19 Ekim 2012 Cuma

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ


Küresel iklim sistemi, atmosferin oluşumundan bu yana tüm zaman ve alan ölçeklerinde değişme eğiliminde olmuştur ve bu değişim yerküre/atmosfer sisteminin öteki bileşenlerindeki doğal değişikliklerle ilgilidir. Ancak 19.yy’ın ortalarından beri bu doğal değişikliğe ek olarak ilk kez insan etkinliklerinin de küresel iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir.
1850’li yıllarda başlayan sanayileşme ile birlikte özellikle fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormanların tahribi ve çarpık sanayileşme gibi insan faaliyetleri neticesinde, sera gazları atmosferde birikerek atmosferin kimyasal özelliklerini etkilemekte uzun vadede ise sera etkisi yüzünden küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.
Güneş’in yaydığı kızılötesi ışınlar milyonlarca kilometrelik bir yolculuktan sonra dünyamıza ulaşır. Bu ışınların bir kısmı yeryüzüne çarparak toprağı ve denizleri ısıtır, bir kısmı ise yeryüzüne çarptıktan sonra yansıyarak tekrar uzaya geri döner. Ancak havada bulunan sera gazları, kızılötesi ışımaların bir kısmını soğurarak, atmosferden dışarı çıkmalarını engeller. Bu soğurma olayı, atmosferin ısınmasına yol açar.
Atmosferdeki sera gazları ne kadar çoksa o kadar çok ısı tutulur. Bunun sonucunda da Dünya’nın ortalama sıcaklığında yükselme görülür.
Küresel ısınma, sera gazı salımlarındaki artışlara bağlı olarak küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında artışları ifade etmektedir. Küresel ısınmanın en önemli sebebi atmosferde sera etkisi yapan CO2 ve metan (CH4) gibi sera gazı salımlarındaki hızlı artıştır.
Seragaz birikimlerindeki değişiklikler
 Sanayi Devrimi Öncesi 2005Değişim %
CO2280 ppm379 ppm% 35
CH4715 ppb1774 ppb% 148
N2O270 ppb319 ppb% 18

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli - IPCC'nin 2007 yılında yayımlanan Dördüncü Değerlendirme Raporu'na göre, küresel ısınma artık tartışmasız bir gerçektir ve bunun önemli bir bölümünden insanoğlu sorumludur. Enerji, sanayi, ulaşım, tarım, atık, ormancılık ve arazi kullanımı sektörlerinden kaynaklanan toplam 6 temel sera gazının salımı, 1970 - 2004 yılları arasında %70 artarak 49 milyar ton eş-CO2 düzeyine çıkmıştır. Bu süreçte, 1995-2004 dönemindeki yıllık artış hızı, 1970 - 1994 dönemindeki yıllık artışın 2 katına yaklaşmıştır. İnsan kaynaklı sera gazı salımlarının % 65’e yakını fosil yakıtların yanmasından kaynaklanmıştır. Küresel ortalama yüzey sıcaklığı son yüzyılda 0.74 °C artmıştır.
Bu ısınma eğilimi 1980’li yıllardan sonra daha da belirginleşmiş ve bu dönemde her yıl yüksek sıcaklık rekorları kırılmıştır. 1998 yılı küresel ortalamalar açısından, aletli sıcaklık gözlemlerinin yapılmaya başlandığı 1860 yılından bu yana yaşanan en sıcak yıl olarak kaydedilmiştir.
Sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak, hidrolojik çevrimin değişmesi, kara ve deniz buzullarının erimesi, kar ve buz örtüsünün yüzey olarak daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, şiddetli hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artması, kuraklık, çölleşme, salgın hastalıkların ve zararlıların artması gibi, dünya ölçeğinde sosyo-ekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan hayatını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek önemli değişikliklerin olacağı tahmin edilmektedir. Bu değişikliklerin bazıları, özellikle 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren görülmeye başlanmıştır.
Yapılan araştırmalara göre Sanayi Devrimi öncesi seviyelere kıyasla ortalama 2 °C ve üstü bir küresel ısınma   tehlikeli ve geri dönüşü olmayan etkiler yaratacaktır.  Isı artışının bu yüzyılda 2 °C ile sınırlı kalması geleceğimiz için çok önemlidir ancak mevcut iş yapış şekilleri ve alışılmış yaşam standartlarının devamı ile bu pek mümkün görülmemektedir.

