20 Eylül 2012 Perşembe

DÜNYA NEDEN % 100 YENİLENEBİLİR ENERJİ GELECEĞİNE GEREKSİNİM DUYUYOR?


Yenilenebilir enerji en iyi tercih olmasının yanı sıra tek
seçeneğimizdir. Günümüzde, dünyanın enerjiyi üretme
ve kullanma biçimi sürdürülebilir değildir.
• Dünya nüfusunun beşte birinin güvenilir elektriğe erişim olanağı yoktur.1
Yemek pişirme ve ısınma gereksinimlerini karşılamak için 2,7 milyardan
fazla insan ekonomi, çevre ve sağlık üzerinde çok önemli olumsuz etkileri
olan geleneksel biyoenerji kaynaklarına (odun, kömür gibi) bağımlıdır.2
• Uluslararası Enerji Ajansı’na göre (International Energy Agency-IEA),
2030 yılına kadar petrol ve gaz rezervlerindeki üretim yüzde 40–60
oranında düşecektir.3 Fosil yakıtlara bağımlılık sürdükçe; petrol ve gaz
kıtlığı artacak, enerji maliyetleri daha da yükselecek ve değişken hale
gelecektir. Bu da çevreye zarar veren alışılmadık kaynaklara yönelmemize
neden olacaktır. Enerji arzındaki aksaklıklar, kazalar ve enerji kaynakları
üzerindeki tartışmalar, enerji güvenliğini tehdit etmeyi sürdürecektir.
• Küresel enerji sektörü, sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte ikisinden
sorumludur. Bu sektöre ait emisyonlar, diğerlerinden daha hızlı bir
oranda artmaktadır. “İşlerin her zamanki gibi yürütüldüğü” senaryolar,
emisyonlardaki bu artışın çok tehlikeli olduğunu göstermektedir. Bu
durum, hükümetlerin üzerinde anlaştığı, sanayileşme öncesi düzeylerin
20C üstü olarak kabul edilen eşiği fazlasıyla aşan ısınmaya yol açabilir.
• Nükleer, ürettiği tehlikeli atık binlerce yıl boyunca zehirli kaldığı için riskli
ve pahalı bir seçenektir. Ayrıca, siyasi istikrarsızlığa ve güvensizliğe neden
olabilir.


Ecofys, enerji talebinin 2050 yılında 2005 yılına oranla
yüzde 15 daha az olacağı bir dünya öngörmektedir. Nüfus,
sanayi üretimi, ekonomik etkinlikler, yolcu ve yük trafiği
tahminler doğrultusunda artmayı sürdürse de, geniş çaplı
tasarruf önlemleri sayesinde daha az enerjiyle daha fazla
iş yapılabilecektir. Sanayide geri dönüşümlü ve enerji
verimli malzemeler daha fazla kullanılacaktır. Binalar,
ısınma ve serinleme için en az düzeyde enerji kullanılacak şekilde inşa edilecek ya da
yenilenecektir. Daha verimli ulaşım biçimleri tercih edilecektir.
Dünya, katı ve sıvı yakıtlar yerine, olabildiğince, elektrik enerjisi kullanacaktır.
Elektriğin ana kaynağı rüzgâr, güneş, biyokütle ve hidrolik güç olacaktır. Güneş ve
jeotermal kaynakların yanı sıra ısı pompalarının kullanımıyla, binalarda ve sanayide
ihtiyaç duyulan ısının büyük bir bölümü karşılanabilir. Rüzgâr ve güneşten enerji
temininde ortaya çıkan değişkenlikler, enerjinin depolanması ve verimli dağıtımını
amaçlayan “akıllı elektrik şebekeleri” sayesinde çözülebilir. Şimdiden denenmiş ve
onaylanmış teknolojiler ve yöntemler sayesinde bütün bunlar gerçekleştirilebilir.
Biyoenerji (sıvı biyoyakıtlar ve katı biyokütle), diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının
elverişli olmadığı uçak, gemi ve kamyonlar ile çok yüksek sıcaklıklar gerektiren
endüstriyel süreçlere yakıt sağlamak için son çıkar yol olarak kullanılmaktadır.
Herkesin enerjiyi şimdiki gibi kullandığı “işlerin her zamanki gibi yürütüldüğü”
senaryoyla karşılaştırıldığında, 2050 yılında dünya, enerji verimliliği ve azalan
yakıt giderleri sayesinde, yılda yaklaşık 4 trilyon Euro tasarruf edecektir. Ancak, ilk
önce yatırım harcamalarında büyük bir artış olması gerekmektedir: Kitlesel ölçekte
yenilenebilir enerji üretim kapasitesi kurulmalı, elektrik şebekeleri yenileştirilmeli,
mal ve insan taşımacılığının biçimi değişmeli ve mevcut binaların enerji verimliliği
geliştirilmelidir. Yapılan yatırımlar 2040 yılı dolayında, tasarruflar maliyeti aşmaya
başladığında kendini amorti etmeye başlayacaktır. Petrol fiyatları tahminlerden daha
hızlı artarsa (senaryo 2030’da varil başına 87 dolar, 2040’ta 142 dolar gibi ihtiyatlı
tahminlere dayanır) ve iklim değişikliğinin maliyetleriyle fosil yakıtların halk sağlığına
olumsuz etkileri göz önüne alınırsa, yatırımların maliyeti çok daha önce karşılanır.

Hiç yorum yok: