29 Ocak 2012 Pazar

enerji ve psikoloji ilişkisi-devam

Arastırmalardaki diger bir sorun ise, çevrenin korunması için bireylerin kendi rahat yasamlarından ne
kadar fedakarlık yapabilecekleri hakkında bilgi saglayacak sorulara ankette hemen hemen hiç yer
verilmemesidir. Örnegin; bir kisinin evinin yakınında bulunan sise kumbaralarına siseleri götürmesi
onun için çok zor bir davranıs degildir. Buna karsın, sise kumbarası kisinin evinden birkaç kilometre
uzaklıkta ise, aynı kisi bu davranısı yine gösterebilecek midir? Bundan dolayı, yapılacak
arastırmalarda kisi veya kisilerin çevreye yararlı bir davranıs için maddi veya manevi olarak ne kadar
fedakarlıkta bulunabilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır (Erten, 2003).
Bunların dısında arastırmaya alınacak çevrenin korunmasına yönelik davranısların gerçekten çevrenin
korumasına yönelik olup olmadıgı da dikkate alınmalıdır. Örnegin, ülkemizde veya gelismekte olan
bir çok ülkede özellikle büyük sehirlerde çöpleri ayırarak toplayan ve geçimini ondan saglayan
insanlar vardır. Bu insanlara bakarak veya bu insanlarla arastırma yaparak bu insanların çevre
bilincinden söz edemeyiz çünkü bu insanlar bu isi çevrenin korunması için degil geçimini saglamak
için yapmaktadır. Ögrencilerin %87,2’sinin ailelerinin enerji ve su savurganlıgında çocuklarına
kızmaları bunun en iyi göstergesidir (Erten, 2005) ve baska bir arastırmaya göre de;Ankara’da
ailelerin %67,6’sı “çok sık ve sıkça” çocuklarının kalorifer açık iken kapı ve pencereleri açık
bırakmalarına kızıp sinirlenmektedirler (Erten, 2002). Acaba bu davranıslar ailelerin çevre
bilinçlerinin yüksek olusundan mı yoksa son yıllarda görülmekte olan ekonomik krizin neden oldugu
geçim sıkıntısından mı kaynaklanmaktadır? (Erten, 2002).
Bu ve buna benzer faktörlerin arastırmalarda göz önünde tutulması bireylerin çevre bilinçleri hakkında
bize daha saglıklı ve güvenilir bilgiler saglayacaktır.
2. Enerji Tasarrufu
Su an dünyamızda enerji kaynagı olarak kullanılmakta olan kömür, dogal gaz ve petrolün tükenebilir
enerji kaynakları oldugu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Fakat buna ragmen enerji
kaynaklarının kullanımında daha tutumlu davranıslar gösterme yerine günden güne enerji kullanımı
daha da artmıs ve artmaktadır. Buna baglı olarak da fosil enerji kaynaklarının atıkları olan gazların
yasadıgımız çevreye olan zararlı etkileri sürekli artmakta ve yerkürede yasayan insanlar ve diger
canlıların varlıgını tehdit etmektedir. lk olarak 1973/74 yıllarında dünyada bas gösteren enerji krizine
karsı birçok gelismis ülke ve bilim adamı bu soruna bir çözüm bulmaya yönelik çalısmalara
baslamıslardır. Ele aldıkları çözüm yolları içerisinde; yeni enerji kaynakları bulma (yenilenebilir enerji
kaynakları) ve tasıt kullanımının azaltılması gibi birçok önlemin yanında en önemli çözüm olarak da
enerji tasarrufunu görmüslerdir. Enerji tasarrufunun bir yandan teknik olarak alınacak önlemlerle,
diger yandan da toplumsal kurulusların ve tek tek bireylerin enerji tüketimlerini azaltmalarıyla
mümkün olacagı üzerinde görüs birligine varmıslar, bu konularda çalısmalarını sürdürmüs ve
sürdürmektedirler (Erten, 2000c; Wortmann, & Stahlberg & Frey, 1988; Wotmann, 1994).
Diger alanlarda oldugu gibi enerji tasarrufu alnında teorik bilgilerin ögretilmesi yanında asıl önemli
olanın enerji tasarrufu davranısının ortaya konmasıdır. Toplumdaki bir çok kisi, niçin enerji tasarrufu
yapması gerektigini bilmekte fakat bu bilgiyi davranısa dönüstürememektedir. ste sorun burada
bulunmaktadır. Enerji tasarrufunda basarılı olunabilmesi için davranıs gelistirici çalısmalara gerek
vardır. Bu baglamda yararlı olabilecek daha önceden tarafımdan yapılmıs bir çalısmanın sonucunu
sizlerle paylasmak istiyorum.
Arastırma, 1998-99 egitim-ögretim yılında Ankara’da 970 ögrenciye sunulan anketlerin
cevaplandırılmasıyla gerçeklestirildi. Ögrencilerin %56,9’u kız, % 43,1’i erkektir. Ögrencilerin yas
ortalamaları 14,5’dir. Bunların %58,4’ü 7. ve 8. sınıf, % 41,6’sı lise I. sınıf ögrencisidir. Arastırmaya
alınan okullar (24 Okul) Ankara’nın çesitli sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına uygun olarak
seçilmistir (bkz. Erten, 2000a; 2002).
Bu çalısmada, “Planlanmıs Davranıs Teorisi” temel aılnmıs ve ögrencilerin enerji tasarrufu yapma
davranısına yönelik amaçları (var mı, yok mu) arastırılmıstır.
2.1 Arastırmadan Çıkan Sonuçlar ve Öneriler
Enerji tasarrufunda bulunmayı amaç edinme konusunda kız ve erkeler arasından istatistiksel olarak
farklılıklar bulunmustur. Bunlar;
1. kız ve erkek ögrenciler, enerji tasarrufu konusundaki bilgilere okullardan sahiptirler; fakat bu
bilgilerin evde enerji tasarrufu yapma davranıs amaçları üzerine belirgin bir etkisi yoktur.
• Arastırmaya göre, ögrencilerin enerji tasarrufu konusundaki bilgilerinin okuldan kaynaklandıgı
görülmektedir. Baska bir deyisle, ögrenciler enerjiyi tutumlu kullanmaları gerektigini bilgi olarak
kazanmıs olmalarına ragmen, bu bilgilerin onlarda davranısa dönüsme olasılıgı zayıftır. Bu da
okullarda verilen bilgilerin günlük hayattaki sorunların çözümünde kullanılamadıgını bize
göstermektedir. Bu konudaki egitim ve ögretimin ezbere dayalı teorik olmasından ziyade uygulamaya
yönelik davranıs gelistirici nitelikte olması gerekir.
• Çevreye yararlı davranıslar, aileler ve arkadaslar aracılıgıyla, dogadaki güzelliklerden edinilen
yasantılar aracılıgıyla, dogadaki bilgilenme yasantılarıyla, davranıs kazandırıcı çevre bilgileriyle ve
medya kuruluslarının bilgilendirmeleriyle kazanılır.
2. kız ögrenciler evde daha fazla enerji tasarrufu yapma fırsatına sahip olmalarına ragmen erkek
ögrenciler evde enerji tasarrufu konusundaki etkinliklerinin kız ögrencilerden daha fazla olacagına
inanmaktadırlar (bununla ilgili öneri 4. maddededir).
3. evde enerji tasarrufu yapma imkanım “çok fazla........çok az” veya evde enerji tasarrufu yapmam
benim için “çok kolay..........çok zor”. Bu soru önermelerine kız ögrencilerin verdigi cevaplar erkek
ögrencilere göre daha olumsuzdur.
• Halbuki Türkiye gibi bir ülkede evde enerji tasarrufu yapmayı amaç edinme erkek ögrencilerden
çok kız ögrencilerden beklenir. Bu da kız ögrencilerin, evde enerji tasarrufu yapma konusunda kendi
yeterliliklerine ve etkilerine erkek ögrencilerden daha az güvendiklerini göstermektedir.
• kız ögrencilerin kendi davranıslarının etkilerinin farkına varmaları konusunda kendilerine güven
verilmelidir; bu konuda kendi düsüncelerinin de erkek ögrencilerin düsünceleri kadar önemli ve saygı
deger oldugu desteklenmelidir. Ülkemizde ev islerinin büyük bir kısmının kadın ve kızlar tarafından
gerçeklestirildigi düsünülecek olursa, evdeki enerjinin tutumlu kullanılmasında kadın ve kızların ne
kadar etkili olabilecegi oldukça açıktır. Eger kız ögrenciler evde enerji tasarrufu konusunda
yapacakları etkinliklerine güven duyabilselerdi daha verimli sonuçlar alınırdı.
4. “Enerjiyi tutumlu kullanma” davranıs amacı, “Suyu tutumlu kullanma” ve “Çöpleri azaltma”
davranıs amaçlarıyla kıyaslanınca davranıs amacının açıklanması daha azdır (Erten, 2001a; 2001b).
• Buna, Diekmann ve Preisendörfer’in (1992) Low-cost/High-cost teorisiyle bir açıklık
getirilebilinir. Bu teoriye göre bireyler, çevreye yararlı davranısları yerine getirirken kendi açılarından
“masraf-fayda” yönünü düsünürler. Eger bir davranıs bireyin rahatından fedakarlık, cebinden para
harcamasını gerektirmiyorsa ve yapması kolay ise bu tür davranıslar “Low-cost”, tersi olan davranıslar
ise “High-cost” davranıslar olarak ele alınmaktadır. Örnegin çöplerin ayrılması, elektrikli araçgereçlerin
dügmelerinin kapatılması, çesmelerin kapatılması gibi davranıslar “Low-cost”, özel araba
kullanımını azaltarak toplu tasıma araçlarını tercih etme, uzakta bulunan sise toplama kumbaralarına
kullanılmıs siseleri toplayıp götürme, yakıt kazanlarının rutin bir sekilde temizletilmesi, kursunsuz
benzin yerine kursunlu benzin alınması (daha ucuz oldugu için), fabrikalara filtre taktırılması gibi
davranıslar da “High-cost” davranıslar sınıfında sayılmaktadır. Buradaki bir çok sonucu bu teori ile
açıklık getirmek mümkün olacaktır (Erten, 2000b, 2005).

Hiç yorum yok: