17 Şubat 2012 Cuma

TURKISH ENVIRONMENTAL TECHNOLOGIES & RENEWABLE ENERGY INDUSTRY

TURKISH ENVIRONMENTAL TECHNOLOGIES & RENEWABLE ENERGY INDUSTRY
"Deloitte"
Environmental concerns are becoming a priority issue in Turkey mainly due to economic growth as a result of the increased energy demand, industrialization and urbanization of Turkey. Local firms are seeking foreign partnerships to undertake larger projects and the regulations have been modified to favor investments. Environmental companies engaged in consultancy, engineering or equipment aspects of hazardous/medical waste treatment are likely to be very active in Turkey in the near future. Waste-to-energy projects have been initiated in order to generate alternative energy at some landfills in Turkey. Development of municipal water/wastewater treatment is developing faster than the other areas of the sector.
Turkey hosts significant direct investment opportunities in environmental technologies, as well as in advanced conventional energy generation and renewable energy. Foreign consultancy or equipment manufacturers are likely to find major business opportunities in this area.
Total environmental expenditures in Turkey were USD 9.9 billion in 2008. The majority of the expenditure was municipality expenditures corresponding to 78.2 percent of the total, whereas the private companies’ environmental expenditures were 9 percent of the total amounting to USD 872 million1.
Since the amendment of the Environment Law no. 2872 in 2006, the municipalities have been further required to build and establish waste management centers and protocols. The last five-year period, which was seen as a progress phase, experienced a significant growth in waste management and recycling efforts. According to the Environment Law, as an incentive to reduce and prevent industrial pollution, the government plans to offer significant support and incentives to industrial plants if they set up their own waste treatment facilities.
In 2008, in order to have a more organized waste management policy and speed up the investment process, a “Solid Waste Action Plan” was approved by the Ministry of Environment and Forestry. In accordance with the action plan, the number of waste management centers and the municipalities’ efforts are expected to increase.
The decreasing oil, natural gas and hard coal resources together with the pollution that is caused by these primary energy resources are leading the world to search for alternative energy sources. Turkey has significant potential for solar, geothermal and wind energy but still has not taken sufficient steps towards utilizing these potential.
Currently, the largest share of the installed capacity in Turkey is still attributable to thermal power plants. As of the end of 2008, 66 percent of the total installed capacity consists of thermal power plants, 33 percent of hydro power plants, 0.1 percent of geothermal and 0.9 percent of wind power plants2. Although there is currently a low level of non-thermal installed capacity, there is an environment conducive to renewable investments due to substantial renewable energy resources and recent developments in renewable legislation and liberalization in the electricity market. There are numerous projects undergoing license approvals mainly for HEPPs and WPPs. 77 percent of the total number of new licenses (176) granted to the private sector in the year 2009 was for the construction of new HEPPs3. As of September 2009, there are a total of 105 WPP given and approved licenses, with a capacity of 4,237 MW. There are 727 licenses awaits evaluation, corresponding to 31,957 MW3.

Isınma Tesisatında Kireç sorunu

Isınmada Kireç Sorunu
"tasarruf sitesinden"
Tasarruf mu yapacaksınız; o zaman tavsiyemiz; kireçten kesinlikle uzak durmalısınız. Özellikle su tasarrufunun en büyük düşmanlarından biri kireç sorunu. Kireçli sert sular yüzünden çok ciddi miktarda kimyasal temizleyici madde tüketirken bir taraftan da gereksiz yere büyük miktarlarda elektrik ve yakıt harcıyoruz. Bazen gözümüzden kaçabilen ancak öncelikle su ve enerji tasarrufu için çok önemli bir kaynak oluşturan kireç probleminin yarattığı hasar ve çeşitlerine göz atacağız. Suyun bulunabileceği hemen heryerde bir şekilde karşımıza çıkacağını düşünürsek tasarruf yapmak için ne denli büyük bir kaynakla karşı karşıya olduğumu anlarız. Bunun anlamı sert suların oluşturduğu kireç tabakaları ve kireç taşlarından ciddi bir kazık yemekte olduğumuz ancak güzel tarafın ise kireç sorununu bertaraf ettiğimizde büyük oranlarda su, enerji, malzeme, para ve hatta zaman tasarrufu yapmış olacağımızdır. Öyleyse öncelikle kireçle ilgili nerelerde sorun yaşayabileceğimizi ve gözden kaçırdığımız küçük noktalarda bile ne kadar büyük tasarruf potansiyeli yattığını görelim.

Tasarruf İçin Sulardaki Kireç Problemini ÇözünKireç problemi bildiğiniz gibi pek çok komedi skeçine konu olmuş reklam sahnesiyle sloganlaşmış bir fenomen. Elinde bembeyaz kireçle kaplı rezistans, o kireç kadar beyaz önlüklü bir adam ve arızalı çamaşır veya bulaşık makinası sahibesi arasında geçen diyalogları hepimiz hatırlarız. Beraberinde önerilen kireç sökücüler veya kireç önleyiciler.. O kadar çok gösterilmiştir ki belki de bu nedenle biraz da alaya alınmıştır. Firmaların kireç önleyici tuzlarını satmak istedikleri ve muhtemelen bizden çok kendi ceplerini düşündüklerini fazedebiliriz. Acak aslına bakarsanız durum gözüktüğünden çok daha ciddidir. Reklamlarda da anlatılmak istendiği gibi kireç sorunu sadece rezistansınızı değil makinanızın su gören tüm çalışır aksamını bozar, tüm yüzeylerde yıpratıcı bir kreç tabakası oluşturur, çamaşır ve bulaşıklarınızı tam temizlemediği gibi bir de zarar verir. Üstelik kireç problemi hem kireç tabakasıyla yalıtılmış rezistans yüzünden enerji kaybına, hem de sonuç alamadığınız yıkamalar için daha uzun süreli programlar ile daha fazla temizlik malzemesi ve yumuşatıcı doğal olarak yine deha fazala su, para ve zaman harcamanıza neden olur. Kısacası kreç problemi ününü hakeden tam bir başbelasıdır. Üstelik daha bu bahsettiğimiz ev gibi küçük bir alan için geçerliyken bir de endüstiyel tesisleri düşünün.

Kireç sorunu sadece çamaşır ve bulaşık makinalarıyla yetinmez. Kireçli sert suyun kullanıldığı tüm temizlik işlerinde hatta el yıkamada bile etkisini gösterir. Temizlik malzemelerini bloke ederek sizi daha fazla harcamaya iter. Zira kireç yüzünden köpürmeyen sabun veya deterjanlar temizlikte de sonuç vermeyecektir. Sadece temizliğe engel olduğunu sanmayın; kireç, suyun temas ettiği çeşme, lavabo kenarları, küvet ve benzeri alanlarda pis bir görüntü oluşturur. O pis görüntü daha fazla zaman ve para, malzeme ve su harcamanıza neden olacaktır. Aksi taktirde hijyen olması gereken bu sulu bölgelerdeki kireç tabakaları gözenekli yapısıyla mantar ve bakterilerin sahiplenmesi için uygun bir ortam oluşturacaklardır.

Kireç problemi bu kadarla da kalmaz evinizin tüm sulu ısınma ve ısıtma işlemlerinde baş gösterir. İçini görmediğimiz katkaloriferi, şofben gibi cihazlara da büyük zarar verir. Yine oluşan cihaz tabakaları ısı kaynağı ile suyun arasına girerek yalıtıma neden olur. Su ısınamadığı için daha uzun süre ısıtıcınızı çalıştırmak zorunda kalırsınız. Kireç tabakası kalınlaştıkça suyu ısıtmak için sarfedilen enerji daha çok boşa gider ve elektrik ya da yakıt harcamalarınız artar. Çaydanlık, kazan ve benzeri mutfak gereçlerinde de benzer bir durum sözkonusudur. Tek farkla bu sefer kireç gözle görülebilir ve ulaşılabilir bir bölgededir. Buna rağmen tembel bir ev hanımı veya çaycı bu alanda da benzer bir tablo yaşanmasına sebep olabilir.

Kireç sorunun sadece makenik aksam ve tesisat üzerinde etki gösterdiğini sanmayın. Kreç canlılar üzerinde de yıkıcı bir etkiye sahip olabilir. Kastettiğimiz tabii ki eklem kireçlenmesi değil. Belki onu da verimi düşürerek tasarruf yapmayı engelleyecek bir problem olarak saymamız gerekir ancak bahsetmek istediğimiz konu daha çok tarım ile ilgili. Özellikle yeraltı sularıyla sulanan bahçe ve tarlaların topraklarında yaşanan tuzlanma ve kireç sorunu çok büyük miktarlarda kayıplara neden olur. Kireç aşırı ve yanlış sulama, kuraklık sırasında sudaki mineral derişiminin artması gibi nedenlerle bitkilerin köklerinde emilemeden hemen önce çökelerek taprağı sertleştirmeye başlar. Kireç sorunu kısaca bitkilerinizin köklerinin büyümesini ve beslenmesini engelleyerek onları boğar. Verimi düşüren kireç sorunu bu alanda da bize yeni masraf kapıları açar.

Bu kadar probleme neden olan kreç aslında içinde gereğinden çok fazla CaCO3 ve MgCO3 gibi mineral tuzları bulunduran sert suların marifetidir. Soğuk suda bile kısmen etkili olabilen kreç oluşumu özellikle ısınma sırasında bu tuzların kristalleşmesiyle baş gösterir. Bulunduğu yüzeye çökelen veya yapışan kireç tabakası bir kere oluşmaya başladı mı çok daha kolay kalınlaşmayı başararak kireç taşı halini alır. Bu yüzden reklamlarda görülen o rezistans hiç de abartı değildir. Isının kaynağı olan rezistanslar burada en önce krece boğulan parçalar olur. Bezer şekilde ısıtma kazanlarındaki eşanjörler de aynı akibetle karşı karşıyadırlar.

Kireç Hakkıdaki Bilgileri Tekrar Toparlarsak:
Kireçtaşı Nasıl Oluşur ?

Suyu sert yapan CaCO3 ve MgCO3 gibi mineral tuzları su ısındıkça kristalleşerek katılaşmaya başlar, ısınma arttıkça bu taş oluşumu hızlanır. Kristalleşen bu mineral tuzları boru çeperlerine tutunarak yüzeylerde kireçtaşını oluştururlar. Su ısıtıcılarında ve kazanlarda bu oluşum çok daha hızlıdır.
Kireçtaşının Zararları:

Isı transfer yüzeylerinde oluşan kireç tabakası izolasyon etkisi yapar: Bu da enerji tüketiminde artışa sebep olur.
Kireç Taşı Kalınlığı ( mm ) Enerji Tüketimindeki artış ( % )
0,8 8,5
1,6 12,4
3,2 25,0
6,3 40,0
Tıkanmalara ve delinmelere neden olur.
Kireç-metal elektrolizinden dolayı paslanmaya sebep olur.
Kireç Tabakaların ve Kireçtaşının Oluşma Bölgeleri:
Sıcak su ve Buhar Kazanları. Kazan iç cidarları ve özellikle ısıya maruz kalan ve çökelmeye ugun alt bölgeler.
Isı Eşanjörleri: Özellikle yüksek dereceli ısı kaynaklarının kullanıldığı boru ya da dilimlerin suyu gören yüzeyleri.
Soğutma Kuleleri: Buharlaşmaya açık tüm sulu alanlar, özellikle buharlaşmanın olduğu sıvı yüzeyi hizaları ve dip yüzeyler.
Isı Pompaları: Tüm iç yüzeyler.
Endüstriyel Makineler & Motorlar: SIcaklığa bağlı olarak suyla temas eden yüzeyler. Sızıntı bölgeleri, vb..
Ticari Kahve & Buz Makineleri
Bulaşık & Çamaşır Makineleri: Kireç öneleyici tuz vb. kullanılmayan makinalarda özellikle rezistans çevresinde, su biriken veya sızan alanlarda.
Deniz & Hava Araçları Soğutma Sistemleri
Suya doğrudan temas eden tüm metal yüzeylerde tuz birikimi sonucu korozyon şeklinde.
Mutfak gereçleri: Sıcak suyun kullanıldığı çaydanlık, tencere kazan gibi kaynama dercesinde kullanımı olan kapkacak.
Mutfak ve Banyo Islak Yüzeyleri: Mutfak ve banyodaki ıslanıp kurumaya müsait tüm ıslak yüzeyler; küvet duş kabini, kabin perdeleri, fayans, banko yüzeyleri.
Yıkanan mutfak eşyaları ve tekstil ürünleri: Özellikle elde yıkanan ve doğal kurumaya bırakılan kapkacak ve yumuşatıcı vb kullanılmayan giysi vb tekstil ürünlerinde.
Bitki sulama borularında korozyon ve tıkanma şeklinde: Sulama hatlarının rutin olarak su buharlaşmasına sahne olan güneş alan yerlerinde.
Bitki veriminde düşme: Aşırı sulama nedeniyle daha çabuk oluşan tızlanma bitkilerin köklerinde (her türlü sulamada) ve yapraklarında (yağmurlamalarda) emilim ve nefes almayı tıkayacak şekilde.

Kireç sorunu özellikle denize yakın yerlerde ve minerallerce zengin topraklarda kuyu, artezyen vb. suların kullanımıyla ortaya çıkar. Kuraklık arttıkça mineral derişimi de artar ve tuzlanma, kireç tabakaları ve son noktada kireç taşları oluşur. Bu sorundan kalıcı şekilde kurtulmanın imkanı yoktur. Ancak doğru uygulamalar ile etkilerini azaltabilir, çeşitli noktalarda nispeten ekonomik çözümlerle büyük miktarlarda zaman, enerji, para ve su tasarrufu yapılabilir. Bu yazımızda sadece kiraç sorununa odaklandığımız için çözüm konusunu yakında yayınlanacak başka bir yazıda işleyeceğiz. Ancak kabaca tasarruf sağlayabileceğimiz çözümlere genel bir bakış atarsak:
Kreç Sorununun Çözümü:

Kimyasal kullanımı: Suya kireçin davranışını bozacak, bağlanma etkilerini yok edecek vey başka yapılara dönüştürecek çeşitli kimyasal malzemeler, endüstiryel veya ev tipi makina tuzları vb. Çoğu noktada kesin çözüm ancak sürekli masraf ve her alanda kullanmak mümkün olmayabiliyor ve sürekli kontrol istiyor.
Arıtma cihazları: Uygun noktalarda küçük çaplı kullanımlara uygun. Büyük çaplı kullanımlar için çok büyük yatırımlar gerektiriyor. Yaptığı işe göre fazla pahallı. İster tesis boyunda ister mutfak arıtma cihazı olsun Belli bir yer ayırmanız gerekiyor. Yerine göre aralıklarla malzeme ve bakım masrafı.
Manyetik su şartlandırıcıları: Manyetik kireç önleyiciler basit yapıda geniş alanda pratik ve ucuz çözüm. Bakım ve sürekli masrafı olmaması açısından en ekonomik ancak nispeten kaba bir çözüm. Dikkatli olmazsanız aldatılabilirsiniz. Faydasını görmek için gerçekten iyi bir marka almanız gerekiyor.
Daha uygun yöntemler ve dikkatli kullanımla masrafsız önlemler: Doğru saatte sulama, doğru sıcaklık ayarları ve biriki püf noktasına dikkat ederek herhangi bir ek masrafa gerek duymadan alabileceğiniz tasarruf önlemleri. Masraf yapmadan ne kadar çok tasarrufta bulunabileceğinize şaşırabilirsiniz.
Masraflı Sistematik çözümler: Sudaki kireçten doğrudan kurtulmaya çalışmak yerine uygulanan yöntem ya da kullanılan cihaz yerine başka çözümler üretebilirsiniz. Örneğin otelinizde sulu sistem yerine başka bir yıkama sistemi kullanmak gibi. Tabii gerçekten tasarruf sağlıyorsa..

Bahsettiğimiz çözümleri önümüzdeki günlerde yayınlayacağımız makalede bulabileceksiniz. Acil sorularınız ve özellikle merak ettiğiniz marka ve ürünler için mail atabilir veya yorum bırakabilirsiniz.

16 Şubat 2012 Perşembe

Isı pay ölçer ve merkezi sistemde ısınma

Enerji, insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Dünyada kullanılan enerji kaynakları
içerisindeki en büyük pay %85–90 oranında fosil yakıtlara (kömür, petrol, doğalgaz) aittir.
Ancak bu yakıtların bilinen rezervleri sınırlı ve hızla tükenmektedir. Ülkemizde 2008 yılında
enerji üretiminde %92 oranında fosil yakıtlardan ve %8 oranında hidrolik ve yenilenebilir
enerji kaynaklarından yararlanılmıştır. Fosil yakıtların dağılımı; %32 doğalgaz, %31 petrol,
%29 kömür olarak görünmektedir .
Günümüzde enerji, ekonomik, sosyal ve siyasi politikaların oluşturulmasında belirleyici bir
etkiye sahiptir. Enerji aynı zamanda ülkelerin ekonomik kalkınması için temel bir girdidir.
Ülkemizdeki nihai enerji tüketiminin dağılımı incelendiğinde, sanayi ve servis sektörünü de
kapsayan bina sektöründe kullanılan enerjinin, toplam enerji tüketiminin %70-75’i olduğu
görülmektedir .

Merkezi Isıtma Sistemlerinde Isınma Problemleri ve Yakıt Paylaşımı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde 2006 yılı itibarı ile yılda
yaklaşık 93 milyon ton petrole eşdeğer birincil enerji tüketilmekte ve her yıl yaklaşık %5
artmaktadır. Tüketilen bu enerji, ağırlıklı olarak; sanayide, binalarda ve ulaşımda olmak üzere
üç ana sektörde kullanılmaktadır. Bu sektörlerde tüketilen enerjinin dağılımı; %35’i
konutlarda, %36’sı sanayide, %21’i ulaşım ve %8’i de diğer kollar olarak görülmektedir.
Konutlardaki enerji tüketiminin %80’i ısıtmada, %10’u mutfak ve banyoda ve geriye kalan
%10’luk bölümü de elektrikli el aletlerinde (ütü, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi vs)
kullanılmaktadır[3]. Yapılan çalışmalar, binalarda tüketilen enerjiden en az %30 tasarruf
sağlanabileceğini göstermektedir. Bu tasarruflar; binaların yapım aşamasında standartlara (TS
825) uygun olarak ısı yalıtımının yapılması, konut içerisinde kullanılan ısıtma/soğutma ve
aydınlatma cihazlarının enerji etkin olması gibi önlemler alınabilir. Ancak tüm bu önlemlerin
alınmasının yanında vatandaşların bilinçlendirilmesi hem enerjinin daha verimli kullanılması
ile dışa olan bağımlılığın azaltılması, hem de enerji kullanımı ile çevreye olan etkinin
azaltılması yönünden büyük önem arz etmektedir.
Konutların bir merkezden ısıtılmasında, bütün bağımsız birimlerdeki benzer ortamların aynı
sıcaklık değerlerinde tutulmasına çalışılır. Ancak insanların aynı ortamı sıcaklık olarak
algılamaları farklı olabilmekte ve bu nedenle de içinde bulundukları aynı ortamı konforlu
veya konforsuz olarak tanımlayabilmektedirler. Isıl konfor “ısıl çevreden hoşnut olunan
düşünce hali” olarak tanımlanır [4]. Konfor bir düşünce hali olduğu için konfor algıları da
fizyolojik davranışların yanında çevrenin düzgün dağılımlı olmaması, görsel uyarılar, yaş,
cinsiyet, dış hava ve benzeri faktörler de bu algıyı etkilemektedir. Çıplak olarak 29-31 oC,
giyinik olarak 23-27 oC sıcaklık aralığında bir ortamda bulunan hareketsiz insanlarda vücuda
veya vücuttan duyulur ısı geçişi ve buharlaşma ile ısı kaybı yoktur[4]. Bu bölgede insan
ortamı sıcak veya soğuk hissetmez. Ancak fiziksel aktivitelerdeki farklılıklar, kıyafetler ve
birçok nedenle algılar değişmektedir.
Konutların ısıtılmasında ortamların belli şartlara getirilmeleri yanında, insanların kendilerini
rahat hissedecekleri bir ortam sağlanılmaya çalışılır. Ancak aynı koşulları farklı kişilerin
algılamaları da farklı olacağından, aynı zamanda teknik olarak yeterli hesaplamalar yapılsa
bile uygulamada ısıtma sistemlerinin sağlaması istenilen koşullar tam oluşmayabilir. Bu
durumda merkezi ısıtma sistemlerinde ısınma problemleri oluşur.
Merkezi ısıtma sistemlerindeki ısınma problemleri; kişilerin algıları önemli olmakla birlikte,
binanın konumuna, katlara, yöne, yapı bileşenlerinin farklı olmasına, belli yerlerde yalıtım
yapılıp diğer yerlerde yapılmamasına veya yetersiz yapılmasına göre değişmektedir. Pencere
ve kapılarda ısıtma tesisatının projelendirilmesinden sonra yapılan değişiklikler veya
düzenlemeler de ısınmaya etki eden faktörlerdendir.
Merkezi ısınmanın sağlandığı konutlarda, yakıt paylaşımı 634 sayılı kat mülkiyeti kanununa
göre arsa payı oranında yapılmaktadır. Konutlarda farklı birimlerde aynı sıcaklıkların
sağlanamaması (örneğin güneş gören daire ile görmeyen dairedeki farklılık olabilmesi), kat
sakinlerinin algılarının farklı olması nedeniyle ısınma sorunları yaşanabilmektedir. Bazı
daireler daha sıcak olmakta, yada daha sıcak olması oturanlarca istenilmekte, bazı daireler
daha serin olabilmektedir. Ayrıca konutta oturanların zaman içerisinde değişmesi, daha
önceden alınan yakıt aidatlarının tahsilinde çeşitli hukuki sorunlar çıkarabilmektedir.
Konutların yakıt paylaşımında oturma alanları ile doğru orantılı olarak paylaşım yapılması
durumunda eşit büyüklükteki alanlar eşit yakıt bedeli ödemektedirler. Fakat ısı kayıpları,
konutlar aynı arsa içerisinde olsalar bile, bulunduğu kata ve yöne göre de değişmekte, her
dairenin harcadığı enerji diğerinden farklı olmaktadır. Bu farklılığı daha açık bir şekilde
görmek amacıyla 12 daireden oluşan küçük bir site için ısı kayıpları hesaplanmıştır. Hesaplar
Isparta şartlarında kullanılan konut dikkate alınarak yapılmıştır. Site iki bloktan oluşmakta ve
birinci blokta (A blok) her katta tek daire, diğerinde ise (B blok) her katta çift daire
bulunmaktadır. A blokta ana yön Batı, B bloktaki dairenin birisinde ana yön Güney, diğerinde
ise Kuzey’dir. Apartmanlar dört katlıdır. Binada sadece çatıda yalıtım vardır. Yapılan ısı
hesapları sonucuna göre en az ısı harcayan daire 100 birim olarak alınıp diğer daireler buna
göre değerlendirilmiştir.
daireler arasındaki ısı kaybı 100 ile 132 birim arasında
değişmektedir. Dolayısıyla ısı kaybı en fazla olan daire en aza oranla %32 daha fazla enerji
harcamaktadır.
Son zamanlarda toplu yaşanılan yerlerde ısınma problemlerini çözmek/azaltmak amacıyla
merkezi ısınmadan kaçış, tekil ısınmaya doğru bir yöneliş vardır. Özellikle doğalgaz
kullanımının yaygınlaşmasıyla konutlardaki merkezi ısınma sistemleri kombi kullanımı ile
bireysel kullanıma dönüştürülmektedir. Bireysel ısıtma sistemlerinin tercih edilmesinin en
önemli nedeni bağımsız ısı kullanımı ve sıcaklığın ayarlanabilmesidir. Ancak bu
bireyselleşme yakıt giderlerinin azaltılması için konfordan vazgeçip daha düşük sıcaklıklarda
ısınmaya razı olunmasını getirmektedir. Mevcut konutlarda katlar ve bitişik daireler arasında
ısı yalıtımı uygulaması hiç olmadığı için bireyselleşme yakıt ödemelerinde karşılaşılan
sorunları azaltmakla birlikte, merkezi ısınmaya oranla aynı şartlarda ısınmak için daha fazla
yakıt bedeli gerektirmektedir. Bireysel ısınma için yapılan ilk yatırım maliyetleri de (örneğin
kombi, abone bedeli, tesisat ilk yatırım) bireyselleşmenin düşünüldüğü durumlarda gözden
kaçırılmamalıdır.
Isınma sorunlarını azaltmak için kullanılabilecek yöntemlerden birisi de her konutun
harcadığı enerji kadar yakıt paylaşımını sağlayan ısı paylaşımı (tüketim temelli ölçme ve
faturalandırma yapan) sistemidir. Bu sistemde bağımsız her birim için ayrı bir ısı sayacı
kullanılıp bu sayaçtan alınan veri yardımıyla orada harcanan enerji hesaplanmaktadır. Yakıt
paylaşımı bu hesap üzerinden yapılmaktadır. Bu sistemle bağımsız ısı kullanımı sağlanmakta,
aynı apartmanda farklı sıcaklık bölgeleri kişilerin kendi isteği ile istedikleri zamanlarda
oluşturulabilmekte ve ısıtma sisteminden memnuniyet artmaktadır. Sıcaklık oda bazında
ayarlanabilmektedir. Merkezi ısıtma sistemlerinde yakıt paylaşımında arsa payı yerine ısı
sayacı kullanılması en azından %15’ler seviyesinde enerji tasarrufu yapılabilmektedir . Isı
sayacı kullanımı ile tüketim alışkanlıkları değişmekte kullanıcılar dairelerinde ısı kaybını
azaltacak önlemleri (cam fitillerini yenilemek, çok ısınınca cam açmak yerine radyatör
vanasını kısmak, giyim alışkanlıklarında küçük değişiklik yapmak vs) almaktadırlar. Böylece
kendi ekonomilerine (dolaylı olarak da ülke ekonomisine) katkı sağlamaktadırlar.

Merkezi Isıtma Sistemlerinde Isınma Problemleri ve Yakıt Paylaşımı
Isı sayaçlarının kullanımı ile ilgili olarak “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde
Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik” [6] Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanıp 14/04/2008 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Böylece kat mülkiyeti kanununun yakıt giderlerinin paylaşılması ile ilgili
hükmünün tasarruf için yetersiz, hatta israf kaynağı olan uygulaması bu cihazların kullanımı
ile önlenebilecektir. İlgili yönetmeliğin 8. maddesine göre, merkezi ısıtma sistemlerinde
toplam ısıtma giderlerinin %70'i bağımsız bölümlerin ölçülen ısı tüketimlerine göre
paylaştırılır. Geriye kalan %30'luk kısım; ortak kullanım mahalleri, sistem kayıpları, asgari
ısınma ve işletme giderlerinden kaynaklanan ısı giderleri olarak bağımsız bölümlerin kullanım
alanlarına göre paylaştırılır.
Uygulamada yakıt paylaşımı için ısı payölçer veya ısı sayaçları kullanılmaktadır. Isı payölçer,
üzerine veya giriş hattına yerleştirildiği radyatör ve benzeri ısıtıcı cihazların harcadığı enerjiyi
ölçerek hafızasına kaydeden cihazıdır. Bu cihazların kayıt yapmayıp üzerine monte edildikleri
cihazdan aldıkları enerji ile içerisinde bulunan akışkanın (methylbenzoat) bir ısıtma sezonu
boyunca buharlaşan kısmının ölçekli skaladan okunması ile yakıt paylaşımı yapan tipleri de
vardır. Bu tür cihazlara kalorimetre adı verilir. Bu cihazlar radyatör üzerine monte edilip özel
plastik mühürle mühürlendikten sonra tüm ısıtma sezonu boyunca burada kalır. Cihaz
içerisine konulan akışkan renkleri güvenlik açısından her yıl yenilenir. Şekil 1’de ısı payölçer
ve kalorimetre görülmektedir. Isı payölçer kullanılan radyatörlerde aynı zamanda termostatik
vanaların da kullanılması gerekir. Termostatik vanalar belli bir sıcaklığa geldiğinde suyun
akış yolunu kapatan akış kontrol elemanlarıdır. Bulundukları ortam istenilen sıcaklığa
geldiğinde akışı kestikleri için sistemden enerji çekilmez. Böylece hem ortam sıcaklığı fazla
yükselmemiş, hem de enerji tasarrufu yapılmış olur. Ortam sıcaklığındaki her 1 oC’lik artış
yakıt sarfiyatında yaklaşık %6’lık bir artışa neden olmaktadır. Bu nedenle yakıt paylaşımının
payölçeler vasıtasıyla yapıldığı yerlerde termostatik vanaların kullanımı çok daha fazla önem
kazanmaktadır.

Isı sayacı; üzerine yerleştirildiği ısıtma hattından geçen ısı enerjisi miktarını debi ve sıcaklık
farkına göre ölçen cihazdır. Şekil 2’de bir ısı sayacı görülmektedir. Her dairenin girişine
monte edilir.
Isı sayaçları ve ısı pay ölçerler doğrudan üzerlerindeki ekrandan enerji sarfiyatının
okunabildiği, kablolu bağlantı ile bir bilgisayar sistemine aktarıldığı sistemler şeklinde de
olabilir. Veya bir radyo frekans (RF) verici yardımıyla ölçüm işini ve veri göndermeyi RF ile
sağlayabilirler. Bu sistemlerde yakıt paylaşımını yapan kişilerin konut içlerine gelmelerine
gerek kalmadan apartmanın dışından ölçümler alınabilmektedir
ısı sayacı
Mekanik ısı sayaçları ise her daire girişine yerleştirilen bir çeşit sıcak su sayaçlarıdır. Bu
sayaçlar üzerlerinden geçen akışkanın debisini ölçüp, gidiş ve dönüş hatları üzerindeki
sıcaklıklar yardımıyla enerji paylaşımı yapılmaktadır. Mekanik ısı sayaçlarının yanında
manyetik, ultrasonik, vorteks tipi ve orifis tipi olanları da vardır [9].
2. Materyal ve Yöntem
Bu çalışma, apartmanlarda merkezi ısınma sistemlerinden kat maliklerinin/sakinlerinin
memnuniyet derecesini tespit etmek, konutta oturanların yakıt paylaşımı için ısı payölçer
kullanımına karşı olan tutum ve davranışlarını belirlemek amacıyla yapıldı. Konut
sakinlerinin konu ile ilgili görüşlerini belirlemek için anket metodu kullanıldı. Anket
çalışmasında yüz yüze, birebir görüşme metodu kullanıldı [10]. Yapılan çalışmada Isparta
merkezinde toplu konut alanlarında sitelerde merkezi sistemle ısınan konutlardan rastgele
seçildi. Toplam 8 sitede 40 konutta görüşme yapıldı.. Görüşmeler konutlarda oturan
yetişkinlerle yapıldı. Görüşme zamanı olarak akşam saatleri, kaloriferlerin tam çalıştığı zaman
dilimi seçildi.
Anket çalışmasında oturulan konutun hangi katta olduğu, yönü, konutta oturanların ısınma
tesisatından memnuniyet dereceleri, şikayetleri, yakıt paylaşımı için ısı payölçer
kullanılmasına ve bu sistemle ilgili görüşülen kişilerin tutum ve davranışları toplam 30 soru
ile belirlenmeye çalışıldı. Sorular derecelendirilmiş ve çoktan seçmeli olarak hazırlanmıştır.
Kabuller:
1. Bilgi toplamak amacıyla kullanılan ölçekler geçerli ve güvenilirdir.
2. Apartman sakinleri soruları objektif olarak ve içtenlikle cevaplayacaklardır.
3. Seçilen örnekler evreni temsil etmektedir.
Sınırlılıklar:
1. Çalışma Isparta il merkezinde, merkezi sistemle ısınan belli sayıda sitedeki
konutlardan bir bölümünü kapsamaktadır.
Merkezi Isıtma Sistemlerinde Isınma Problemleri ve Yakıt Paylaşımı
2. Siteler merkezi ısıtmanın yoğun olduğu toplu konut alanlarından seçilmiştir. Toplu
konut alanları dışındaki merkezi sistemle ısınan apartmanlar dikkate alınmamıştır.
3. Çalışmada belli sayıda sitede ve bu sitedeki bazı dairelerde anket çalışması
yapılmıştır.
3. Araştırma Bulguları ve Değerlendirme
Yapılan görüşmelerde apartman sakinlerinden %45 i apartmanda ısınma şikayetli olanların
var olduğunu bildirmişlerdir. Yeteri kadar ısınmayan odaların hemen hemen tamamında
balkon kapılarının olduğu bildirilmiştir. Yapılan görüşmelerde %60 oranında pencerelerden,
%68 oranında ise balkon kapılarından soğuk geldiği ve görüşmeye katılanların %90’lık
bölümünün ısı kaçağını önlemek için çeşitli tedbirler aldıkları (ısı bandı, sünger, silikon vs)
bildirilmiştir.
Görüşme yapılan toplam 40 konuttan 11’inde (%28) radyatörlere sonradan dilim ekleme ya da
radyatörü büyütme şeklinde ilk durumuna nazaran değişiklik yapılmıştır. 3 kişide ekleme
yapmayı düşündüğünü belirtmiştir. Ekleme yapılan bu radyatörler genellikle kuzey ve doğu
yönlerdeki çocuk ve oturma odaları ile az sayıda da önceden radyatör konulmamış olan
antreye yapılmıştır.
Görüşmelerde %80 oranında evlerinin yeteri kadar ısındığını beyan etmişler, %20’lik bölüm
ise yeterli ısınamamaktan şikayetçidir. Yeteri kadar ısınamıyoruz diyenlerin %63 ü daha iyi
ısınmak için daha fazla yakıt aidatı verebiliriz demişlerdir.
Görüşmelerin yapıldığı zamanlar kalorifer tesisatının çalıştığı akşam saatleri olarak
seçilmiştir. Görüşme yapıldığı zaman diliminde ortam sıcaklığını %72 oranında yeterli
sıcaklıkta, %15’lik bölüm ortamı sıcak ve %13’lük bölüm de soğuk olarak
değerlendirmişlerdir. Görüşme yapıldığı saatlerdeki ortam sıcaklığı en düşük 19,6 oC, en
yüksek 25,2 oC olarak ölçülmüştür. Ortamın soğuk olarak değerlendirildiği konutlarda ortam
sıcaklığı 20,5 ile 24,6 oC arasında ölçülmüştür.

Apartman sakinlerinin bulundukları ortamın sıcaklığını değerlendirmeleri
Konutların %23’ünde sıcaklık ölçmek amacıyla termometre bulunmaktadır. Evinin yeteri
kadar ısınmadığını düşünenlerden sadece %13’ünün evinde termometre bulunmaktadır.

Apartmana ödedikleri yakıt aidatını yüksek olarak algılayanların oranı %33 ve normal
bulanlar ise %67 mertebesindedir. Apartman sakinlerinin %25’i ödedikleri yakıt bedeli
karşılığında yeteri kadar ısınamamaktan yakınmaktadırlar.

Isıtma sisteminde ısı payölçer kullanımına apartman sakinlerinin bakışı
Apartmanda ısı payölçer kullanılmasına apartman sakinlerinin bakışını belirlemek amacıyla
sorulan sorulara alınan cevaplara göre; “Dairenizde harcadığınız enerjiye karşılık yakıt parası
ödeyeceğiniz bir sisteme geçmek ister misiniz?” diye sorulan soruya %15 oranında evet, %45
oranında olabilir ve %40 oranında da hayır cevabı alınmıştır. Ödediği yakıt bedelinin
karşılığında yeteri kadar ısınamadığından şikayetçi olanların %20’lik bölümü ısı payölçer
sisteme geçilmesi teklifine de hayır, %70’i olabilir ve %10’u ise evet cevabı vermişlerdir.
Daha önceden ısı paylaşımı sistemine %80 oranında evet ya da olabilir şeklinde cevap
alınmasına rağmen, böyle bir sistemin kurulumu için yapılacak ek giderlere %48 oranında
onay verilmiş, %52 oranında karşı çıkılmıştır.
“Her dairenin harcadığı yakıt kadar aidat ödeyeceği bir sistemde en üst katta oturanlar ile
kuzey yönlerde oturanların ara katlara ve güney ve batı yönlerinde oturanlara nazaran daha
fazla yakıt bedeli ödemek durumunda kalacakları açıklaması yapıldıktan sonra bu sisteme
geçmek ister misiniz? diye tekrar sorulmuş, daha önceden bu sisteme geçiş için evet/olabilir
diyenlerden sadece %38 lik bölümü bu sisteme tekrar onay vermişler, geriye kalan %62 lik
kısım bu defa hayır cevabını vermişlerdir.
Ankete katılanların sadece %8’lik kısmı bu sistemin adil olduğunu düşünmekte, geriye kalan
%92’lik kısım ise her dairenin kullanacağı enerji kadar yakıt bedeli ödemesinin eşitlikçi
olmayacağını düşünmektedirler.
4. Sonuç ve Öneriler
Merkezi ısıtma sistemi ile ısınılan konutlarda dairelerin konumları ile sağlanılan sıcaklıklar
değişmektedir. Her ne kadar ısı hesaplarında yön zamları dikkate alınsa da güneşin etkisi
yadsınamaz. Konutlarda ortam sıcaklıkları projelendirme sıcaklıklarında olsa bile kullanıcılar
ortam sıcaklığını yetersiz görmektedirler.
Bazı konutlarda radyatörlere ekleme yapılması yeterli ısınılamadığının bir ifadesi olarak
görülebilir. Ancak konutların çoğunda sıcaklık ölçmek amacıyla termometre bulunmaması
Merkezi Isıtma Sistemlerinde Isınma Problemleri ve Yakıt Paylaşımı nedeniyle sıcak/soğuk tanımlamalarının subjektif olabileceğini düşündürmektedir. Konutlarını
soğuk olarak tanımlayanların zemin, çatı veya kuzey yönlerde olması ısıtma tesisatının
genellikle kesikli çalıştırılmasından kaynaklanmış olabileceği tahmin edilmektedir. Ancak ısı
kaybı hesaplarında yön zamlarının daha dikkatli alınmasını gerektirmektedir. Ayrı bir çalışma
olarak yön zammı konusu ayrıca irdelenebilir.
Yapılan görüşmelerde ısı payölçer ile kullanıldığı kadar enerjinin bedelinin ödenmesine, yani
tüketim temelli ölçme ve faturalandırma yapan sisteme de kat sakinlerinin fazla sıcak
bakmadıkları gözlenmiş ve bu uygulamayı adil bulmadıklarını bildirmişlerdir. Burada hem
ödedikleri bedelin karşılığında yeteri kadar ısınamadıklarını beyan edip, hem de harcadıkları
enerjinin bedeli kadar bir yakıt bedelinin ödeneceği bir sisteme karşı çıkılmasındaki asıl
sorunun ısı paylaşım sisteminin tam açıklanamamış olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Bu nedenle yakıt paylaşımı ve ısı payölçerlerin tanıtımı ve halkımızın
bilinçlendirilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir."kaynak:ahmet özsoy"

15 Şubat 2012 Çarşamba

SWOT Analysis of Turkish Energy Sector

SWOT Analysis
by Deloitte
Strengths
• Well-organized and structured legal framework in the energy sector
• EPDK operating as an independent market regulator
• High growth potential of the Turkish energy sector compared with other European countries.
• Advantage of Turkey operating as an energy hub between Europe and the Middle East.

Electricity
• Increase in the share of the private sector through the privatization of state-owned generation assets
• Probable horizontal and vertical mergers of electricity, natural gas and water distribution, to allow synergy between regional utility companies

Natural Gas
• High gas demand drives growth potential
• Favorable gas supply geography and infrastructure
• Potential role as a transit corridor and potential for development of trading hubs

Opportunities
Electricity
• Privatization of regional distribution companies (to be finalized by 2010) will allow for an independent merchants’ market
• Synergy expected to be created between electricity, natural gas and water distribution businesses

Natural Gas
• Tenders for the remaining cities, gas requirements to be met by end of 2011
• Privatization of municipality owned natural gas distribution companies.
• Restructuring of BOTAS and transition to a competitive market structure
• Increasing interest by foreign investors in the natural gas distribution market.

Weaknesses
Electricity
• Coal is the only energy source with significant domestic availability, leaving the country increasingly import-dependent

Natural Gas
• Requirement for gas storage for system security reasons
• Dependence on imported natural gas

Threats
Natural Gas
• No new contract releases are announced/expected in the short term
• Shortage of electricity supply against electricity demand.

Elektrik faturasını düşürme yolları

Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü Ulusal Enerji Tasarrufu Merkezi’nce konutlarda elektrik enerjisinin verimli kullanılması konusunda hazırlanan broşüre göre, sadece aydınlatmada dikkat edilecek birkaç küçük ayrıntı bile önemli oranlarda elektrik tasarrufu yapılabiliyor.
Örneğin, akkor flamanlı 100 watt’lık (W) normal bir ampulle bir ailenin aylık tüketimi 100 kilovat saate (kWh) ulaşırken, aynı ışık akışını veren kompakt fluoresan ampul kullanıldığında aylık tüketim 20 kWh’ya kadar düşüyor. Türkiye’de tüketilen toplam elektrik enerjisi içinde aydınlatmanın payının yüzde 25 civarında olduğu düşünüldüğünde, bu, Türkiye genelinde ayda 1 milyar 120 milyon kWh’lık bir tasarruf anlamına geliyor.

AYDINLATMADA ENERJİ TASARRUFU
Broşüre göre, aydınlatmada enerji tasarrufu yapabilmek için şu unsurlara dikkat etmek gerekiyor:
Bir akkor lamba, kompakt fluoresan lamba ile değiştirildiğinde yüzde 80 kadar aydınlatma maliyeti azalır.
Eğer kullanıcının bütçesi bir defada bir çok fluoresan lamba almaya elvermezse, geride kalanları değiştirmek için aylık olarak sıraya konarak tamamlanması mümkündür.
Odadan ayrılırken lambalar kapatılmalıdır. Aile bireyleri odadan ayrılırken lambaları kapatmalarını hatırlatacak notlar konması faydalı olacaktır.
Gün ışığından mümkün olduğunca faydalanılmalıdır. Odalar doğal aydınlık avantajını daha iyi kullanacak şekilde düzenlenmelidir. Pencere yakınına bir masa ve sandalye yerleştirerek elektrik faturalarında gerçek bir azalma sağlanabilir.
Dış kapı ışıldakları halojen lambalarla değiştirilebilir. 50-90 watt’lık bir halojen lamba, iki kat fazla watt’lı standart bir reflektör lamba yerine takılırsa yine aynı aydınlatma elde edilir.
Lambaların ve armatürlerin periyodik olarak bakımları yapılmalıdır. İyi yapılmayan bakım sonucunda lamba üzerinde biriken tozlar faydalı ışık miktarını azaltır.
Duvarlar ve tavanlar açık renkli boya ile boyanmalı, dekorasyon eşyaları mümkün olduğunca açık renkli seçilmelidir.
Lamba ışık çıktısı verimli olarak kullanılmalıdır.
Daha fazla ışığa ihtiyaç duyulan bölümlerde çok sayıda düşük güçlü lamba yerine daha yüksek güçlü tek bir lamba kullanmak daha verimli bir aydınlatma sağlar.
Dekoratif lambalar ışığı sizin istemediğiniz yönlere gönderir. Açık renk, şeffaf gölgelikli abajurlar ışığı daha iyi geçirirler.
Zamanlayıcılar, fotoseller, ya da yaklaşım sensörleri vasıtasıyla aydınlatmanın kontrol edilmesi de enerji tasarrufu sağlar.

ELEKTRİK EV ALETLERİNDE ENERJİ TASARRUFU YÖNTEMLERİ
Buzdolabı: Buzdolaplarının verimli kullanılmasında öncelikle düzenli olarak bakım yaptırmak gerekiyor. Ayrıca, buzdolabının etrafının toz ve hava sirkülasyonunu etkileyici diğer maddelerden ve ısı kaynaklarından uzak tutulması gerekiyor.
Klimalar: İhtiyaçtan çok büyük bir klima enerji kaybına sebep oluyor. Evin güneş alan kısımlarının ağaçlarla gölgelenmesi, cam filmleri, pencere ve duvar tenteleri pasif soğutma yöntemlerinin uygulanması da klimanın soğutma yükünü azaltıyor, dolayısıyla daha az enerji kaybına sebep oluyor.
Ocak ve fırınlar: Eğer evde birkaç tane fırın varsa daima küçük olanı tercih edilmesi gerekiyor. Çok gerekli değilse ön ısıtma yapılmaması, yapılsa bile bu süre 10 dakikayı geçmemesi gerekiyor. Mikro dalga fırınlarda pişirmen 2-10 dakika, ısıtma ise 10-30 saniyede gerçekleşiyor, bu nedenle geleneksel fırınlara göre yüzde 66 daha az elektrik harcıyorlar.
Çamaşır makineleri: Yüksek sıcaklıkta yıkamak yerine ılık suyla yıkamak, durulamanın ise soğuk su ile yapılması gerekiyor. Ayrıca, yıkama programları tam kapasite çalıştırılmalı. Eğer mümkünse çamaşırlar dışarıda güneş ve rüzgardan yararlanarak kurutulmalı. Bu arada, önden yüklemeli makinalar, üstten yüklemeli makinalara göre daha az enerji tüketiyorlar.
Bulaşık makineleri: Bulaşık makinası yerleştirilirken çevresinde en az 5 cm boşluk bırakılarak, ısınmadan dolayı oluşan sıcak havanın kolayca dağılması sağlanmalı. Yaz aylarında ısı ve nemi azaltmak için sabah ve akşam saatlerinde yıkama yapılmalı. Bulaşıkları ön durulamaya tabi tutmak gereksizdir, gerektiği durumlarda sıcak su yerine soğuk su kullanılmalı. Bulaşıkların sanitasyonu için yüksek sıcaklıkta yıkama arzu edilmedikçe 55 derece su sıcaklığı yeterlidir. Tam kapasite dolmadıkça makine çalıştırılmamalı.
Elektrikli süpürge: Elektrikli süpürgenin torbası sık sık boşaltılmalı. Bu işlem, süpürgenin emme gücünü yükselteceğinden daha verimli ve daha çabuk temizlemeyi sağlıyor. Ayrıca yılda en az bir kez motor bölümü açılıp, buradaki toz ve pamukçukların temizlenmesi gerekiyor.

DİĞER EV ARAÇLARI
Küçük ekranlı televizyonlar büyük ekranlara göre daha az elektrik enerjisi tüketiyorlar. Ses düzeyinin düşük tutulması da elektrik enerjisi tüketimi azaltıyor.
Saç kurutma işlemi mümkün olduğu kadar havlu ile makina kullanmadan yapılması gerekiyor. Ortalama olarak, bir saç kurutma makinasının 10 dakika çalışması 60 watt’lık bir lambanın 3 saat yanmasına eşdeğer bir enerji tüketiyor.
Bu arada, akıllı sayaçlar ile puant tarifesinden yararlanarak, elektrik tüketiminin indirimli ücret tarifesi uygulanan zaman dilimlerine kaydırılmasıyla, aynı miktarda tüketilen elektrik için daha az ücret ödeniyor.

14 Şubat 2012 Salı

Turkey Energy Sector

The Turkish energy sector is widely seen as the most promising and attractive field of investment in the Turkish economy. The market experiences a transition into a competitive market structure in order to attract private sector investments. The energy market is witnessing rapid growth and liberalization process with the recent privatizations, licensing tenders and strategic partnerships. The sector has been remarkably active recently and offers major opportunities to investors.
Energy consumption in Turkey is low when compared with Western European countries. However, the large, young and increasingly urban population together with expected industrial development potential in Turkey represents a significant growth potential. Currently, Turkey is a major energy importer, as the increase in its energy consumption has outpaced domestic production. Substantial investment in the energy sector will be required in near future in order to meet the increasing demand in Turkey. The energy consumption in Turkey has reached a level of 102 million tons of oil equivalent, or 1,420 kg of oil equivalent per head in 2008 (which is still below the level of developed countries) with an increasing trend between 2004 and 2008. Given the slowdown in the economy since mid-2008, the increase in energy consumption slowed from 5.3 percent y-o-y in 2007 to 1.4 percent in 2008. The decline continued in 2009 with a fall of 5.3 percent due to the global recession; however an increase of 2.5 percent annually is expected between 2010 and 20131.
The Turkish electricity market is one of the fastest growing in the world. Installed capacity has continued to rise regularly between 1998 and 2009 from 23,354 MW to 44,766 MW respectively with a CAGR of 6.1 percent2. In line with the increase in the number of natural gas fired power plants and hydro electric plants, both constitute the highest share in energy resources with 34 percent each, followed by hard coal and lignite forming 24 percent together.3
Turkey’s domestic oil and gas production meets less than 3 percent of its energy requirements, making the country a major importer of oil and gas. 90 percent of Turkey’s crude oil is imported, mainly from Saudi Arabia, Iran, Iraq and Russia. 70 percent of domestically produced oil is provided by the state-run Turkish Petroleum Corporation (TPAO), with the remainder produced mainly by Royal Dutch/Shell. As regards natural gas, Turkey is dependent on imports from Russia which corresponded to 63 percent of the total in 2007. Other suppliers include Iran, which accounted for 17 percent and Azerbaijan for 4 percent of the total.4
The natural gas market in Turkey is shaped by the Natural Gas Market Law which was enacted in 2001. Accordingly, a gas release program was initiated and the transfer of the rights under 4.75 bcm (billion cubic meters) of BOTAS’s contracts (14 percent of actual gas imports) was completed. These rights were acquired by four private sector companies, which won the public tender and have now started gas imports. The state-owned pipeline operator and gas supplier BOTAS previously handled all oil and gas imports and owns the distribution infrastructure, though its dominant share of the market is planned to be further reduced in the coming years in line with Natural Gas Market Law. The share of the private sector in gas imports and wholesale activities should thus rise as the share of the state (BOTAS) reduces.
Coal is mainly used for power generation in Turkey. 30 percent of the total primary energy consumption in Turkey is derived from coal. Only one-half of the coal used is produced domestically in Turkey which makes Turkey's coal market dependent on imports. The coal market is largely considered to be a monopoly operated by Turkish Coal Works (TKI) and Turkish Hard Coal Enterprises (TTK) although minor parts of production, processing and distribution activities are contracted to the private sector.
Ongoing transformation and liberalization of the energy markets has led to increased private investments,
from both domestic and foreign investors.
State-owned generation and distribution assets are to be privatized, new power plants are to be built by the
private sector, tenders for licenses in natural gas distribution are to be held and certain natural gas import
agreements of the state are (as described above) to be transferred to the private sector.
In the past five years, Turkey has accommodated an efficient investment environment as many foreign
investors have made greenfield investments, formed partnerships with local players and acquired stateowned
and private companies. Turkey has also a significant potential for renewable energy. Due to
substantial renewable energy resources and recent developments in renewables legislation and
liberalization in the electricity market, there is a suitable environment for renewable energy investments. The
renewable energy sector is further analyzed in ISPAT’s “Environmental Technologies and Renewable
Energy Industry Report”.

CLEAN ENERGY TO TURKEY

CLEAN ENERGY TO TURKEY


Trends and opportunities
The market

Although Turkey has an abundance of renewable energy sources and could in theory essentially provide all of its own requirements from indigenous sources; it is in reality an energy importer. The country’s main electricity sources are from imported gas, lignite, oil, and coal, while 12 per cent of its supply is from renewable energy sources mainly hydro, biomass and geothermal and only 0.2 per cent from the wind.

By the end of 2008, total primary energy consumption in Turkey has equalled to 106, three million tonnes of oil. Natural gas is in the front rank with 31, eight per cent in the allocation of the said supply to resources. The natural gas consumption is followed by the oil at the rate of 29, nine per cent, domestic coal at the rate of 15, five per cent, and by 14 per cent at the rate of imported coal.

Turkey has a total installed capacity of approximately 40,000MW from all energy sources for electricity. Currently, electricity is mainly generated using thermal power plants (which consume coal, lignite, natural gas and fuel oil), geothermal energy and hydropower plants. Turkey has no large oil or gas reserves. The main indigenous energy resources are lignite, hydro and biomass.

The Turkish government is progressively adopting new, long-term energy strategies to reduce the share of fossil fuels in primary energy consumption, so the development and use of renewable energy sources and technologies are increasingly encouraged and supported through further incentive and subsidy schemes. The Ministry of Energy recently announced that around $120 billion will be invested by 2020 in the renewable energy sector in Turkey, and government will introduce new legislation to encourage private investors to tap the country's considerable renewable energy potential.

With the signing of the Kyoto protocol to reduce greenhouse gases in February 2009, Turkey has shown its commitment to develop its rich renewable energy resources.

The primary renewable energy resources (RER) in Turkey are:

hydropower
solar
wind
geothermal
biomass
biogas
The most significant developments in renewables have been observed in wind, hydropower and geothermal.

Hydropower

Turkey has significant hydro-electric power resources, with more than 100 plants and total installed generating capacity of 12.6GW. Turkey is also developing a great deal more hydro-power plants, especially as part of the US$32 billion south-eastern Anatolia Project along the basin of the Tigris and Euphrates rivers. This is considered one of the most ambitious water development projects ever undertaken, with Turkey building 22 dams, 19 hydro-electric power stations (with around 7.5GW of generating capacity), and an expansive network of tunnels and irrigation canals covering 1.7 million hectares of land. The entire project is scheduled to be completed by 2010.

Business Monitor International (BMI) is forecasting hydro-electric power generation rising from around 42twh in 2008 to 52twh by 2013.

Solar

Both photovoltaic and solar-thermal systems could be used to great effect in Turkey, considering the yearly average solar radiation of 3.6kWh/m2-day and the total yearly radiation period of approximately 2640h- more than sufficient for solar thermal applications. Despite this huge potential, flat-plate solar collectors for domestic hot water production in coastal regions are the only real use of solar energy.

Turkey's total solar energy potential is 35 Mtoe per year and solar energy production is expected to reach 602 kilo-tonnes of oil equivalent (Ktoe) in 2010 and 1,119 Ktoe in 2020.

Wind

Turkey is a prime candidate for large-scale wind energy development – it is in second place behind the UK in terms of powerful wind location and is believed to have technical wind potential of 88,000MW. Surrounded by the Aegean, Mediterranean and Black Seas, the coastal areas in Turkey have the strongest wind speed however; these areas are also the farthest from the transmission grid. Despite Turkey’s wind assets, renewable energy development from wind has been slow in development.

With a total installed capacity of 146MW at the end of 2007, only the past two years have witnessed rapid growth in this sector, 40 new wind farm projects (totalling approximately 1400MW) have already obtained licences and 751 licence applications (totalling approximately 78,000MW) are still awaiting approval. Some cities in Turkey have relatively high wind speeds. These have been classified into six wind regions with a low of about 3.5m/s and a high of 5m/s at 10m altitude, which corresponds to a theoretical power production of between 1,000 and 3,000kWh/ (m2yr). The most attractive sites are the Marmara Sea region, the Mediterranean Coast, and the Aegean Sea Coast.

Geothermal

Turkey has one-eighth of the world's geothermal potential and is ranked seventh in the world. The cost of electricity generated from geothermal reserves ranges from €0.03 to €0.10c/kWh, the bottom end of which is competitive with conventional systems. Data accumulated since 1962 shows that about 4,500MW of geothermal energy usable for electrical power generation may exist in high enthalpy zones. Heating capacity runs at 350MW, which is equivalent to 50,000 households, this can be increased to 500,000 households by 2010.

There are 11 other geothermal fields, all in far south-west Turkey, which may be suitable for geothermal power production. The Germencik-Aydın field in the Aydın Province is the most promising one. Power generation potential in this field has been estimated to exceed 100MW.

Turkey has unveiled plans to offer rights to develop 65 sites identified as having geothermal potential. This is being organised by Turkey's General Directorate of Mineral Research and Exploration, which has been developing Turkey's geothermal potential since 1962.

The first stage offering six sites close to the south-western Turkish cities of Aydin and Manisa opened in late August 2010. Each site has been given a nominal minimum capacity to be installed, with the expectation that operators can increase this by judicious development of the site.

The second and third offerings are for sites thought suitable for large-scale heating projects. The second includes 23 sites set aside for heating up to 30,000 residential buildings and up to 2,000 hectares of enclosed agricultural buildings, while the third stage is for 31 sites earmarked for thermal tourism facilities with an estimated maximum capacity of 100,000 beds.

Biomass

Biomass still represents a significant share of total energy consumption in Turkey, despite a drop from 20 per cent in 1980 to eight per cent in 2005. Fuel wood and animal waste are the main biomass fuels used for heating and cooking in many urban and rural areas. The total recoverable bioenergy potential was estimated at 16.92 Mtoe in 1998. This estimate is based on the recoverable energy potential from agricultural residues, livestock farming wastes, forestry and wood processing residues and municipal wastes. Total biomass production was 7.3 Mtoe in 2005 and is expected to be 52.5 Mtoe in 2030.

Wave power

The Turkish government recently announced offers of incentives for developers of wave power plants under a new renewable energy law currently under preparation; the Minister of Energy had completed work on a ‘wave power atlas’ of the Turkish coast, which he hoped private developers would make use of in designing wave power projects.

Opportunities

Turkey has great renewable energy potential and is keen to reduce its dependence on fossil fuels by increasing its use of RER. The wind sector is a good example for the increasing demand to understand the generation of electricity with renewable resources.

Energy Market Regulatory Authority (EMRA) has stated that 751 licence applications for RER electricity generation projects with a total capacity of approximately 78,000MW were pending approval in November 2007. It is expected that government will call for tenders for wind licences. A highly competitive market is emerging in Turkey and there will be further opportunities for foreign investors to enter, both as foreign direct investors and as partners with local companies that have already obtained generation licences.

Turkey is set to increase the guaranteed wholesale purchase price for electricity produced from renewable resources to better reflect investments required.

Turkey operates under a quota system in which power distributors and some electricity users in Turkey must obtain a set percentage of their power from renewable resources at or above these guaranteed prices. Electricity prices in Turkey's developing power market are generally set according to demand.

Several recent deals point to a growing interest by foreign investors in Turkey's renewable energy market as the country works to diversify its energy mix and reduce its dependence on imported natural gas. The US, Spain, Italy and Canada governments are signing MOUs on broad programs of cooperation in the areas of energy efficiency, renewable energy, and clean coal technology. The agreement will get countries working together on renewable energy projects, energy efficiency and in the exchange of information and experience in the energy sector.

13 Şubat 2012 Pazartesi

FIT in Turkey-Solar PV energy

After months of speculation surrounding the country’s solar feed-in tariff, Turkey has now made photovoltaic power generation subsidy payments law. Under the regulation, payments for renewable energy generation will be determined as dollar cent, as opposed to Euro cent, in Turkish Parliament.

Accordingly, prices for RES plants are as follows:

Solar: US$13.3 cents,
Biomass (including landfill gas): US$13.3 cents
Geothermal: US$10.5 cents
Hydroelectric: US$7.3 cents
Wind energy: US$7.3 cents

The feed-in tariff will also support concentrated solar power (CSP) and hybrid power plants.

These prices will be applied for ten years to those which apply for RES between May 18, 2005 and December 31, 2015. For companies beginning operation later than December 31, 2015, the FiT rates will be determined by the Council of Ministers.

The licensing will be arranged by the supervisory Energy Market Regulatory Board, taking into consideration of Interior Ministry, Energy and Natural Resources Ministry, and also State Hydraulic Works’ opinions.

Further, if the products utilized for the plants carry the ‘Made in Turkey’ stamp, additional credit will be given for five years after the facility’s establishing date. This support will be applied from US$0.4 to 2.4/kWh.

There is however a 600MW cap in place up until December 31, 2013. For applications later than that date, the Council of Ministers will be authorized to determine total installed power.

For the first decade, 85% discount will be applied for the power grid permission, lease, easement and certificate of occupancy fees for the facilities which will be established until December 31, 2015.

Merkezi sistemle ısıtılan binalarda ısınma ve sıcak su gider paylaşımı

MERKEZİ ISITMA VE SIHHİ SICAK SU SİSTEMLERİNDE ISINMA VE
SIHHİ SICAK SU GİDERLERİNİN PAYLAŞTIRILMASINA
İLİŞKİN YÖNETMELİK İLE İLGİLİ SORULAR VE CEVAPLARI


SORU:
TOKİ'den almış olduğunuz Merkezi sistemli inşaatı yapılmakta olan konutunuzda Isı Payölçer kullanımının zorunlu olup olmadığını, yada hangi konutlarda bu yönetmeliğin geçerli olduğu, yönetmeliğin geçerli olabilmesi için konut sayısı, adedi, alanı, vs. gibi konularda bu yönetmeliğin uygulaması için bir kriter var mıdır? diye sorulmaktadır.
CEVAP:
Yönetmeliğin Amaç ve kapsam başlıklı birinci maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; mevcut ve yeni yapılacak birden fazla bağımsız bölüme sahip merkezî veya bölgesel ısıtma sistemli ve sıhhî sıcak su sistemli binalarda, ısıtma ve sıhhî sıcak su giderlerinin, bağımsız bölüm kullanıcılarına paylaştırılmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemektir." ifadesi yer almakta olup buradan anlaşılabileceği gibi yeni yapılacak olan binalarda merkezi sistemin kuruluyor ise bu yönetmelik hükümlerine uyulması gerekmektedir. Yani merkezi sisteme sahip yeni yapılacak binalarda bağımsız bölüm sayısının birden fazla olması yeterlidir.
TOKİ'den almış olduğunuz bina mevzuatlar gereğince henüz yapı kullanım izin belgesi almamış ise; yönetmeliğin Mevcut binalarda alınacak tedbirlerin yapım süresi başlıklı GEÇİCİ BİRİNCİ MADDESİNDE de belirtildiği gibi "Bu Yönetmelik hükümlerinin merkezî ısıtma veya sıhhî sıcak su sistemine sahip mevcut binalar, inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar ve proje değişikliği gerektiren esaslı onarımlar ile mekanik tesisat değişikliği gerektiren binalar için uygulanabilir olan maddeleri uyarınca yapılması gereken iş ve işlemler, bina sahibi veya yöneticisi, bina yönetim kurulu, enerji yöneticisi ile işletmecisi tarafından, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ve geçici 6 ncı maddesi gereğince 2/5/2007 tarihi itibari ile beş yıl içinde yerine getirilir." hükmü gereğince, almış olduğunuz konut 2/5/2007 tarihinden önce inşaat ruhsatı almış ve projeleri de bu tarihten önce ısı ve sıcaklık kontrol ekipmanlarının kullanılacağı şekilde tasarlanmamış ise 2/5/2012 tarihine kadar bu sisteme geçmeleri zorunludur. Fakat inşaat ruhsatı 2/5/2007 tarihinden sonra alınmış ve projeleri bu tarihten sonra hazırlanmış ise bu sisteme göre yapılmaları 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununu gereğince gerekmektedir.
SORU:
Tüm toplu ısınma olan konutlarda bu yönetmelik zorunlu mudur?
CEVAP:
Eğer merkezi sistemli bina inşaat ruhsatı ve proje onayları 2/5/2007 tarihinden sonra ise yani bu tarih itibarıyla yeni yapılacak merkezi sistemli binalarda 627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununu gereğince ısı ve sıcaklık kontrol ekipmanlarının kullanımı zorunludur. Dolayısı ile bu sistemlerin kullanıldığı binalarda da gider paylaşımı için bu yönetmelik hükümlerine uyulması zorunludur.
Mevcut merkezi sistemli binalarda ise yine 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununu gereğince 2/5/2012 tarihine kadar bu sisteme geçmeleri zorunludur. Dolayısıyla da gider paylaşımı konusunda da bu yönetmelik hükümlerine uyulması zorunludur.
Yani konuyu mevcut ve yeni yapılacak merkezi sistemli binalar olarak değerlendirmek gerekir. Buna göre, yeni yapılacak merkezi sistemli binalarda zorunluluk 2/5/2007 tarihi itibarıyla varolmakta olup, mevcut merkezi sistemli binalarda ise 2/5/2012 tarihi itibarıyla bu sisteme geçmiş olunması gerekmektedir.
SORU:
Belli Bir sayıda konut malikinin onayı gerekli midir?
CEVAP:
Yönetmeliğin, Yönetim planının ve sözleşmelerin Yönetmeliğe aykırı hükümlerinin değiştirilmesi başlıklı ON DÖRDÜNCÜ MADDESİNE GÖRE "Merkezi ısıtma veya sıhhi sıcak su sistemine sahip binaların yönetim planının ve bölgesel ısı dağıtım ve satış şirketlerinin bağımsız bölüm kullanıcıları ile yaptıkları sözleşmelerin, bu Yönetmeliğe aykırı olan hükümleri üç ay içinde bu Yönetmeliğe uygun hale getirilir." yönetim planında bu yönde bir karar yoksa bile yönetim planının yönetmelik hükümlerine göre değiştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla yönetim planında yapılacak bir değişiklik için verilen sürede 3 ay olup buna göre yönetimin gereğini yapması gerekmektedir. Mevcut merkezi sisteme sahip binalarda bu sisteme geçilmesi için gerekli plan değişikliği yapılamaması halinde yasal anlamda yönetim bu noktada sorumlu olacaktır.
SORU:
18 daireli apartmanınızda bulunan merkezi sistemle ve her daire girişinde bulunan ısı sayaçları ile ilgili olarak;
1. Her dairenin ısındığı oranda ısınma giderine ortak olduğu, hiç kullanmayanın hiç ödemediği ifade edilmekte olup, 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'in hükümlerine göre her dairenin ısınma kullanıp kullanmamasına bakmaksızın belli oranlarda gidere ortak olması ifadesinin doğru olup olmadığı sorulmaktadır.
2. Isıtma sistemini kullanmadığınız halde yönetimin dediği üzere aylık 30 YTL ödemek zorunluluğunuzun doğru olup olmadığı,
3. Yönetime nasıl cevap vermeniz gerektiği konusundaki sorularınız ile ilgili olarak;
CEVAP:
1- 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'in Uygulamalar başlıklı Madde 5'in 5 ve 6 ncı paragraflarında; "(5) Tüketilen enerjiyi sınırlandırabilmek için merkezî ısıtma sistemi kullanılan binalarda TS EN 215’e uygun termostatik radyatör vanası kullanılır. (6) Merkezî sistemlerle ısıtma yapılan bağımsız bölümlerdeki mahal sıcaklıklarının asgari 15 °C olacak şekilde ayarlanır." ifadeleri yer almakta olup, yönetmelik, bir binada özellikle ara dairelerde yaşayan komşuların yaktığımız kadar ödeyeceğiz diye komple sistemlerini kapatarak komşularından enerji çalmalarını engellemek üzere sistemin komple kapatılmasına izin vermemektedir. Ancak, yine yönetmelik kullanılmayan dairelerde de aşırı gider israfını engellememek için daire iç mekan sıcaklıklarının ısıtılmayan iç mekan sıcaklığı olarak kabul edilen 15°C olacak şekilde termostatik vanalar ya da ısı ve sıcaklık kontrol ekipmanları ile (ki bu ısı ve sıcaklık kontrol ekipmanlarının merkezi ısıtma sistemli binalarda kullanımı 02 Mayıs 2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanununda zorunlu hale getirilmiştir.) sağlanmasını istemektedir. Dolayısı ile hiç kullanmayan hiç ısıtma giderine katılmayacak olması doğru değil zaten hem komşulardan enerji çalınmasının önüne geçilmesi hem de yine yönetmelik hükümleri doğrultusunda ortak mahal ve ısının kullanım mahallerine gelene kadar ki kayıplarının ve işletme masraflarının da (ki yönetmeliğe göre giderin %30'unu kapsamaktadır ve kullanım alanı oranında tüm kullanıcılara paylaştırılmak zorundadır.) kullanıcılara paylaştırılması gerekmektedir.
Konu ile ilgili tüm açıklamalar ve uygulama esasları 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'te bulunmakta olup, resmi gazetenin internet sayfasından yönetmeliğe ulaşılabilmektedir.
2- Isıtma sistemini kullanmadığınız halde aylık 30 YTL'lik sabit gider istenilmesi durumu ile ilgili olarak da, 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'in ısıtma ve sıhhî sıcak su gider paylaşımı hesaplaması başlıklı 8 nci maddesi 1 nci paragrafında; "(1) Merkezî ısıtma sistemlerinde toplam ısıtma giderlerinin % 70’i bağımsız bölümlerin ölçülen ısı tüketimlerine göre paylaştırılır. Toplam ısıtma giderlerinin % 30’u ortak kullanım mahalleri, sistem kayıpları, asgari ısınma ve işletme giderlerinden kaynaklı ısı giderleri olarak bağımsız bölümlerin kullanım alanlarına göre paylaştırılır." ifadesi yer almakta olup, buna göre her ay sabit gider tutarı toplam tüketimler üzerinden gider paylaşımları hesaplanması gerekmekte olup, bu hesaplama sonucu çıkan gider paylaşımı kullanıcılara bildirilmesi gerekmektedir. Size ait gider paylaşımının hesaplamasını ve buna göre payınıza düşen gider tutarını görmek isteyebilirsiniz yönetimden bu şekilde doğru olup olmadığını görebilirsiniz.
3- Yönetime vermeyi düşündüğünüz cevap için yukarı nasıl ulaşabileceğinizi ifade ettiğimiz 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'e ulaşarak incelemeniz ve sizinle ilgili konular için yönetmeliğin açıklamalarını okumanız gerekir ki uygulamada yönetmelik açısından bir aykırılık var mı yok mu daha net olarak görebilir ona göre itirazınızı yapabilirsiniz.
SORU:
Apartmanınızın Merkezi Isıtma sistemine sahip olduğu ve gider paylaşımı için ısı ve sıcaklık kontrol ekipmanlarının kullanımı ile ilgili olarak;
1- Hangi Firmaların Yetki belgesi aldığı,
2- Nasıl bir sistemin tercih edilmesinin uygun olacağı konularında Bakanlığımızdan bilgi istenilmektedir.
CEVAP:
İlk olarak 14 Nisan 2008 tarih ve 26847 (Mükerrer)sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Merkezi Isıtma Ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma Ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik'e göre Bakanlığımıza yetki belgesi için başvuruda bulunan firma sayısı beş olup 31 Mart 2010 günü gerçekleştirilen yetkilendirme töreni ile TECHEM Enerji Hizmetleri San. Ve Tic. Ltd şirketine, ISTA Enerji Hizmetleri Tic. Ltd. şirketine, TERMOSAR Isı Sistemleri San. Ve Tic. Ltd. şirketine, HONEYHOME Otomasyon Bilişim ve İnş. Tic. Ltd. şirketine ve TERMMARKET Isıtma Soğutma Pompa ve Teknik Malzeme San. Tic. Ltd. şirketine merkezi sistemlerde gider paylaşımı yetki belgeleri verildi.
İkinci olarak binanızın ve sisteminizin nasıl olduğunu bilemediğimiz için ve inceleme fırsatımız olmadığı için kullanılacak sistemle ilgili bilgi veremeyeceğiz. Ancak yönetmelik tüm sistemlere cevap verecek şekilde hazırlanmıştır.
Eğer binanızın ısıtma sistemi kolonlu şekilde ise (yani her odada ayrı kolonlar geçiyorsa) o zaman ısı pay ölçerlerin kullanımı uygun olacaktır. Bunlarında ya petek üzerine ya da petek girişine monte edilen tipleri mevcuttur ki bu aşamada seçim kullanıcıya bırakılmıştır.
Eğer binanızın ısıtma sistemi daire önlerine kolonlarla daire içlerine ise tek bir ana hat ile yerden yada süpürgelik üzerinden dağıtımla yapılıyor ise bu durumda da daire girişine ısı ölçer(kalorimetre) takılabilir, alttan dağıtım yada yerden ısıtma ise kolektör üzerindeki hatlara pay ölçer takılarak yada ön ödemeli sistem denilen daire girişlerine takılan ön ödemeli ısı ölçerler ile sağlanabilmektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi binanızın sistemi incelenmeden nasıl bir çözüm sunulacağı konusunda bilgi verilmesi mümkün değildir. İfade edilmeye çalışılan sistem çözümleri de sadece tarafınıza bilgi amaçlıdır.
Son olarak konu ile ilgili tarafınıza danışmanız için firma bilgileri vermemiz isteniyor. Bir kamu kurumu olarak firma bilgileri vererek yönlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. Bu sebeple firma ismi veremiyoruz. İnternet üzerinden araştırma yapıldığında zaman çeşitli firmalara ulaşılabilmektedir. Sadece yukarıda da belirttiğimiz gibi yetki belgesi için başvuruda bulunan firmanın bilgilerini verebilmekteyiz.
SORU:
Boş olan dairede ki ısınma giderlerinin paylaştırılmasına ilgili olan ‘’Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik’de bu sorun nasıl değerlendirilmiştir?
Cevap:
14 Nisan 2008 tarih ve 26847(Mükerrer)sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘’Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik’’de Uygulamalar başlıklı Madde (5) 6nci paragrafında; ‘’(6)Merkezî sistemlerle ısıtma yapılan bağımsız bölümlerdeki mahal sıcaklıklarının asgari 15 °C olacak şekilde ayarlanır’’. Bu madde gereğince boş olan dairenizi en az 15 C de ısıtmanız gerekmektedir. Bu sistemde hesaplama yöntemi iki şekildedir. Bu da Yönetmeliğin Isıtma ve Sıhhi sıcak su ve gider paylaşımı hesaplaması başlıklı Madde (8) 1nci paragrafında Isı ölçerlerin ya da ısı sayaçlarının kullanılması durumunda nasıl bir hesaplama yapılacağı belirtilmiştir.
SORU:
Bakanlığımız tarafından yayınlanan “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına Ait Yönetmelik” ilgili yetkilendirilmiş şirketlerin başvurusu sırasında izlenecek yolu nasıldır ?
Cevap:
14 Nisan 2008 tarih ve 26847(Mükerrer)sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik’’de Yetkilendirilmiş Kuruluşların Özellikleri başlıklı Madde (10) 1nci paragrafında; “Ölçüm ve gider paylaşım belgesi düzenleyecek şirketin yetkilendirilmesinde müracaatta bulunan şirketten merkezinin bulunduğu ili belirten dilekçeye ekli olarak aşağıdaki belgeler istenir”.
a-Şirketin, Ticaret veya sanayi Odası sicil kaydı.
b-Şirketin, Yönetmelik hakkında faaliyetlerinin bulunduğunu gösterir Türk Ticaret Sicili Gazetesi.
c-Şirketin, ölçülen verileri en az 5 yıl süre ile dijital ortamda saklayacak imkana sahip olduğuna dair beyan belgesi
d-Şirketin bünyesinde en az bir makine mühendisi olmak üzere, üniversitelerin mühendislik fakültelerinden mezun olan en az üç adet teknik personel ile ölçüm ve gider paylaşım belgesi düzenleyecek kadar eğitimli diğer personellerinin eğitim durumunu gösteren diplomalarının onaylı suretleri, nüfus kayıt örnekleri ve ikametgâh ilmühaberleri ile yeterli teknik donanıma sahip olduğuna dair beyan belgesi.
Yukarıda ki belgeleri tamamladıktan sonra hangi ilde yapacaksanız onu belirten bir dilekçeyle müracaatınızı Bakanlığımıza yapabilirsiniz.

SORU:
Bakanlığımız tarafından yayınlanan “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına Ait Yönetmelik” gereği mevcut binalarda bulunan merkezi ısıtma sistemlerinden bu sistemlere geçiş süreci ile ilgili usul ve esaslar nasıldır?

CEVAP:
Yönetmeliğin Yönetim planının ve sözleşmelerin Yönetmeliğe aykırı hükümlerinin değiştirilmesi başlıklı on dördüncü maddesinin göre yönetim planında bu yönde bir karar yoksa ve buna göre yönetim planının yönetmelik hükümlerine göre değiştirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple yönetim planında yapılacak bir değişiklik için verilen süre 3 ay olup ve sistem için gerekli iş işlemlerin yapılması yönünde olmasıdır.
Yine Yönetmeliğin Mevcut binalarda alınacak tedbirlerin yapım süresi başlıklı geçici birinci maddesine göre ve 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununun 6 ncı ve 7 nci maddeleri gereğince 2/5/2007 tarihi itibari ile beş yıl içinde sistem için gerekli tüm işlemler yerine getirilir. Bu Yönetmeliğin zorunluluğu 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu gereğidir. Bundan dolayı Kanuna muhalefetten Türk Ceza Kanunu gereği yaptırımı bulunmaktadır
















BEP YÖNETMELİĞİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORU VE CEVAPLAR

SORU:
Madde 13-(3) de bahsedilen “toplam kullanım alanının 2.000 m2’den büyük olması…” ibaresinde geçen “toplam kullanım alanı” tanımı nedir?
CEVAP:
Madde 13-(3)’de belirtilen “Toplam Kullanım Alanı” ibaresi ile; Yönetmeliğin
Madde 4 (1) rr) alt bendinde de belirtildiği üzere “Toplam Kullanım Alanı” ibaresi ile; “Binanın inşa edilen ve kullanılabilen tüm bölümlerinin; duvarlar, kolonlar, ışıklıklar, giriş holleri, açık çıkmalar, hava bacaları, saçaklar, tesisat galerileri ve katları, ticari amaçlı olmayan ve binanın kendi ihtiyacı için otopark olarak kullanılan bölüm ve katlar, yangın merdivenleri, asansörler, tabii zemin terasları, kalorifer dairesi, kömürlük, sığınak, su deposu ve hidrofor dairesi çıktıktan sonraki alan” ifade edilmektedir.
SORU:
Kullanım alanı 1000 m2’yi geçen yerlerde sobalı ısıtma yapılabilir mi?
CEVAP:
Madde 13-(3) de “Yeni binalarda; yapı ruhsatına esas olan toplam kullanım alanının 2.000 m2 ve üstünde olması halinde merkezi ısıtma sistemi yapılır.” ibaresi bulunduğundan kullanım alanı 1000 m2’yi geçen ve 2.000m2’den az olan yerlerde sobalı ısıtma yapılabilir. Ancak kullanım alanı 2.000 m2’yi geçen yerlerde ise yönetmelikte de belirtildiği gibi sobalı ısıtma yapılamaz.
SORU: Zemin katında iş yeri, üst katında konut olan binalarda kullanım saatlerindeki farklılıktan doğan ısıtma problemlerini çözümleme adına bu tür yerlerde iş yerleri ferdi olarak ısıtılabilir mi?
CEVAP:
Bina kabuğu bir bütündür. İmar yönetmeliğine göre, “Kullanılabilen tüm katlar” deyiminden konut, işyeri, eğlenme ve dinlenme yerleri gibi oturmaya, çalışmaya, eğlenmeye ve dinlenmeye ayrılmak üzere yapılan bölümler ile bunlara hizmet veren depo ve benzeri alanlar anlaşıldığından anılan işyerleri ferdi olarak ısıtılamaz. Ancak çözüm olarak ara katlara ısı yalıtımı yapılabilir.
SORU:
Madde 20-(6)’ da “10.000 m2’nin üzerindeki binalarda ısıtma, soğutma, havalandırma ve aydınlatma için bilgisayar kontrollü bina otomasyonu zorunludur.” ifadesi bulunmaktadır. Bunun niteliği nasıl olacaktır?

CEVAP:
Madde 20-(6)’da bulunan “bilgisayar kontrollü bina otomasyon sistemi” ibaresi ile bütün sistemleri tek bir noktadan kontrol edebileceğiniz bir otomasyon sisteminin kurulması belirtilmektedir. Bu otomasyon sisteminin niteliği otomasyon sistemini tasarlayanlarca belirlenecektir.

SORU:
Bir parsel içerisinde birden fazla blok mevcutsa, blokların toplam alanı mı hesaplanacak yoksa tek blok olarak mı hesaplanacaktır?
CEVAP:
Bir parsel içinde yapılacak bloklar ayrı ayrı yapı ruhsatı alacaklarsa tek bina olarak değerlendirilecek, eğer bir parselde yapılacak bloklar için tek bir yapı ruhsatı alınacaksa toplam blokların alanı hesap edilecektir.
SORU:
2.000 m2 üzeri ticari amaçlı binalar (banka, market,büro, vb.) merkezi ısıtma amaçlı olarak VRF, VRV sistemi ile projelendirilebilir mi?
CEVAP:
2.000 m2 üzeri ticari amaçlı binalarda (banka, market, büro,vb) merkezi ısıtma amaçlı olarak VRF, VRV sistemi ile projelendirilmesi ile ilgili, BEP Yönetmeliğinde bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak VRF ve VRV sistemleri merkezi sistemin bir parçasıdır. Sıcak bölgelerde hem soğutma hem de ısıtma ihtiyacını gidermek için bu sistemler uygulanabilir. Hatta kaskad sistemiyle ısıtma yapılan binalar merkezi sistem olarak sayılmaktadır.
SORU:
2.000 m2 altında iş yerlerinde (dükkan, lokanta, market v.b.) ısıtma amaçlı olarak split klima ile çözülebilir mi?
CEVAP:
2.000 m2 altında iş yerlerinde (dükkan, lokanta, market v.b.) ısıtma ihtiyacının split klima ile çözülmesine ilişkin BEP Yönetmeliğinde bir hüküm bulunmamaktadır. 2.000 m2’nin altındaki binalarda ısıtma amaçlı olarak herhangi bir sistem kullanılabilir.
SORU:
2.000 m2 altındaki konutlarda ısıtma olarak split klima yapılabilir mi?
CEVAP:
2.000 m2 altındaki konutlarda yine ısıtma ihtiyacının split klima ile çözülmesi ile ilgili BEP Yönetmeliğinde bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak split klima ile sadece bir mahal ısıtılabilir. Oysa bir konutta en az 5-6 mahalin ısıtılması gerekir. Split klima kullanılması halinde çok yüksek bir enerji tüketimine sebep olunur.
SORU:
Enerji Kimlik Belgesi verilmesine ne zaman başlanacaktır?
CEVAP: .
Enerji Kimlik Belgesi verilmesine 1 Temmuz 2010 tarihinden itibaren başlanacaktır
SORU: 2.000 m2 kullanım alanından düşük m2’li binalar için ferdi sistem yapılması ile ilgili bir zorunluluk var mıdır?
CEVAP: 2.000 m2 kullanım alanından düşük m2’li binalar için ferdi sistem yapılması ile ilgili bir zorunluluk bulunmamaktadır. 2.000 m2 altındaki binalar ferdi veya merkezi ısıtma sistemi yapabilirler.
SORU: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesinden itibaren, Yönetmeliğin denetimi kimler tarafından yapılacaktır? Bu denetimlerin yapılabilmesi için Bakanlığınız tarafından herhangi bir lisans verme işlemi yapılacak mıdır? Bu yetkiyi alan şirketler Yönetmeliğin uygulamasının takibini yapabilir mi?

CEVAP: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin 25nci maddesi gereğince “Enerji Kimlik Belgesi vermeye yetkili kuruluşlar tarafından hazırlanır ve ilgili idarece onaylanır.” Enerji Kimlik Belgesi vermeye yetkili kuruluşların açılımı Yönetmeliğin 4ncü maddesinin (j) fıkrası gereğince “Yeni tasarlanan binalar için; binanın tasarımında görev alan yetkili mimar ve mühendisleri, mevcut binalar için enerji verimliliği danışmanlık şirketlerini” ifade eder. Denetlemeye yetkili kuruşlar ise Yönetmeliğin 4ncü maddesinin (oo) fıkrası gereğince “Enerji kimlik belgesine göre binanın enerji tüketen ekipmanlarının, ilgili raporlarda belirtilen periyotlarda ilgili standartlarda belirtilen ve sistemin gerektirdiği periyodik kontrole, teste ve bakıma tabi tutulup tutulmadığının denetlenmesini yapacak olan ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kurum veya kuruluşları” ifade eder. Enerji Kimlik Belgesi düzenlemeye yetkili olmak için Enerji Verimliliği Kanunu gereğince Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğünün yetkilendirdiği üniversiteler, Mühendis Odaları, Enerji Verimliliği Danışmanlık Şirketleri tarafından verilecek eğitimlere katılmak zorunluluğu vardır.
SORU:
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği gereği, binalardaki mevcut bulunan merkezi ısıtma sisteminden bireysel ısıtma sistemine dönüştürmek için gerekli usul ve esaslar nasıldır?
Cevap:
Enerji Verimliliği Kanunun 16ncı maddesi gereğince, 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 42 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kat maliklerinden birinin isteği üzerine ısı yalıtımı, ısıtma sisteminin yakıt dönüşümü ve ısıtma sisteminin merkezi sistemden ferdi sisteme veya ferdi sistemden merkezi sisteme dönüştürülmesi, kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine yapılır. Ancak toplam inşaat alanı ikibin metrekare ve üzeri olan binalarda merkezi ısıtma sisteminin ferdi ısıtma sistemine dönüştürülmesi, kat maliklerinin sayı ve arsa payı olarak oybirliği ile verecekleri karar üzerine yapılır. Bu konuda yapılacak ortak işlerin giderleri arsa payı oranına göre ödenir. Merkezi ısıtma sistemlerinde ısınma giderlerinin paylaştırılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.
Isıtma sisteminin merkezi sistemden ferdi sisteme veya ferdi sistemden merkezi sisteme dönüştürülmesine karar verilmesi halinde, yönetim planının bu karara aykırı hükümleri değiştirilmiş sayılır." denilmekte olup, buradan da anlaşılacağı üzere merkezi sistemden ferdi sisteme(kombi sistemi) geçmek için oy birliğiyle karar verilmesi gerekmektedir. Apartman sakinlerinden birinin itirazı halinde merkezi sistemden ferdi sisteme dönüşüm sağlanamaz.
Ayrıca yine Bakanlığımızın yayınlamış olduğu “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına Ait Yönetmelik” uygulandığı takdirde her bağımsız bölüm sahibi kullandığı enerji miktarı kadar ödeme yapacaktır.
SORU:
BEP Yönetmeliği Gaz Dağıtım Şirketleri’ne hangi görevleri vermektedir?
Cevap:
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde doğalgaz şirketleri ile ilgili direkt bölümler bulunmamaktadır. Ancak sözkonusu Yönetmelik esasları doğrultusunda hazırlanarak Belediye tarafından onaylanmış mekanik tesisat projelerinin uygulanmasını doğalgaz şirketlerinin şartnamesine uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.
SORU:
Doğalgaz şirketleri 2.000 m2 üzerindeki binalarda merkezi sistem olmayan projeleri işleme sokmuyor. Bu konuda doğalgaz şirketlerinin yetkileri nelerdir?
CEVAP:
BEP Yönetmeliğine göre 2.000 m2 üzerindeki binaların merkezi sisteme uygun olup olmamasının kararını belediyeler verir. Belediyelerin onayladığı mekanik tesisat projelerine doğalgaz şirketleri sistem açısından müdahale edemezler. Hangi sistem uygulanacaksa ona göre işlem yapılır.
SORU:
01.04.2010 tarihi itibari ile 2.000 m2 üzerindeki binalar merkezi sistem olarak yapılacaktır. Yapı ruhsatı almamış ancak 01.04.2010 tarihinden önce yapı ruhsatı için müracaat etmiş ve projeleri de buna göre hazırlanmış binalar bu yönetmelik esaslarına uyacaklar mı?

CEVAP:
01.04.2010 tarihi itibari ile yapı ruhsatı almak için müracaat edenler bu yönetmelik esaslarına uymak zorundadırlar.
SORU: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin 1 Temmuz 2010 tarihine ertelenmesi söz konusu mudur?

CEVAP: Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği 05.12.2009 tarihinden itibaren zaten yürürlüktedir. 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazetede de Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır. Ancak enerji kimlik belgesi verilmesi işlemlerine; hesaplama yönteminin, yazılım programının denemeleri ve Belediyelerin ve yetkili kullanıcıların eğitilmesi sebebiyle 01.07.2010 tarihinde başlaması hedeflenmektedir.

SORU: Yönetmeliğin 01.07.2010 tarihine kadar yerel yönetimin inisiyatifinde uygulanması söz konusu mudur?
CEVAP:Hayır, yönetmelik esasları uygulanacaktır.

SORU: Yönetmelikte bahsi geçen net kullanım alanının 1000 m2 den 1500 m2 ye çekilmesi gibi bir durum söz konusu mudur?
CEVAP: Konu ile ilgili çalışmalar yürütülmüş Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Buna göre, “Yeni binalarda; yapı ruhsatına esas olan toplam kullanım alanının 2.000 m2 ve üstünde olması halinde merkezi ısıtma sistemi yapılır.” ifadesi yer almaktadır.
.
SORU: Kazan dairelerinin boyutlandırılmasında mevcut hesaplar eski kazanlar göz önünde bulundurularak yapılmış olup teknolojinin gelişimiyle kazan boyutları küçülmüştür(duvar tipi yoğuşmalı kazanlar).Bu nedenle kazan dairesinin boyutlandırılması neye göre yapılmalıdır?

CEVAP: Teshin merkezinin dizaynı proje müellifi tarafından ilgili standartlarına göre belirlenir. Mevcut durum, daha önceki uygulamalardan farklı değildir. Sistem cihazları küçüldükçe kazan dairesi ebatları da enerjinin etkin kullanımı prensibine uymak şartı ile ihtiyacı karşılayacak şekilde küçülebilir.

SORU: Enerji kimlik belgesini bu aşamada proje müellifleri mi dolduracaktır? Enerji sınıfları neye göre belirlenecektir?
CEVAP: Enerji kimlik belgesini yeni binalarda yetki almış proje müellifleri, eski binalarda EVD şirketleri tarafından hazırlanacaktır.. Enerji sınıfları, hesaplama yöntemi tarafından belirlenecektir. Yeni binalarda D sınıfının altında yer alan projelere ruhsat verilmeyecektir.
Yönetmelik Madde 26/A’da belirtildiği üzere “Bakanlık, Enerji Kimlik Belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlarda görevli olan mühendis ve mimarların bu Yönetmeliğin uygulaması ile ilgili eğitim ve eğitim sonunda yapılacak sınav kriterlerini tebliğ ile yayımlar. Eğitimler, Bakanlık ile Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünün yetkilendirdiği üniversite, meslek odaları ve ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılacak protokole göre bu kuruluşlarca yapılır. Yapılan eğitimler sonunda Bakanlık tarafından yapılacak veya yaptırılacak sınavda yüz üzerinden en az yetmiş puan alanlara enerji kimlik belgesi düzenlemek üzere yetki belgesi verilir.” ifadesi yer almaktadır.

SORU: Sıcak su ihtiyacının karşılanması merkezi boyler sayesinde mi yoksa termosifonlarla mı karşılanacaktır? Görüşleriniz nelerdir? Belirli bir m2 veya kapasite öneriniz var mı?

CEVAP: Sıcak su sistemleri ile ilgili konu yönetmelik madde 19 (3)’de açıkça belli olup konutlarda herhangi bir mecburiyet bulunmamaktadır. Ancak 2.000m2 üzerindeki otel, hastane ve yurt gibi binalarda mecburidir. Merkezi sıcak su temini mecburidir.

SORU:Önemli tadilat nedir?
CEVAP: Önemli tadilat: Binada cephe, mekanik ve elektrik tesisatı gibi enerji tüketimini etkileyen konularla ilgili toplam tadilat maliyetinin, binanın emlak vergisine esas değerinin % 25’ini aştığı tadilatları ifade eder.
SORU:
Yapı ruhsatı ve yapı kullanım izin belgesi yürürlükteki mevzuat uyarınca nüfus ve adrese dayalı olarak tanzim edildiğinden ve her yapının kapı, bina numarası ayrı olduğundan mimari projelerine uygun olarak ayrı ayrı ancak aynı ruhsat numarası ile düzenlenmektedir. Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğine göre aynı parselde bulunan 4 bloktan oluşan ve aynı ruhsat numarası ile ayrı ayrı ruhsat verilen projemiz tek bina olarak mı yoksa ayrı ayrı bina olarak mı değerlendirilir? Konu hakkındaki görüşlerinizi rica ediyorum.
CEVAP:
Bir parsel içinde yapılacak bloklar ayrı ayrı yapı ruhsatı alıyor ise ayrı ayrı bina olarak değerlendirilir. Aynı ruhsat numarası alsa dahi binalar aynı zamanda bitmeyebilir. İlk blok birinci yılın sonun da biterken ikinci blok belki üçüncü yılın sonunda bitecektir. Bu durumda ilk bloğa kullanım izni verilecek ise bu blok BEP Yönetmeliğince ayrı bina olarak kabul edilir. Dolayısıyla BEP Yönetmeliği açısından ruhsat sayısı değil her bir bloğa ait ayrı birer ruhsatın varlığı esastır. Eğer parselde birden fazla bina var ve bunlar içinde tek bir ruhsat düzenleniyor ise bu durumda bu binaların toplam kullanım alanları esas alınır. Çünkü bu binaların kullanılmaya başlayabilmeleri için (kullanım izni alabilmeleri için) tamamının bitirilmesi gerekir.
Sonuç olarak eğer tek parselde yapılan birden fazla bina var ise ve her blok için ayrı ruhsat tanzim ediliyor ise tanzim edilen ruhsat baz alınarak kullanım alanı çıkartılmalı ve bu kullanım alanına göre BEP Yönetmeliği hükümleri işletilmelidir.
SORU:
Binalarda Enerji performansı yönetmeliğinin Tanımlar ve Kısaltmalar başlıklı 4 üncü maddesinin rr bendinde;
“Kullanım alanı: Binanın inşa edilen ve kullanılabilen tüm bölümlerinin; duvarlar, kolonlar, ışıklıklar, giriş holleri, açık çıkmalar, hava bacaları, saçaklar, tesisat galerileri ve katları, ticari amaçlı olmayan ve binanın kendi ihtiyacı için otopark olarak kullanılan bölüm ve katlar, yangın merdivenleri, asansörler, tabii zemin terasları, kalorifer dairesi, kömürlük, sığınak, su deposu ve hidrofor dairesi çıktıktan sonraki alanı”
İfadesi yer almakta olup, yine aynı yönetmeliğin 13 ncü maddesinin 3 üncü fıkrasında;
“Yeni binalarda; yapı ruhsatına esas olan toplam kullanım alanının 2.000 m2 ve üstünde olması halinde merkezi ısıtma sistemi yapılır.”
Denilmekte olup, yapı ruhsatında belirtilen alan yapı inşaat alanı olduğu kullanım alanı tanımı ile 13/3’ündeki ifade çelişki oluşturmuyor mu? Bilgi vermenizi arz ederim.
CEVAP:
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin 13/3 maddesinin uygulanması için öncelikle binanın yönetmelik tanımlarında da bahsedildiği gibi yeni bina tanımına uygun bina olması gerekmektedir.
Bunu sağlayan bina veya binalarda ise her bir bina için ayrı bir yapı ruhsatı var mı yoksa birden fazla bina için tek bir ruhsat mı çıkartılmış bu incelenmelidir. Yönetmeliğin uygulanması açısından yapı ruhsatı esastır.
Yapı ruhsatı üzerinde bulunan yapı inşaat alanından tanımlar maddesinde belirtilen kullanım alanı tanımında çıkartılması gerekliliği sayılan mahallerin çıkartılmasından sonra yapı ruhsatına esas kullanım alanı kalacağından tanım ile 13/3 maddesi hükmü arasında bir çelişki bulunmamaktadır.
Uygulamanın da bu doğrultuda yapılması gerekir.

Renewable Energy at Turkey

Renewable Energy

Turkey has substantial amount of renewable energy potential and the
utilization rates are growing. Hydro, wind and solar energy resources are
the major portions of renewable portfolio.
Renewable Potentials
Hydro (economic) :160,000 GWh/a.
Hydro (technical pumped) :7,300 MW,
Wind :48,000 MW
Solar :380,000 GWh/a. (equivalent to the annual
production of 56,000 MW natural gas power
plant) solar electricity potential.
Turkey gives significant importance to encourage the energy production
using renewables in a cost effective manner. Renewable targets defined
by Energy Strategy Paper as follows:
􀂃 30% of total electricity production from renewable energy until 2023,
􀂃 The whole economically usable hydropower potential of Turkey will be
provided for generating electrical energy until 2023,
􀂃 600 MW geothermal energy will be implemented by 2023,
􀂃 20,000 MW wind energy will be in operation in 2023.
Developing of legislative infrustructure in Turkey since 2005 for renewable
caused positive acceleration to the renewable energy investments in
Turkey.
􀂃 Installed wind power capacity of 18 MW at 2003 increased to 1,300 MW
today.
􀂃 Hydro power installed capacity exceeded 14,500 MW.
􀂃 A total capacity of 600 MW solar power plants will be developed by the
end of 2013 by private sector. Licensing prosedure has already been
started for power generation by solar.

Amendment on Law on Utilization of Renewable Energy Resources
for the Purpose of Generating Electricity

10-year guaranteed price has been given for renewable energy sources
as follows:
- Hydroelectric and wind power :7.3 US cents/kWh
- Geothermal power :10.5 US cents/kWh
- Biomass power (including landfill gas) :13.3 US cents/kWh
- Solar power :13.3 US cents/kWh

In the case of the RES licensed corporate bodies, which will be in
operation before December 31, 2015, produce the mechanical and/or
electro-mechanical parts in the country; additional price will be added to
the guaranteed price from the start of operation date of the plant.
Council of Ministers will determine the price and periods for renewable
based power plants after December 31, 2015.
Legislative infrustructure has been also improved to renewable based
electricity facilities developed by the real persons and legal entities up to
500 kW installed capacity is free of license

12 Şubat 2012 Pazar

Doğalgazda nasıl tasarruf edilir ? Isınmanın Ekonomisi

Doğalgaz nasıl verimli kullanılır?

Doğalgaz ile çalışan cihazlar, işletme maliyetlerini azaltır. Çünkü doğalgaz, diğer yakıtlara oranla en ucuz ve verimli olanıdır.
Bununla birlikte, doğalgazın verimli kullanılabilmesi için bazı kurallara uymak gerekir. Doğalgaz abonelerinin, ısıtma maliyetlerini azaltmak için uzmanların önerilerine kulak vermeleri gerekiyor.

EV ISITMASI
Çatı izolasyonunuz yetersiz ise izolasyonunuzu uygun bir şekilde yaptırınız. Çatınızdaki ısı kaybınız %20 civarındadır. Bu şekilde ısıtma maliyetinizi azaltabilirsiniz.
Sistemlerinize ısı ayarlı termostat monte ettirdiğinizde veya ısı ayarlı termostatı bulunan cihazlar kullandığınızda gaz tüketiminiz optimize olacaktır.
Kapı ve pencerelerinizi yeniden yaptırırken izoleli malzemeler tercih ediniz. Konutlardaki tüm ısı kaybının %15’i pencere ve kapılardan olmaktadır. Mevcut izolesiz kapı ve pencerelerinizin kenarlarındaki boşlukları pencere süngeri ile kaplayınız.
Doğalgaz sobası kullanıyorsanız, soba filtrenizi cihazı kullanmaya başladığınız mevsime girdikten sonra her ay kontrol ediniz, gerekiyorsa değiştiriniz.
Verimli kullanma oda konforu 19 derecedir. Oda termostatı olduğunda 1 derece düşer ve yakıt tüketiminde %6 tasarruf sağlanır.
Termostatınızı, bir günden fazla evden uzak kalacaksanız, kapatınız.
Sıcaklığın içeride kalması için geceleri perdelerinizin örtülü olması büyük enerji tasarrufu sağlar. Pencerelerinizden güneş çekildiği zaman perdelerinizi kapatınız.
Soğuk havalarda sıcaklığı içeride tutmak için duvar veya pencere klimalarının dış havayla temas eden bölgelerini engelleyiniz. Tüm ısı kayıplarının %10’u yeniden ısıtılmak zorunda olan hava hareketlerinden dolayı gerçekleşir. Fakat bacalı veya bacasız tipte doğalgaz cihazlarının bulunduğu ortamlarda bulunması zorunlu olan 100 cm2 net geçişli havalandırma menfezini kesinlikle kapatmayınız.
Radyatörleri mobilya ve benzeri eşyalar veya perdeler ile engellemeyiniz, kapatmayınız. Radyatörler örtülürse %15 yakıt tüketimi artar.
Doğalgaz tüketim cihazı satın almak istediğinizde verimi yüksek olanı tercih ediniz.
Pişirme ocağını ısınma amaçlı kullanmayınız.
Bulunduğunuz ortamın konfor şartlarına uygun olarak ısınma cihazını ayarlayınız.
Bacalı cihazları dolapların içerisine yerleştirmeyiniz. Bu durum cihazların ortamdan yanma havası almasını engeller ve yanma verimi düşer.

Yalıtımla ısınma verimini arttırın

SICAK SU
Sıcak Su Termostatınızı 50°C’ye ayarlayınız. Aşırı sıcak su sadece fazla enerji tüketmez aynı zamanda insan cildi için yanık tehlikesi oluşturacağı için sağlıksızdır.
Su ısıtma kontrol vanasını “pilot” konumuna getiriniz, eğer evden bir hafta veya daha fazla uzak kalacaksanız kapatınız.
Elle bulaşık yıkarken soğuk su ile durulama yapınız, bulaşık makinesinde yıkama yapıyorsanız makineyi tam dolu olarak çalıştırınız.
Sıva üstünden döşenmiş sıcak su borularının yalıtımını yapınız.
Yeni bir su ısıtıcısı alırken enerji verimi yüksek modelini tercih ediniz.

Isınmanın ekonomik yolları

OCAK VEYA FIRININ VERİMLİ KULLANILMASI
Eğer pişirme tarifinde belirtilmiyorsa fırınınıza ön ısıtma yapmayınız.
Fırın kapağını yemek pişirirken açmayınız.
Üst yakıcı alevini tencere veya tavanızın boyutu kadar açınız.
Pişirme başladıktan sonra yavaş yavaş kaynatınız.
Zaman ve sıcaklık talimatlarına uyarak pişiriniz.
Kullanılmayan ocak brülörlerini (gözlerini) kapatınız.
Pişirme esnasında yemek kaplarını kapalı tutunuz.
Pişirme ocağını ısınma amaçlı kullanmayınız.