırımcıları nasıl olup da yeni tesis kurmaya ikna etmek istiyor?”

ÇEVRECİLER MEMNUN

Çevre kuruluşları ise bu durumdan memnun. Rafael Schneider, AB’nin biyayakıt konusundaki olası politika değişikliğinin, yapılan hatalardan dönülmesi anlamına gelindiğini, bunun da iyi bir mesaj olarak algılanması gerektiğini belirtiyor. AB Komisyonu, biyoyakıtın geleceğini belirleyecek taslağı ekim ayında açıklayacak. Ardından taslağın hem AB ülkeleri, hem de AB Parlamentosu’nda onaylanması gerekiyor. Bu, 2013 yılı sonuna dek sürebilir. Hem çevre kuruluşları, hem de biyo enerjiyi destekleyen lobi kuruluşları, bu süreyi kendi lehlerine çevirmek için kullanacak.

DÜNYA NEDEN % 100 YENİLENEBİLİR ENERJİ GELECEĞİNE GEREKSİNİM DUYUYOR?


Yenilenebilir enerji en iyi tercih olmasının yanı sıra tek
seçeneğimizdir. Günümüzde, dünyanın enerjiyi üretme
ve kullanma biçimi sürdürülebilir değildir.
• Dünya nüfusunun beşte birinin güvenilir elektriğe erişim olanağı yoktur.1
Yemek pişirme ve ısınma gereksinimlerini karşılamak için 2,7 milyardan
fazla insan ekonomi, çevre ve sağlık üzerinde çok önemli olumsuz etkileri
olan geleneksel biyoenerji kaynaklarına (odun, kömür gibi) bağımlıdır.2
• Uluslararası Enerji Ajansı’na göre (International Energy Agency-IEA),
2030 yılına kadar petrol ve gaz rezervlerindeki üretim yüzde 40–60
oranında düşecektir.3 Fosil yakıtlara bağımlılık sürdükçe; petrol ve gaz
kıtlığı artacak, enerji maliyetleri daha da yükselecek ve değişken hale
gelecektir. Bu da çevreye zarar veren alışılmadık kaynaklara yönelmemize
neden olacaktır. Enerji arzındaki aksaklıklar, kazalar ve enerji kaynakları
üzerindeki tartışmalar, enerji güvenliğini tehdit etmeyi sürdürecektir.
• Küresel enerji sektörü, sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte ikisinden
sorumludur. Bu sektöre ait emisyonlar, diğerlerinden daha hızlı bir
oranda artmaktadır. “İşlerin her zamanki gibi yürütüldüğü” senaryolar,
emisyonlardaki bu artışın çok tehlikeli olduğunu göstermektedir. Bu
durum, hükümetlerin üzerinde anlaştığı, sanayileşme öncesi düzeylerin
20C üstü olarak kabul edilen eşiği fazlasıyla aşan ısınmaya yol açabilir.
• Nükleer, ürettiği tehlikeli atık binlerce yıl boyunca zehirli kaldığı için riskli
ve pahalı bir seçenektir. Ayrıca, siyasi istikrarsızlığa ve güvensizliğe neden
olabilir.


Ecofys, enerji talebinin 2050 yılında 2005 yılına oranla
yüzde 15 daha az olacağı bir dünya öngörmektedir. Nüfus,
sanayi üretimi, ekonomik etkinlikler, yolcu ve yük trafiği
tahminler doğrultusunda artmayı sürdürse de, geniş çaplı
tasarruf önlemleri sayesinde daha az enerjiyle daha fazla
iş yapılabilecektir. Sanayide geri dönüşümlü ve enerji
verimli malzemeler daha fazla kullanılacaktır. Binalar,
ısınma ve serinleme için en az düzeyde enerji kullanılacak şekilde inşa edilecek ya da
yenilenecektir. Daha verimli ulaşım biçimleri tercih edilecektir.
Dünya, katı ve sıvı yakıtlar yerine, olabildiğince, elektrik enerjisi kullanacaktır.
Elektriğin ana kaynağı rüzgâr, güneş, biyokütle ve hidrolik güç olacaktır. Güneş ve
jeotermal kaynakların yanı sıra ısı pompalarının kullanımıyla, binalarda ve sanayide
ihtiyaç duyulan ısının büyük bir bölümü karşılanabilir. Rüzgâr ve güneşten enerji
temininde ortaya çıkan değişkenlikler, enerjinin depolanması ve verimli dağıtımını
amaçlayan “akıllı elektrik şebekeleri” sayesinde çözülebilir. Şimdiden denenmiş ve
onaylanmış teknolojiler ve yöntemler sayesinde bütün bunlar gerçekleştirilebilir.
Biyoenerji (sıvı biyoyakıtlar ve katı biyokütle), diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının
elverişli olmadığı uçak, gemi ve kamyonlar ile çok yüksek sıcaklıklar gerektiren
endüstriyel süreçlere yakıt sağlamak için son çıkar yol olarak kullanılmaktadır.
Herkesin enerjiyi şimdiki gibi kullandığı “işlerin her zamanki gibi yürütüldüğü”
senaryoyla karşılaştırıldığında, 2050 yılında dünya, enerji verimliliği ve azalan
yakıt giderleri sayesinde, yılda yaklaşık 4 trilyon Euro tasarruf edecektir. Ancak, ilk
önce yatırım harcamalarında büyük bir artış olması gerekmektedir: Kitlesel ölçekte
yenilenebilir enerji üretim kapasitesi kurulmalı, elektrik şebekeleri yenileştirilmeli,
mal ve insan taşımacılığının biçimi değişmeli ve mevcut binaların enerji verimliliği
geliştirilmelidir. Yapılan yatırımlar 2040 yılı dolayında, tasarruflar maliyeti aşmaya
başladığında kendini amorti etmeye başlayacaktır. Petrol fiyatları tahminlerden daha
hızlı artarsa (senaryo 2030’da varil başına 87 dolar, 2040’ta 142 dolar gibi ihtiyatlı
tahminlere dayanır) ve iklim değişikliğinin maliyetleriyle fosil yakıtların halk sağlığına
olumsuz etkileri göz önüne alınırsa, yatırımların maliyeti çok daha önce karşılanır.

18 Eylül 2012 Salı

Sanayi ve bina enerji yöneticisi sertifikaları 2014′e kadar birleştirilecek

Sanayi ve bina sektörleri için ayrı ayrı düzenlenmiş olan enerji yöneticisi sertifikalarının en geç 1 Ocak 2014 tarihine kadar Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’ne başvurmak suretiyle birleştirilmesi zorunlu olacak. Bugüne kadar sanayi veya bina sektörleri için düzenlenen enerji yöneticisi kurslarına katılarak sertifika almaya hak kazanmış olanlara “sanayi veya bina” kategorisinde enerji yöneticisi sertifikası verilmeye devam edilecek. Bu sertifikalar 1 Ocak 2014 tarihine kadar ilgili sektörde geçerli sayılacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında yürütülen eğitim ve sertifikalandırma faaliyetleriyle ilgili esasları belirledi. Sanayi ve bina sektörleri için ayrı ayrı düzenlenmiş olan enerji yöneticisi sertifikalarının en geç 1 Ocak 2014 tarihine kadar Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’ne başvurmak suretiyle birleştirilmesi zorunlu olacak. Bu tarihe kadar birleştirme yapılmayan sertifikalar, bu tarihten itibaren geçersiz sayılacak. Bugüne kadar sanayi veya bina sektörleri için düzenlenen enerji yöneticisi kurslarına katılarak sertifika almaya hak kazanmış olanlara “sanayi veya bina” kategorisinde enerji yöneticisi sertifikası verilmeye devam edilecek. Bu sertifikalar 1 Ocak 2014 tarihine kadar ilgili sektörde geçerli sayılacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Enerji Verimliliği Eğitim Ve Sertifikalandırma Faaliyetleri Hakkında Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğ, 18 Nisan 2007 tarihli ve 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında, yürütülen eğitim ve sertifikalandırma faaliyetleri ile ilgili usul ve esaslarını belirledi. Tebliğ, enerji yöneticisi ve etüt-proje eğitimlerinde ve sertifikalandırmalarında uygulanacak usul ve esasları kapsıyor.

17 Eylül 2012 Pazartesi

%100 YENİLENEBİLİR ENERJİ GELECEĞİ İÇİN 10 ÖNERİ


TEMİZ ENERJİ: Yalnızca en verimli ürünleri kullanın. Mevcut
ve yeni yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirerek 2050 yılında
herkese temiz enerji sağlayın.
ŞEBEKELER: Şebekelerden ve ticaretten yararlanarak temiz
enerjiyi paylaşın ve değiş tokuş edin. Böylece, sürdürülebilir enerji
kaynaklarından farklı alanlarda en iyi biçimde yararlanın.
ERİŞİM: Enerji yoksunluğuna son verin. Gelişmekte olan ülkelerde
herkese temiz elektrik sağlayın ve verimli yemek pişirme ocakları
gibi sürdürülebilir uygulamaları destekleyin.
PARA: Yenilenebilir ve temiz enerjiye, enerji tasarruflu ürün ve
binalara yatırım yapın.
GIDA: Gıda israfını durdurun. Doğaya, sürdürülebilir ormancılığa,
biyoyakıt üretimine imkân tanımak için verimli ve sürdürülebilir
yollarla elde edilen gıdaları tüketin. Protein miktarı sağlıklı olan
bir beslenme düzeni herkesin hakkıdır. Bunun gerçekleşmesi için
de varlıklı insanların et tüketimi azalmalıdır.
MALZEMELER: Atıkları en aza indirmek ve enerji tasarrufu
sağlamak için tüketim miktarınızı azaltın, malzemeleri yeniden
kullanın ve geri dönüştürün. Dayanıklı malzemeler üretin.
İhtiyacınız olmayan şeylerden uzak durun.
ULAŞIM: Toplu taşımacılığı teşvik edin. İnsanların ve malların
yolculuk mesafelerini kısaltın. Elektrifikasyonu mümkün olduğu
kadar kolaylaştırın. Taşımacılıkta ve havacılıkta, hidrojen ile
diğer alternatif yakıtların kullanımı konusundaki araştırmaları
destekleyin.
TEKNOLOJİ: Enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji
konularındaki araştırma ve geliştirme çalışmalarını desteklemek
için ulusal, iki taraflı ya da çok taraflı eylem planları geliştirin.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: Yenilenebilir enerjinin çevre ve kalkınma
hedefleriyle uyumlu olmasını sağlayan katı sürdürülebilirlik
ölçütleri geliştirip uygulayın.
ANLAŞMALAR: Yenilenebilir enerji ile verimlilik çalışmalarına
küresel rehberlik sağlayın. Küresel iş birliğini teşvik etmek için
iddialı iklim ve enerji anlaşmalarını destekleyin.WWF