16 Mart 2012 Cuma

EBRD promotes energy efficiency in Turkey

The European Bank of Reconstruction and Development is providing Vakıfbank with $100 million for on-lending to local private companies investing in mid-size sustainable energy projects.

The European Bank of Reconstruction and Development, or EBRD, is continuing to promote energy efficiency and renewable energy projects in Turkey by providing Vakıfbank with $100 million for lending to local private companies investing in mid-size sustainable energy projects, according to a press release.
The financing to Vakıfbank is extended under the EBRD’s Mid-size Sustainable Energy Financing Facility, MidSEFF, which was launched in December and forms an important component of the EBRD’s support for Turkey’s long-term energy strategy. MidSEFF funding is being closely coordinated with the European Investment Bank, or EIB.
In this latest financing, the EBRD is providing $100 million to Vakıfbank for lending to the private sector for making investments in renewable energy, industrial energy efficiency and waste-to-energy projects.
“Improving energy efficiency is one of the EBRD’s key priorities in our countries of operations. The MidSEFF fosters rational energy use coupled with the acceleration and expansion of private investments in renewable energy sources. All this aims to support a clean energy transition in Turkey. It will reduce the reliance on fossil fuels and help meet the country’s energy needs in an environmentally sustainable manner,” said Michael Davey, EBRD’s Director in Turkey.
The MidSEFF funding is provided through a loan financing to Vakıfbank’s Finance Company as part of the existing Diversified Payment Rights securitization program established by Vakıfbank. The financing provides Vakıfbank with 12 years worth of funding, which is a longer maturity than is otherwise typically available for on-lending to Turkish clients. The funding is achieved through the securitization of current and future hard currency diversified payment rights, which is an established market instrument used by Turkish banks to raise long-term funding in the capital markets.
Vakıfbank is one of the country’s six largest commercial banks and the second largest state-controlled bank in Turkey. To date the bank has over 500 branches in Turkey and abroad.
This transaction with Vakıfbank is the third financing under MidSEFF. The EBRD will offer a total of 400 million euros ($565 million), which will consist of 300 million euros of funding to participating Turkish banks and 100 million euros of direct funding by the EBRD to selected sub-projects financed under the MidSEFF. Since December, the EBRD has extended financing for Garanti Bank and DenizBank. Akbank, the country's biggest bank by market value, is expected to benefit from the MidSEFF in 2011.
The MidSEFF will be supported by a comprehensive technical assistance program, funded by the EU and other donors, to support the preparation and appraisal of MidSEFF sub-projects and develop the voluntary carbon market in Turkey.
In Turkey, the EBRD actively supports renewable and sustainable energy, small business development in the regions, agribusiness, municipal and environmental infrastructure and privatization.
Since the beginning of its operations in Turkey in 2009, the EBRD has committed nearly 650 million euros across 27 private sector projects with a total project value of almost 2 billion euros. In 2010, the EBRD invested approximately 500 million euros in Turkey.

14 Mart 2012 Çarşamba

Enerji Yoğunluğu Nedir?

"DPT"
Enerji verimliliğinin önemli göstergelerinden birisi enerji yoğunluğudur. Enerji yoğunluğu, GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) başına tüketilen birincil enerji miktarını temsil eden ve tüm dünyada kullanılan bir göstergedir. Genellikle 1000 $’lık hasıla için tüketilen TEP (ton petrol eşdeğeri) miktarı, uluslararası yayınlarda enerji yoğunluğu göstergesi olarak tercih edilmektedir. Burada TEP; çeşitli enerji kaynaklarının miktarlarını tanımlamak için kullanılan kg, m3, ton, kWh gibi farklı birimleri aynı düzlemde ifade etmeye yarayan bir tanımdır. 1 TEP, 1 ton petrolün yakılmasıyla elde edilecek enerjiye tekabül etmektedir ki, bu da yaklaşık 107 Kcal (kilokalori)’ye, 41,8x109 joule’e ve 11,6x103 kWh’a karşılık gelmektedir.
Bu durumda, bir ülkenin enerji yoğunluğu ne kadar düşükse, o ülkede birim hasıla üretmek için harcanan enerji de o kadar düşük demektir ki, bu da enerjinin verimli kullanıldığına işaret etmektedir.
Enerji yoğunluğu göstergesi içinde ekonomik çıktı, enerji verimliliğindeki artış veya azalma, yakıt ikamesindeki değişimler birlikte ifade edilmektedir ve değişimlerin tek tek bu gösterge içinde ayırt edilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte enerji yoğunluğu, dünyada enerji verimliliğin takip ve karşılaştırılmasında yaygın olarak kullanılan bir araçtır.
“Farklı ülkelerdeki enerji durumlarının ekonomik durumlarıyla bağlantılı olarak karşılaştırılması için iki temel indikatör kullanılmaktadır: birim hasıla başına enerji (birincil ya da nihai) tüketimi ve toplam enerji (birincil ya da nihai) tüketiminin GSYİH’ya oranıyla bulunan enerji yoğunluğu. Enerji yoğunluğu seviyeleri ise iki temel faktöre bağlıdır: ekonomik faaliyetin yapısı ve farklı enerji kullanımları için enerji verimliliği seviyesi.”10
Genellikle enerji yoğunluğu yaklaşımlarında, bir ülkenin artı ya da eksi parasal değiş tokuşunu gösteren GSYİH esas alınmaktadır. Bu indikatörün kullanılması bazı sorunlara yol açabilmektedir, özellikle enerji açısından GSYİH’nın seviyesinden ziyade bileşenlerinin önemli olduğu düşünüldüğünde muhtemel zorluklar daha iyi anlaşılabilir; ama yine de evrensel ölçekli en önemli karşılaştırma ölçütünün halen enerji yoğunluğu olduğunu söylemek mümkündür.
Enerji yoğunluğuyla ilgili küresel ölçekli veriler incelendiğinde, ülkeler arasında ciddi farklılıklar olduğu, bu farklılıkların da gelişmişlik düzeylerinden kaynaklandığı görülmektedir.
EIA’in 2002 yılı değerlendirmelerinde, “Enerji Yoğunluğu” başlığı altında şu hususlara yer verilmektedir:
“Sanayileşmiş ülkelerde enerji yoğunluğunun 1999 ile 2020 yılları arasında, hemen hemen 1970 ile 1999 yılları arasındakine benzer bir iyileşmeyle yıllık %1,3’lük bir gelişme (azalma) göstereceği beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde, umulan ekonomik genişlemenin hayat standardını yükseltmesinin bir sonucu olarak, ülkelerin ekonomilerinin gelişmiş ülke ekonomilerine daha fazla benzeyeceği ve enerji yoğunluğunun yıllık %1,2 civarında gelişme göstereceği tahmin edilmektedir. Yaklaşık otuz yıldır eski Sovyet cumhuriyetleri ile Doğu Avrupa ülkelerinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çok üzerinde bir enerji yoğunluğu oluşmaktadır. Tahmin ufku içerisinde, bu ülkelerde 1990’larda yaşanan ekonomik ve sosyal gerilemenin düzelmesiyle birlikte, enerji yoğunluğunun da gelişme göstermesi beklenmektedir; bununla birlikte, enerji yoğunluğunun 2020 yılında hâlâ gelişmekte olan ülkelerin iki katı ve gelişmiş ülkelerin beş katı düzeyinde olacağı düşünülmektedir.”11
Aynı çalışmanın “Enerji Yoğunluğunda Yönelimler” başlığı altında ise, enerji yoğunluğunu doğrudan etkileyen enerji talebi ile büyüme arasındaki ilişkinin (talep esnekliğinin) gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bazında farklılık göstermesinin sebebi, şu ifadelerle anlatılmaktadır:
“Ekonomik büyüme ve enerji talebi birbiriyle bağlantılıdır, ama bu bağlantının gücü bölgelere ve ekonomik gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir. Bugüne kadarki durum göstermektedir ki, sanayileşmiş ülkelerde enerji talebi ekonomik büyümenin gerisinde kaldığından bu bağ görece zayıftır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, enerji talep büyümesinin ekonomik genişleme oranını takip etme eğiliminden dolayı, geçmişte talep ve ekonomik büyüme arasında yakın bir ilişki olmuştur. (…) Belirli bir bölgede ekonomik gelişmenin düzeyi ve insanların yaşam standartları, ekonomik büyüme ve enerji talebi arasındaki ilişkiyi doğrudan etkilemektedir. Yüksek hayat standartlarının olduğu gelişmiş ekonomilerde birim hasıla başına enerji kullanımı görece yüksektir, fakat bu ekonomilerde birim hasıla başına enerji kullanımı sabit kalma veya çok yavaş değişme eğilimindedir; enerji kullanımındaki artış da istihdam ve nüfus artışıyla bağlantılı olma eğilimindedir.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, enerji açısından iki temel göstergeyle izlenebilir. Bunlardan biri kişi başına enerji tüketimidir, diğeri ise enerji yoğunluğudur. Kişi başına enerji tüketiminin yüksek olması, hem ülkedeki ekonomik faaliyetlerin canlılığını, hem de (ulaşım araçlarının çokluğundan elektrikli aletlerin yaygınlığına ve yüksek konforlu barınma imkânlarına kadar geniş bir alanda) refah düzeyinin yüksekliğini gösterir. Enerji yoğunluğunun düşüklüğü ise, aynı miktar enerjiyle daha çok katma değer üretilmesini simgeler. Bu durumda bir ülkede enerji açısından gelişmişliğin ideal şartı, kişi başı enerji tüketiminin yüksek ve enerji yoğunluğunun düşük olmasıdır.
Kişi başına enerji tüketimleri incelendiğinde, Türkiye’nin kişi başına enerji tüketiminin dünya ortalamasının altında olduğu görülmektedir. OECD ülkelerinin toplam kişi başına enerji tüketimleri ortalaması ise, Türkiye’deki değerin (1.056 KEP) dört katından fazladır.
Dünyanın çeşitli bölgeleri itibariyle kişi başına enerji tüketimleri 2001 yılı itibariyle aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir.

Türkiye’nin kişi başına enerji tüketimlerinin sadece Afrika ve Asya ülke
ortaya çıkmaktadır. Nitekim dünyanın gelişmiş çeşitli ülkelerinin kişi başına enerji tüketimleri incelendiğinde, Türkiye’nin bu ülkelerin çok gerisinde bir enerji tüketimine sahip olduğu görülmektedir. 2001 yılında Türkiye’de kişi başına enerji tüketimi 1.056 KEP (kilogram petrol eşdeğeri) olurken, bu değer ABD’de 7.979 KEP, Kanada’da 7.985 KEP, Almanya’da 4.264 KEP, Fransa’da 4.360 KEP ve Japonya’da 4.093 KEP olarak gerçekleşmiştir.

Enerji yoğunluğunda dünya ortalaması 2001 yılında 0,29 TEP/Bin $ olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’deki enerji yoğunluğu ise aynı yıl 0,38 TEP/Bin $ olmuştur. Enerji yoğunluk değeri Türkiye’den yüksek olan Çin ve Hindistan’daki durum nüfusun aşırı fazla oluşuyla, Rusya’daki durum ise teknolojinin geriliğiyle izah edilmektedir. Bunların dışında kalan büyük ülkelerin hiçbirisinde (Meksika hariç), enerji yoğunluğu Türkiye’nin enerji yoğunluk değerinden yüksek değildir. Dünyanın enerji yoğunluğu açısından en gelişmiş ülkesinin de Japonya olduğu görülmektedir.

Enerji Verimliliğinin Artırılması İçin Politika Önerileri

Enerji Verimliliği ile İlgili Genel Öneriler

1. Enerji Verimliliği Stratejisi gerçekçi hedef ve politikalar göz önüne alınarak revize edilmeli, çalışmalar buna göre yönlendirilmelidir. Enerji tasarrufu ile geriye kazanılacak enerji miktarı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nca yıllar bazında (MTEP) net miktar olarak hedeflenerek tüm sektörlerdeki (inşaat, ulaştırma, imalat sanayi, hizmetler) çalışmalar, saptanacak hedef potansiyeli geri kazanmak üzere planlanmalıdır. Resmi ve bağlayıcı bir hedef, 2010 ve 2020 için sayısal olarak belirlenmelidir.

2. Enerji tasarrufu çalışmalarında, bütün gelişmiş ülkelerde sağlanan başarı, devletin çok çeşitli şekillerde çalışmaları mali olarak desteklemesiyle sağlanmıştır. Bu nedenle Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan teşvik mevzuatı, Enerji Verimliliği Yasası çerçevesinde gözden geçirilmeli, enerji verimliği proje desteği ayrı bir kalem olarak mevzuatta yer almalı, yıllık mali destek miktarı enerji planında öngörülen yıllık tasarrufun karşılığını aşmayacak şekilde veya bu miktarın bir oranı olarak belirlenmelidir. Küçük sanayici (KOBİ‘ler) ve halk için basit bürokratik işlemlerle enerji verimliliği yatırımını destekleyecek mali teşvikler, yine arz planına konan enerji tasarrufu miktarı ile uyumlu olarak yönlendirilmelidir. Teşviklere ve özellikle de halka ve küçük sanayiciye tasarruf yatırımlarında kaynak sağlamak için bir fon oluşturulmalıdır.

3. Verimliliği artırıcı yatırımlarda kullanılan girdilerin KDV oranları düşürülmelidir.

4. Yerleşim alanları dışındaki mahallerde sadece belediye sınırlarını belirtmek üzere kilometrelerce uzunluğundaki, politik olarak karar verilmiş yöresel amaçlı aydınlatmalardan kaçınılmalıdır. Şehir içindeki gereksiz ve plansız park ve cadde aydınlatmaları kontrol ve denetim altına alınmalıdır.

Elektrik Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

5. Özellikle sektörü yöneten ve elektrik üretiminin hemen hemen yarısını geçekleştiren kamu sektöründe çalışan insan gücü etkin ve çağın gereksinimlerine uygun bir organizasyon ile yönetilmeli, ihtiyaç duyulan insan gücü, nitelik ve sayı olarak belirlenmeli, uygun ve adil yöntemle nitelikli elemanlar temin edilmelidir.

6. Kayıpların azaltılması için öncelikle abone bilgi kütüklerinin güncellenerek aktif abonelerin belirlenmesi, abonelik işlemi yaptırmadan enerji tüketenlerin aboneliklerinin gerçekleştiril-mesi ve tüm abonelerin % 100 okunup ihbarname çıkarılır hale getirilmesi gerekmektedir.

7. Talebin yönlendirilmesi için mevzuatta arz şirketlerine yükümlülükler getirilmesine yönelik değişiklikler yapılmalıdır.

8. Sanayicilerin de desteği ile piyasada satılan elektrikli ev aletlerinin verimsiz olanlarının stoktan çekilmesinin teşviki yoluyla enerji tüketiminin azaltılması sağlanmalıdır. Verimli aydınlatma ile ilgili geniş kapsamlı örnek projeler yürütülmeli, gerekirse devlet teşvik vermelidir.

Sanayi Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

9. Çok yüksek girdili ithal hammadde ile çalışan, yüksek oranda enerji harcayan, çevreyi çok kirleten ve istihdam katkısı az olan bir sanayi dalı ihracat kapasitesi yüksek de olsa ülkemiz için uygun değildir. Bunun için sanayi planlaması yapılmalı, teşvikler ve tesis kurma izinleri enerji yoğunluğu değerlerini düşürmeye yönelik olarak verilmelidir.

10. Enerji verimli üretim teknolojilerinin tespiti için sektör uzmanlarından gruplar oluşturularak sanayi kuruluşlarının yakın ve orta vadede enerji verimliliği ve çevresel etkiler açısından tercih etmeleri gereken teknolojiler tespit edilmeli, tesis kuracak veya yenileyecek yatırımcıya bu konuda ücretsiz danışmanlık sağlayacak bir merkez oluşturulmalıdır. TÜBİTAK tarafından Ar-Ge‘ye yönelik olarak başlatılmış olan çalışmaların bu yönde de detaylandırılması sağlanmalıdır. Seçilen teknolojiler de teşvik edilmelidir.

Bina Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

11. Enerji Verimliliği Yasası uyarınca hazırlanarak Aralık yayında yayınlanan ulusal Bina Enerji Performans Yönetmeliği‘nin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için mevcut standartlarla uyumlu hale getirilmeli, mevcut standartlardaki eksiklikler TSE tarafından giderilmeli, eksik standartlar ise TSE tarafından bir an önce yayımlanmalıdır.

12. Mevcut binaların rehabilitasyonuna yönelik teşvik mekanizmaları uygulamaya konulmalıdır. Çatı izolasyonu, çift cam uygulaması v.b. için sade vatandaşın yararlanabileceği finansman destekleri sağlanmalıdır.

13. Binaların yürürlüğe girdikten sonra, Enerji Performans Sertifikası ile alınıp satılması sağlanmalı, müteahhidin ısı kayıpları hususunda profesyonel sorumluluk garantisi vermesi için yasal mevzuat gözden geçirilmelidir. Yerel yönetimlerin denetim yetersizliği ile ilgili problemler çözülmeli; yapı denetim kadrolarının eğitimleri tamamlanmalıdır.

14. Yapı Denetim firmalarının doğrudan müteahhitle ilişkili olan bugünkü akçeli denetleme prosedürü Yapı Denetim etkinliğini düşürmektedir. Müteahhit ve Yapı Denetim firmaları arasında, hizmet bedellerinin ödenmesi, denetim raporlarının verilmesi ve izlenmesinde görev yapmak üzere, bünyesinde TMMOB ve ilgili Odalarının da katıldığı bağımsız bir kuruluş yer almalıdır.

15. Bina ısı tesisatında kullanılacak malzeme ve projelendirme için, klima seçimi ve kullanımında kriterler belirlenmelidir. Bina ısıtması ve yaz aylarında gittikçe artan soğutma talebini karşılamak için, merkezi üniteler planlanmalı, 4‘ün üzerinde bağımsız alana sahip binalarda kombi tipi bireysel ısınma sistemlerine izin vermemek üzere mevzuat değişikliği yapılmalıdır.

16. Devlet tarafından kullanılan hizmet binaları ve konutlara yönelik geniş kapsamlı bir enerji tasarrufu programı başlatılmalıdır. İhale mevzuatında enerji verimi yüksek taşıt, malzeme ve ekipman satın alınabilmesini sağlayacak ömür boyu maliyet analiz yönteminin kullanılması gibi esneklikler getirilmelidir.

17. Isı tesisatları, sobalar ve kazanlarla ilgili tüm düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Isıtma tesisatlarının verimliklerini en yüksek düzeyde tutmak üzere, Makina Mühendisleri Odası denetiminde çalışacak firmalarca, periyodik kontrollerinin yapılması için prosedürler belirlenerek, uygulama zorunluluğu getirilmelidir.

18. Enerji verimli mimari tasarımlar için çeşitli disiplinlerin bütüncül biçimde çalışması için uygulanması zorunlu prosedürler geliştirilmelidir.

19. Büyük konut siteleri ile alışveriş merkezi, hastane, otel gibi ticari tesislerde kojenerasyon teşvik edilmelidir. Bu konuda hedefler belirlenerek yıllar bazında gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
Ulaştırma Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

20. Oluşturulacak ulaşım hizmetleri planı, "ulaşım seçenekleri rekabet koşulları ve dışsal etkenler de dikkate alınarak hazırlanmalı, böylece bütünsel bir ulaşım sisteminin oluşturulması" sağlanmalıdır.

21. Hazırlanması gereken ulaştırma master planlarında, birim enerji tüketimi daha düşük olan sistemlere (demiryolu ve denizyolu) öncelik verilmesi, mevcut sistemlerin kapasitelerinin tam ve verimlilikleri geliştirilerek kullanılması ve ulaşım sektöründeki petrol bağımlılığının azaltılması hedeflenmelidir. Ulaşım, taşıma ve otomotiv sektörüne ilişkin mevcut yasalar bu esaslar doğrultusunda gözden geçirilmelidir.

22. Belediyelerin şehir içi ulaşımında yakıt tüketimini artıran savurgan yatırımlarına izin verilmemelidir.

23. Toplu taşımacılığın (özellikle tramvay ve metronun) yaygınlaştırılması ve gelişmiş trafik sinyalizasyon sistemlerinin kurulması sağlanmalıdır.

24. Denizyolu ve demiryolu modlarındaki atıl kapasitelerin değerlendirilmesi için işletme iyileştirmeleri yapılmalıdır. AB‘de uygulanmakta olan "hızlı deniz yolları" (sea motorways) yönteminin en kısa zamanda ülkemizde de uygulanması için gereken önlemler alınmaya başlanmalıdır.

25. Denizyolu ulaşımında, başta yaş sebze ve meyve taşımacılığının çok olduğu Antalya, Muğla ve İzmir gibi iller ile Doğu Karadeniz limanlarının İstanbul bağlantılarına Ro-Ro seferlerini özendirici çalışmalar başlatılmalıdır.

26. Ulaşım sektöründe yolcu ve yük taşımacılığında kullanılan yüksek yakıt tüketimine sahip taşıtlar ile eski araçların kullanımdan çekilmesi planlanmalı, binek taşıtları için yapılan değişim kampanyasına benzer kampanyalar düzenlenmelidir.

27. Yurt içinde üretilen araçların birim yakıt tüketimlerinin düşürülmesi ve araçlarda verimlilik standartlarının yükseltilmesi için otomotiv sektörü ile işbirliği yapılmalıdır. Enerji tüketim değerleri yüksek olan 20 yıldan eski araçların trafikten men edilmeleri ile ilgili uygulamaya yaş sınırını biraz daha düşürerek devam edilmeli, buna kamu sektörlerindeki çoğu verimsiz olan 50 binden fazla binek taşıtından başlanmalıdır. Kamu sektörünün çok özel amaçlar dışında binek aracı olarak 1200 cc motor hacminden büyük araç satın alması yasaklanmalı, mevcut parkta olan araçlar da bir plan dâhilinde değiştirilmelidir. Yakıt verimli genç araçlara ait vergiler azaltılmalıdır.

28. Petrole olan bağımlılığın azaltılması amacıyla standartlara uygun alternatif yakıt kullanımı teşvik edilmelidir. LPG ile çalışan araçların yaygınlaşması amacıyla LPG için konulan ve perakende fiyatın önemli bir bölümünü oluşturan ÖTV indirilmelidir. Şehir içi toplu taşıma filoları ile sanayi ve kargo filolarında sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) türünden alternatif yakıtların kullanımı teşvik edilmelidir.

Dünya‘da ve Türkiye‘de Enerji Verimliliği Oda Raporu için tıklayınız.

Emin KORAMAZ
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı

13 Mart 2012 Salı

İnşaat sektöründe Enerji Verimliliği

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARI

Ofis binaları, ticari iş sektöründe büyük bir enerji kullanıcısıdır ve enerji verimliliğini arttırma yönündeki çabalarda büyük bir rol oynar. Enerji, bir binanın işletim maliyetlerinin yüzde 30 kadarını temsil eder. Şimdi şunu bir düşünün: enerji verimliliği tedbirleri alınması enerji tüketimini ve böylelikle elektrik faturalarını yüzde 30 veya daha fazla oranda azaltabilir. Bu tasarruflar doğrudan karı arttırır. Artan varlık değeri enerji verimliliği tedbirlerinden meydana gelen diğer bir faydadır. Enerji verimliliğine yatırılan her 1$ için, varlık değerinin 3$’a kadar artması hesaplanmaktadır. Bu, enerji verimliliğinin düşük riskli ve yüksek getiri sağlayan bir yatırım olarak kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Sağduyulu idareciler artık enerji verimliliğinin özellikle de işletim maliyetlerindeki herhangi bir azalmanın net işletim gelirinde doğrudan bir artışa dönüştüğü gelir getiren Gayrimenkullerde iç büyümenin mükemmel bir yöntemini teşvik ettiğini takdir etmektedir. İnşaata yapılan yatırımlarla büyüme veya satın alma yeteneğinin bazen baskı altında olabileceği sıkı gayrimenkul piyasalarında net işletim gelirinin arttırılması uygun bir alternatiftir. Son olarak, çoğu enerji verimliliği tedbiri yapı içi ortamın rahatı ve çekiciliğini de arttırmaktadır. Bu sağduyudur. Örneğin aydınlatma uyarlamaları enerji tüketimi azaltır ve görme eylemini iyileştirir. Sonrasında da daha iyi bir görüş gücü çalışanların görevleri tamamlamalarına yardımcı olur ve göz yorgunluğunu azaltır. Benzer şekilde, ısıtma, havalandırma ve klima ekipmanlarında yapılan iyileştirmeler enerji maliyetlerini azaltır ve bina içerisindeki hava kalitesini geliştirir – bunların hepsinin rahat düzeylerini arttırdığı bilinmektedir.

İnşaat sektöründeki uygun projeler aşağıdakileri kapsamaktadır:
Eski ve düşük verimli kazanların yakıt dönüştürücü özelliği olan veya olmayan yeni verimli kazanlarla değiştirilmesi
Yerinde mikro kojenerasyon/üçlü birlikte üretimin uygulanması
Isı trafolarının iyileştirilmesi ve sıcaklık sayaçlarının uygulanması
Isıtma sistemlerinin dengelenmesi, münferit ısı kontrol cihazlarının uygulanması
Bina Yönetim Sistemlerinin uygulanması
Mevcut pencerelerin yeni, çift camlı, düşük emisyonlu cam ile değiştirilmesi
Binanın dış yüzeyinin termal izolasyonu (dış duvarlar, çatılar, bodrumlar)
Mevcut ısıtma sisteminin yenisiyle değiştirilmesi (boru, depo ve makine ekipmanlarının termal izolasyonu)
Havalandırma sistemi ve/veya süreçlerinden ısı geri kazanımı (ör., ön ısıtma amaçları için tutumlayıcılar kurulması)
Düşük verimli enerji kullanma süreçlerinin (ör. pişirme, yıkama, kurutma) yeni, yüksek verimli olanlarla değiştirilmesi
Mevcut aydınlatmanın yüksek verimli olanla, kısma, gün ışığı sensörleri, hareket sensörleri ,algoritmik aydınlatma, ışık veren cisimlerin gruplandırılması ile değiştirilmesi
Ücretsiz soğutma
Kompresör değiştirme/iyileştirme
Ek gölgelendirme (jaluziler, yapısal unsurlar vb.)
Pompa, fan, araç ve motorların frekans modülasyonu
Değisken hava hacmi havalandırma sistemleri
Kepenklerin kurulması
Binalarda yenilenebilir enerji sistemlerinin uygulanması (ör. güneş enerjisi termal kollektörleri, biyokütle kazanları, ısı pompalı veya pompasız ısıtma ve/veya soğutma için jeotermal enerji kullanımı, ısı pompası ile ısıtma ve/veya soğutma için yüzey suyu enerjisi kullanımı, güneşle ısıtma ve/veya soğutma)
İnşaat Sektörü projeleri, tüm koşullar eşit olduğu takdirde yıllık bazda ölçüldüğü üzere %30’a eşit veya daha fazla oranda bir ESR elde etmelidir.

Uygun olmayanlar aşağıdaki projelerdir:
Halihazırda ülke düzeyinde belirlenen enerji verimliliği standartlarına tabi yeni binalara yatırımlar
Yalnızca satışlar üzerinde kısa veya orta dönem kar yapma amacı ile gayrimenkule yapılan yatırımlar hariç tutulmaktadır.
Arazi ve mevcut binaların satın alınması, kiralanması veya kiraya verilmesi.