Küresel ısınma sonrasında gerçekleşmesi beklenen bazı olaylar;

  • Hava koşullarında yaşanacak değişim sonucu bazı bölgelerde kasırga ve fırtınalar artarken, bazı bölgelerde deniz seviyesindeki yükselmeye bağlı olarak sel ve taşkınlar yaşanacaktır. İç bölgelerde ise kuraklaşma ve çölleşme artacak.
  • İklimlerdeki değişim ve kaymalara dayanamayan bitki ve havyan türlerinde azalma olacak. Canlı alanları ve canlı türlerinde azalma olacak.
  • Sıcak hava dalgalarına bağlı ölümler olacak.
  • Isınma sonucu birçok bölgede kuraklık artacak, buharlaşmadaki artış nedeniyle tahıl hasılatında genel bir düşüş yaşanacak.
  • Yine buharlaşmadaki artış tatlı su kaynaklarında azalmaya ve içme suyu sıkıntısına neden olacak.
  • Bulaşıcı hastalıklarda artış yaşanacak, özellikle Afrika ve Kuzey Amerika'da sıtma yayılacak. İklim değişiklikleri nedeniyle kalp ve solunum yollarında rahatsızlıklar artacak.
  • Sıcaklık artışının yukarıda belirtilen ve belirtilememiş birçok başka etkileri nedeniyle gayri safi yurt içi hasılalarda düşüş olacak.

Uluslararası Tarihçe

  • 1972 yılında Stockholm’de gerçekleştirilen Uluslararası İnsan Çevresi Konferansı, çevre sorunlarına çözümlerin uluslararası işbirliği içerisinde ele alınması gerekliliğini ortaya koymuştur.
  • Aynı yıl Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), pek çok işbirliğinin başlatılmasında önemli bir kurum olmuştur.
  • Şubat 1979'da ilk Dünya İklim Konferansuı Cenevre'de organize  edildi. İklimle  ilgili bilimsel verilerin toplanması, iklim değişikliğinin boyutu ve etkilerinin araştırılması kararı alındı.
  • 1988 yılında Dünya Meteroroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu.
  • 1990’da IPCC 1. Değerlendirme Raporunu yayımladı. Raporda, insan faaliyetlerinin iklim sistemi üzerinde net bir etkisi olduğu kabul edildi.
  • 1992 yılında Rio’da gerçekleştirilen Yeryüzü Zirvesinde imzaya açılan sözleşmelerden biri de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin amacı atmosferdeki  sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmayı başarmaktır.
  • 1995’de IPCC 2. Değerlendirme Raporunu yayımladı. Daha kapsamlı ve yeni verilerin olduğu raporda iklim üzerindeki insan etkisi daha net bir şekilde ortaya konuldu. 1.Taraflar Konferansı Berlin'de  gerçekleştirildi (COP1) .
  • 1997 yılında Kyoto’da iklim değişikliği ile mücadele konusunda atılacak adımların etkinleştirilmesi yönündeki ilk adım olarak kabul edilmiş ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu protokolü diğerlerinden farklı kılan geliştirilmiş olan piyasa mekanizmaları ve uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımlar sistemidir.
  • 2001 yılında IPCC 3. Değerlendirme Raporu yayınlandı. ABD, 1997 yılında imzaladığı Kyoto Protokolünden Bush yönetimi döneminde  çıktı.
  • 2005’de Kyoto Protokolü devreye girerken 2012 sonrası müzakerelerin başlaması kararı alındı.
  • 2007 yılında IPCC 4. Değerlendirme Raporunu yayımladı ve son 50 yılda gözlenen iklim değişikliklerinin önemli oranda insan faaliyetleri nedeni ile yaşandığı belirtildi.
  • 2009 yılında düzenlenen G8 zirvesinde iklim değişikliği gündeme alınarak dünyanın sanayileşme öncesine göre 2 °C'den fazla ısınmasına izin verilmemesi için sera gazı salımlarının 2050 yılına kadar % 80 oranında azaltma kararı alındı; ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda detaylar açıklanmadı. Aynı yıl 15. Taraflar toplantısında yasal bağlayıcılığı olmayan Kopenhag mutabakıt imzalandı.
  • 2011 Aralık ayında Durban’da gerçekleştirilen 17. Taraflar Konferansında 2020 sonrasında yürürlüğe girmesi planlanan yükümlülük dönemine ait görüşmelerin en geç 2015 yılında başlaması gerektiği kararı alındı.

Hiç yorum yok: