16 Aralık 2011 Cuma

Enerji Dönüşümü

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ


Atıktan enerji elde edilmesi konusu , 2012 yılı ve sonrasında dünyada iklim değişikliği ile mücadelede düşük karbon ekonomilerine geçişin hızlandığı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yanı sıra atığın enerji olarak değerlendirildiği bir dönem olarak nitelendirildiğinde oldukça önem arz etmektedir.


Türkiye İstatistik Kurumu 'nun (TÜİK) yayımladığı 2008 yılına ilişkin ''Sera gazı Emisyon Envanteri'' sonuçlarına göre, 2008 yılında toplam sera gazı emisyonu karbondioksit eşdeğeri olarak 366,5 milyon ton olarak tahmin edildi.

2008 yılı emisyonlarında karbondioksit eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 76 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, ikinci sırayı yüzde 9 ile atık bertarafı aldı.


Endüstriyel işlemler ve tarımsal faaliyetler ise sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 7 paya sahip oldu. Karbondioksit eşdeğeri olarak 2008 yılı toplam sera gazı emisyonu 1990 yılına göre yüzde 96 artış gösterdi.

2008 yılında enerji üretimindeki karbondioksit emisyonları, toplam karbondioksit içindeki en büyük paya sahip oldu. Türkiye'de 2008 yılında toplam karbondioksit emisyonlarının yaklaşık olarak yüzde 91'i enerji üretiminden, yüzde 9'u endüstriyel işlemlerden kaynaklandı.


Metan emisyonlarının yüzde 59'unun atık bertarafından, yüzde 31'inin tarımsal faaliyetlerden, nitroz oksit emisyonlarının ise yüzde 72'sinin tarımsal faaliyetlerden kaynaklandığı görüldü. 2008 yılında enerji kaynaklı karbondioksit emisyonu incelendiğinde, toplam karbondioksit emisyonunun yüzde 36'sının çevrim ve enerji sektöründen kaynaklandığı, yüzde 19'unun sanayiden, yüzde 16'sının ulaştırma sektörü, geri kalan yüzde 21'inin ise diğer sektörlerdeki enerji üretiminden kaynaklandığı gözlendi. Bu verilere göre Sera Gazı Emisyonlarının başlıca 2 kaynaktan oluştuğu gözlemlenmektedir. Bunlar "enerji" ve "atık"lardır. 1990-2008 yılları arasında en fazla artışın olduğu bu iki kaynağı değişimlerindeki artışın temel sebebi ise, enerji tüketimindeki artış ve Atık Yönetim Sisteminin yetersizliğinden kaynaklandığı görülmektedir.



Avrupa Birliği Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü'nün Kentsel Katı Atık Yönetimi'nin iklim değişikliği üzerine olan etkilerine ait değerlendirme raporuna göre ise; kaynağında ayrıştırma ve geri dönüşüm sonrasında enerji elde edilmesi en az net sera gaz çıkışı veren yöntem olarak belirlenmiştir.

Kaynak : Gelcekaydınlanıyor

Enerji Veimliliği nedir ?

Enerji Verimliliği

Enerji verimliliği, tüketilen enerji miktarının, üretimdeki miktar ve kaliteyi düşürmeden, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirilmesidir. Daha geniş bir biçimde enerji verimliliği; gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıplarını önlemek, çeşitli atıkların geri kazanımı ve değerlendirilmesi veya ileri teknoloji ile üretimi düşürmeden enerji talebini azaltması, daha verimli enerji kaynakları, gelişmiş endüstriyel süreçler, enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerin bütünüdür.

Türkiye için büyümek ve gülcü bir ekonomiye sahip olmak yaşamsal bir öneme sahiptir. Büyümek icin sanayileşmeye, sanayileşme için ucuz, temiz ve kesintisiz enerjiye, enerji için ise finans, teknoloji ve insan kaynağına ihtiyacımız bulunmaktadır.

Endüstri çağını, bilgi çağını anlamaya, yakalamaya çalışırken yepyeni bir çağın eşiğine geldik. Bir çok uzmana göre bu çağa enerji ve iklim çağı deniyor. Endüstri çağı kömür enerjisinin buhara dönüştürülerek dişlilerin hareket etmesiyle başlamıştı. Petrolun tekerlekleri çevirmesinin, elektriğin bitlere dönüşmesinin arkasındaki gerçekleri anlamakta geciktik. Bu öyle bir gecikme oldu ki; kategorik olarak ülkemizi 3. dünya ülkesi veya iyimser yaklaşımla gelişmekte olan ülkeler sınıfında ikmale bıraktı. Bakiyesi üzerinde yaşadığımız imparatorluğumuz kömürün gücünü rakiplerine göre neredeyse 100 yıl sonra fark etmeye başladı. Petrolun 20. yüzyılın en büyük gücü olacağını ise anlayamadığı için yanlış cephelerde tüm enerjisini tüketti.

Düşük karbon ekonomisi veya yeşil ekonomi diyebileceğimiz bu yeni olguyu anlamak, kavramak, içselleştirmek ve sonsuz bir ihtirasla bu yeni yarışa katılmak ve var gücümüzle çalışmak zorundayız...

Son 10 yıllık performansımıza baktığımızda dış ticaret açığımızın yarısının, yani 154 milyar USD’lik tutarın enerji ithalatından kaynaklandığı görülecektir. Türkiye’nin ihracatını arttırdığı ölçüde ithalatı da artmaktadır. Ülkemizin bu kompozisyonu değiştirmekten başka çaresi yoktur. Bu kompozisyonun değişmesi için enerji eksenli sanayileşme ve kentleşme politikalarımızın gozden geçirilmesi şarttır. Türkiye OECD ülkeleri içinde 1000 USD GSYH için 0,38 TEP enerji kullanımı ile rakiplerine göre enerji yoğunluğu yüksek ülkeler içindedir.

Türkiye Sera Gazı Emisyonu
Enerji 258 Milyon Ton
Sanayi Prosesleri 27 Milyon Ton
Arazi Kullanımı ve Ormancılık 76 Milyon Ton
Atık 30 Milyon Ton
Tarım 16 Milyon Ton
TOPLAM 407 Milyon Ton
Türkiye CO2 salınımı en hızlı artan ülkelerdendir. Kyoto sonrası sera gazı azaltma taahhütleri düşünüldüğünde sektörlerimizi önemli zorluklar beklemektedir. Türkiye’nin muhtelif büyüme senaryolarına göre yapılan hesaplarda her yıl en az 12 milyar kWh ek enerjiye ve yılık 4-5 milyar USD yatırıma ihtiyacı olduğu öngörülmektedir. Bu yatırımların finansmanı tarifeler ve kamu alım garantileri üzerine kurulmuştur. Öte yandan dağıtım özelleştirmelerinde ödenen bedeller düşünülürse Türkiye sanayisi orta vadede ucuz enerji beklentisi içine girmeden rekabetçi olmanın yollarını bulmalıdır. Başta demir çelik, çimento,taş toprak işleme gibi enerji yoğun ihracatçı sektörlerimizde enerji girdi maliyetleri rekabet denkleminin en çapraşık değişkeni olmaya devam edecektir.


Taner Yıldız
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
“Türkiye, özellikle bu ülkenin idare edilmesi adına irade koyan hükümet; enerji verimliliği ile alakalı çalışmalar yapılması ve bunun yönetilmesi üzerine çalışmalar yürütülmesi gerektiğinin farkındadır.
Burada sivil inisiyatiflerin ve sivil toplum örgütlerinin bulunması son derece önemlidir. Tüketicilerin, ür eticilerin, siyasi iradenin, hükümetlerin ve politika koyucuların beraber olduğu bir ortamda ancak bu tur problemler çözülebilmektedir.
Bütün üretim kaynaklarını harekete geçirmek için yaptığınız işlemler aslında enerji verimliliği ile ilgili yapacağınız işlemlerden daha kolay değildir. Bir araştırmacımızın güzel bir sözü vardır. “Hemen yakın ağaçtaki yere en yakın olan seviyedeki meyveyi toplamaktır enerji verimliliği”. Bu değişimin topluma bir kültür olarak yerleşmesi gerekmektedir. Bunun sivil toplum inisiyatifleri ile yapılmasının ve bir kültür olarak yerleşmesinin büyük bir önemi vardır.”

Verimli Enerji Verimliliği

ENERJİ VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Tahminlere göre 2030’a gelindiğinde dünya nüfusunun %70’i şehirlerde yaşayacak. Tüm dünyada küçük şehirlerden büyük şehirlere/megapollere doğru büyük bir göç var. Kimilerine göre bu modernitenin yeni bir evresi. İnsanoğlunun buharın gücüyle makine kollarını çevirmeyi öğrenmesinden bu yana, bol miktarda eğilmiş bükülmüş metal, kıvrılmış plastik, pişirilmiş toprak yaşamımızın her alanını kuşattı.
Kömür, petrol ve nehirler moderniteye hizmet etti. Ardından radyoaktif elementler, binlerce metre derinlikten çıkarılan gazlar, gökte esen rüzgarlar, kaynayan sular ve güneşin sıcaklığı insanoğlunun modern yaşamın nimetlerinden yararlanması için seferber edildi.
Enerji her şeydir. Enerji maddenin özüdür. Modern insan için enerji, güzel evler ve yaşamı konforlu hale getiren eşyadır. Binlerce kilometre uzaklara gidebilmenin yoludur. Dünyada olan biteni anlamanın, bir bakıma var olmanın aracıdır... Ne yazık ki; enerji kaynakları sonsuz değildir.
Artan nüfusa paralel olarak dünyanın enerji ihtiyacı da artmaktadır. Ayrıca artan enerji ihtiyacı ve endüstrileşme, şehirleşme büyük çevresel sorunlara yol açmaktadır. Dünyanın her yerinde,ülkeler enerji üretiminin ve kullanımının yeni yollarını keşfetmek için birbirleriyle adeta yarış içerisindedir. Bu yarışta önde gelen ülkeler, dünya ekonomisine yön verecektir. Artık sadece fosil yakıtlara dayalı enerji ile modern yaşamın sürdürülebilir olmadığı kanıtlanmıştır.
Sürdürülebilirliğin üç yönü; enerji güvenliği, rekabetçilik ve cevre başlıklarıyla karşımızda durmaktadır. Bu yeni konsept daha düşük karbonlu bir ekonomiye dönüşümü sağlayabileceği gibi aynı zamanda enerji güvenliğine ve ekonomilerin rekabetçiliğine de hizmet edecektir.
Arz sorunları ve artan enerji maliyetleri enerji verimliliği kavramını ön plana çıkarmaktadır. Enerji verimliliği, sürdürülebilir kalkınmanın ve rekabetçiliğin en önemli bileşenidir. Dünyanın ekolojik kapasitesi düşünüldüğünde enerji verimliliğinin artırılması şarttır.
Ülkemizde gerek kamu, gerek özel sektör gerekse sivil toplum kuruluşları; verimliliğin artırılması için yeni teknolojilerin ve yöntemlerin yaygınlaştırılmasında öncu rol oynamalı, işbirliği halinde hareket etmelidir. “Ortak Akıl” ortaya koyarak uzun vadeli bir plan etrafında çalışmalıdırlar.
Enerji arz güvenliğini sağlamak, enerji maliyetlerini rekabet edilebilir seviyeye çekmek, enerji verimliliğini arttırarak makro ekonomik dengeleri sağlamlaştırmak ve düşük karbon ekonomisinin gereklerine göre uçtan uca yeniden yapılanmak Türkiye’nin önünde duran en önemli problemlerin başında gelmektedir.
Kaynak : gelecegiaydinlatin

Enerji Veimliliği nedir ?

Enerji tüketimimizin %82 ’si ısıtma için kullanılmaktadır. Isı yalıtım önlemlerinin alınması ile bu kayıplar azaltılabilir. Binaların yalıtımı ile %25 den %50’ye varan yakıt tasarrufu sağlanması mümkündür.

Niçin Enerjiyi Verimli Kullanmalıyız?

Enerjinin fazla kullanılması sonucunda;
o DOĞAL KAYNAKLAR HIZLA TÜKENİYOR
o ÇEVRE KİRLENİYOR
o ENERJİ İÇİN YÜKSEK MİKTARDA PARA ÖDÜYORUZ

Ekonomik üretim ana unsuru olan ve hayat kalitemizi iyileştiren enerjinin kullanımından vazgeçemeyeceğimize göre
ENERJİYİ VERİMLİ KULLANALIM

Dünya'da enerji tüketiminin bu şekilde devam etmesi durumunda 2020 yılında fosil yakıt kaynaklarının yarısının tüketilmiş olacağı tahmin edilmektedir. Fosil kaynaklar, sadece yakıt olarak değil aynı zamanda başta ilaç olmak üzere kimya sektöründe pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu yönü ile de korunması en azından tüketiminin azaltılması önemlidir.

Kömür veya petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu, daima CO2 oluşur. Yapılan ölçümler milyonlarca yıldır 180-280 ppm arasında değişen CO2 seviyesinin günümüzde 360 ppm seviyesine çıktığını göstermektedir. Karbondioksit diğer sera gazlarına göre %55'lik bir oranla, doğal sıcaklık dengelerinin bozulmasında en büyük etkiyi yaparak Küresel Isınma'ya neden olmaktadır.

Küresel Isınma'nın oluşumunda Sera Etkisi'nin rolü büyüktür. "Sera Etkisi"ni, güneşten gelen kısa-dalga ışınlarının geçmesine izin veren gaz tabakasının, dünya üzerinden yansıyan uzun-dalga ışınlarının büyük bir kısmını tutması sonucu meydana gelen atmosferik dengesizlik olarak kısaca açıklayabiliriz.

Atmosfere atılan diğer sera gazları ise CO, SO2, NOx gibi zehirli gazlar ve radyoaktif maddelerdir. Termik santrallarda, sanayide ve binalarda yakıt olarak kömür kullanıldığında, bu kirlilik etmenlerinin yanısıra kül de açığa çıkar. Kül civa, kurşun, arsenik ve kadmiyum içermesi nedeniyle yüksek oranda kirletici etkiye sahiptir.

Fosil yakıtların bu şekilde kullanılmaya devam edilmesi durumunda, aşırı kuraklık, deniz seviyesinde yükselme sonucu su baskınları, fırtınalar ve ultraviyolenin artması gibi küresel değişmeler sonucu, doğanın ekolojik dengesinin bozulması kaçınılmazdır.

1970'li yıllarda yaşanan petrol krizi sonrasında enerji konusuna ilgi artmış ve enerji tasarrufu konusu gündeme gelmiştir.

Enerji tasarrufu yapmak aile bütçesi için önemlidir. Enerjiyi verimli kullanırsak faturalara daha az para öderiz. Enerji tasarrufu devlet bütçesi için de çok önemlidir. Kullandığımız enerjinin yaklaşık %60'ını başka ülkelerden alıyoruz ve ödemeyi döviz olarak yapıyoruz.


Binalarda Enerji Verimliliği Çalışmaları

Binalarda Enerjinin Etkin Kullanımını Projesi

Türkiye ile Almanya arasında Teknik İşbirliği çerçevesinde Binalarda Enerjinin Etkin Kullanımı alanında "Binalarda Enerjinin Verimli Kullanılması-Erzurum İlinde Uygulama" adlı proje Kasım 2002'de başlatılmıştır. EİE/UETM, Alman Teknik İşbirliği Kurumu (GTZ) ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülecek proje, çeşitli bina etütleri, eğitim programları, yasal düzenleme ihtiyaçlarının belirlenmesi, belediyelerde danışmanlık merkezlerinin oluşturulması gibi birçok faaliyetleri kapsamaktadır.

Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı, TS 825

Türkiye'de binalarda birim alanı veya hacmi ısıtmak için harcanan enerjinin Avrupa ülkelerine göre 2-3 kat daha fazla olması nedeniyle 1985 tarihli Binalarda Isı Yalıtımı Kurallarını belirleyen TS 825 Standardı, EİE raportörlüğünde diğer kurum ve kuruluşlar ile işbirliği yapılarak revize edilmiştir. Yeni standart, 14 Haziran 2000 tarihinden itibaren zorunlu uygulamaya girmiştir. Böylece, yeni inşa edilecek binalarda bina zarfından olan yıllık ısı kayıplarının yarı yarıya azaltılması sağlanabilmektedir.

Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği

TS 825 Standardı revizyon çalışmasının tamamlanması üzerine, 1985 tarihli Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliğinin yeni standartla paralellik sağlayacak şekilde değiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmış ve yeni yönetmelik 8 Mayıs 2000 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak 14 Haziran 2000'den itibaren yürürlüğe girmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Enerji Tüketimlerini Azaltmak için Alacakları Önlemler

11.11.1997 tarihli Başbakanlık "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Enerji Tüketimlerini Azaltmak için Alacakları Önlemler" Genelgesi doğrultusunda, Ülke genelinde Kamu Kurumları 1998 yılından itibaren her yıl Mayıs ayında binalarındaki enerji tüketimleri ile ilgili yıllık raporlar hazırlamakta ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına göndermekte ve inceleme-değerlendirme çalışmaları EİE tarafından yürütülmektedir.

Konutlarda ve Ulaştırma Sektöründe Enerji Tüketimi Projesi

1997 yılı sonlarında Devlet İstatistik Enstitüsü ve EİE işbirliği ile "Konutlarda ve Ulaştırma Sektöründe Enerji Tüketimi Projesi" konulu ülke çapında bir istatistik çalışması başlatılmıştır. Finansmanı DİE, EİE ve DPT nin katkılarıyla karşılanan bu proje ile ülke çapında temsili örnekleme yapılarak coğrafi bölgeler bazında konutların yapısal özellikleri, yalıtım durumları, ısıtma sistemleri, yakıt ve elektrik olarak enerji tüketimlerinin analizleri gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel değerlendirme DİE tarafından yapılarak sonuçları yayınlanmıştır.

Ulaştırma sektörüne yönelik istatistik çalışmaları 2001 yılı sonu itibarı ile tamamlanmış ve uluslararası kriterlere uygunluk açısından 4-5 yılda bir güncellenmesi gerekmektedir.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Enerji Tasarrufunda dikkat edilmesi gereken hususlar

Dikkat edilmesi gereken diğer hususlar:

- Dekoratif amaçlı kullanılan avize türü aydınlatma araçları akkor lambalarla çalışır ve çok enerji harcar.
- Güneş alımı kötü olan evlerde lambalar daha uzun süre açık kalmakta bu da enerji sarfiyatını artırmaktadır.
- Duvarların açık renklere boyanması aydınlatma oranını artırır.
- Lambalar temiz tutulmalı, tozlanan lambalar silinmelidir

ELEKTRİKLİ EV ALETLERİ

Elektrikli ev aletler düzgün kullanılabilirse yüksek oranda enerji tasarrufu sağlanabilir.
- Buz dlaplarınızı sobalardan veya kalorifer petklerinden uzak tutun. Bilindiği gibi sıcak yaz günlerinde buz dolapları daha çok enerji harcamaktadır.
Bunun yanında buz dolaplarının manyetik bantlarının ayda bir sabunlu suyla sıkayarak pudra sürülmesi de işe yaradığı söylenmektedir(Prof. Dr. Nacaroğlu) Yine, buz dolaplarında buz kalınlığı 5 -6 mm yi geçmemelidir.
- Televizyon VCD veya uydu alıcı gibi uykuda bekleme (kumandadan kapanma) özelliği bulunan cihazların fişi çekilmelidir. Yaptığımız gözlemler bu cihazların (televizyon+VCD+Uydu) uykuda beklemede beraberce yaklaşık 20w enerji harcadıını gösteriştir.
- televizyonların yüksek parlaklık oranlarında izlemesi elektrik tüketimini artırır. elektronik cihazların etiketlerinde yazan güç değerleri azami(max) değerlerdir. Ancak tüm fonksiyonlar kullanıldığında bu değerde güç harcanaktadırlar. Örneğin 70W değerinde bir televizyon coğu zaman 60-65 watt harcar.
- Ütü kullanırken işiniz bitmeden birkaç dakika önce fişi çekerek mevcut ısıyı bir süre daha kullanabilirsiniz. 1500w bir ütüden 5dk tasarruf etmek 15 wat bir ampülün 100 saat bedava çalıştırmak demektir.
- Yaptığınız yemek fazla değilse veya kalabalık bir aile değilseniz küçük fırın kullanın
- Mikrodalga fırınları tercih edin; mikro dalga fırınlarda pişirme 2-10 dakika, ısıtma ise 10-30 saniyede gerçekleşir. Böylece % 60- 70 tasarruf yapmış olursunuz.
- fırsatınız varsa çamaşırlarınızı güneşte kurutun. ayrıca çamaşır makineleri en fazla suyu ısıtırken elektrik harcarlar bu sebeble mümkünse yıkama işlemini düşük sıcaklıklarda yapın.
- Bulaşık makinelerinin yaz aylarında sabah veya akşam kullanılmasının ısı ve nemi azaltacagı ve bununda olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.
- Elektrikli süpürgelerin torbalarının değiştirilmesi ve filtrelerinin teizlenmesi enerji sarfiyatını önemektedir.
- Çok büyük ekran televizyonlar fazla enerji harcamaktadır. 37 ekran tv ler ortalama 60 watt harcarken 70 ekran bir tv yaklaşık 100watt harcar.